bugün

yürüyen merdivende bile koşan adamlardan aceleci olmamasını bekleyemezsin.
ecele bir an önce varma telaşı.
istanbulumuz için sıradan bir güne işaret eden durumdur. vatan caddesine gidiyordum yarım saat evvel. sağanak yağmur var malum. yerler su birikintileri ile dolu. bir tane passat sanki ameliyat masasında hastası bekleyen cerrah acelesinde gibi makas ata ata geçti önümden. dedim en fazla 300 metresi var girer bu bir yere. 300 olmadı ama e-5 e bağlanır bağlanmaz 500-600 metre sonra en sağdan ilerleyen kamyonla öbüştüler hafiften. yatsın kalksın kamyonu kullananın dikkatine dua etsin. adam gaz kesmese buna yandan vurup orta şeride fırlatacaktı kamili. orta şeritten de akıyor yol. al sana zincirleme kaza. ufacık bir sıyrık ile yırttı şimdilik.

ne gerek var lan bunlara ? bizim ülkede sarı ışığı gören fren yerine gaza yükleniyor. sarı yavaşla demek oysa ki. gaza basıp son saniyede geçmeye çalış demek değil. 50 metre ileride mutlaka bir ışık daha var. orada sarıda geçtin ileride gene bekleyeceksin zaten. nereye yetişiyorsun. sen sarıda geçeyim derken diğer tarafta tam senin yolunla keşisecek olan ışıkta bekleyen adamda arkadakiler kornaya abanmasın veya senin gibi hemen geçeyim diye yeşili görür görmez gazı köklese ne olacak ? saniyelerle yarışıyoruz anasını satayım. trafiğe çıktığında böyle herkes holding yöneten ceo ne bileyim doğuma yetişecek eş, hastası ameliyat masasında bekleyen cerrah, mahkemesi dakikalar sonra başlayacak olan avukat, savcı vs gibi davranıyor. bu acelesi olanları çevir % 95 i çay soğumasın veya dükkandaki börek bitmeden yetişeyim diye yardırıyorlardır. o kadar önemli işleri var yani.
Kazalara ve kavgalara sebebiyet veren durumdur.
O, acele etmek değil, ecele gitmektir.

Trafiğe toleranslı çıkmayı, sıkışıklığı düşünebilmeyi öğrenmek zorundayız.
Mecburi ve acil çıkışlarda ise, hem kendimizin, hem de elalemin can güvenliğini düşünmek zorundayız.
Yollar babanızın çiftliği değil, sakin olun!