ecnebileri çok iyi tanımam.

hoş, artık bizim milleti de tanıdığımı iddia edemem. bu dijital devrim, müsavilerde yozlaşmayı ve beşeri evrimi inhibe etmekte, ki pozitif bir şey de söylemedim; biline.

ama özetle, bizim millet akıl vermeyi, yol göstermeyi çok sever. söyler söyler, verir aklını gider. aslında sizin hayatınız pek de önemli değildir. önemli olan, o aklı vermektir. her seviyede, her ortamda bulunur, bulunuruz.

bir de şirket toplantılarında bunun farklı versiyonlarının da öne çıktığına şahit olunmakta. konuşulan konu hakkında, herkes bir vecize yumurtlamakta. ama perde arkasında, "ben şu kadar tecrübeliyim, bunları da yaladım, bu sorun şöyledir, böyledir, şöyle yapılmalıdır."...

hah, tam o noktada sıkıntı var işte. 30 kişinin 30 u da konuşur, havasını atar, problemi betimler, hatta bazıları çözüm yolunu da söyler. ama o noktada kalınır. hiçbiri somut bir şey yapmaz, ucundan tutmaz, elini taşın altına koymaz.

birkaç sorumluluk sahibi ya da mecburi taş altı el koyucusu acıklı bir şekilde 5-6 kişinin yapması gereken işi tek başlarına bitirirler; iş yapılmış ve o toplantı ve katılımcıları çözüm olmuş olur. tecrübelerine ve gereksiz verilecek akıllarına yeni bir drama eklemiş olurlar.

velhasıl ı kelam; bizim millet pek sever bedava akıl vermeyi. zira kendileri mükemmeldirler.