bugün
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı13
- anın görüntüsü29
- sari renkli seker14
- victor osimhen9
- jose mourinho21
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- sudekiray14
- eve çağıran erko24
- bimde çalışanda akıl var mı17
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı109
- fenerbahçe taraftarı31
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı11
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı13
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
the other side of the street, orijinal adıyla o outro lado da rua yönetmenliğini marcos bernstein'in yaptığı 2004 yapımı bir dram filmi.
filmin oyuncu künyesine gelecek olursak, cidden başarılı isimlerin göz doldurduğu bir gerçek. regina rolü ile fernanda montenegro; camargo rolüyle raul cortez seyrine doyum olmayan bir oyunculuk ortaya sunmuşlar. bu ay cnbc e'nin "sinema şöleni" kapsamında yayınladığı the other side of the street filminin konusu ise şöyle özetlenmiş;
"regina, altmış beş yaşında bir kadındır. kocasından boşanmış olan, oğlunu da pek seyrek gören regina polis için gönüllü muhbirlik yaparak boş vaktini değerlendirir. kahramanımız bir akşam gene her zamanki gibi komşuların pencerelerini kontrol ederken, bir evdeki olaylar dikkatini çeker. yaşlı bir adam karısına bir ilaç zerk etmiştir, kadın da ölmüşe benzer. regina durumu derhal polise haberdar eder. ama polis ihtiyar yargıç camargo'yu tutuklamaz. regina da, bu soruşturmayı tek başına sürdürmeye kararı verir.
ancak bir süre sonra yargıç camargo, regina'yı fark eder, ona ilgi duyar ve bir yere çıkmalarını teklif eder. yaşlı kadın, bu teklifi kabul eder. ikisi birbirlerine ilgi duyarlar. böylece marcos bernstein'in filmi, bir anda bir kedi-fare kovalamacasından, bir ikinci bahar aşkı hikâyesine dönüşür."
bu film yalnızlığın filmi gibidir aslında. yönetmen marcos bernstein bu açıdan muazzam bir iş ortaya koymuş. insan ruhuna denk düşen, ifadesi bu denli zor bir şeyi beyazperdeye böylesine güzel sunmak bana kalırsa takdire şayandır. gerek kamera kullanımı gerek ışık - gölge seçimleri ile zaman zaman öyle güzel belirdi ki yalnızlık, bir anda filmin içine girip regina ile birlikte bu eksikliğe bakakalındı, iç geçirildi.
tabi ki tam bu noktada oyuncuların üst düzey performanslarından da söz etmek gerekir. sadece bir bakışıyla dahi içinde bulunduğu ruh durumunu saniyede seyirciye aktaran fernanda montenegro filmin şüphesiz yıldızı.
şimdi buradan sonra yazacaklarım fena halde spoiler içermektedir, bilginize sunulur. ondan sonra vay efendim ben bilmiyordum, vay efendim ben görmemiştim demeyiniz çok rica ederim.
--spoiler--
daha evvel söylediğim gibi yönetmenin yalnızlığı işleyişindeki o ince noktalar filmin temel başarılarından biri. mesela iki saat boyunca en yürek burkan anlardan biri bana kalırsa şu banka soygunu sonrasında yaşadığı şaşkınlığı birilerine anlatmak isteyen regina'nın kendi evini arayıp, kendi telesekreterine konuşması muazzam bir yalnızlık örneğini oluşturur. anlatacak kimsesi yoktur ve evindeki o boş duvarlarda yankılanır sesi. devamında ise deliriyor muyum der kendi kendine. bu oldukça acıdır, acıtandır.
--spoiler--
kısacası bu film yönetmen marcos bernstein'in rejisi eşliğinde yalnızlığı muazzam işleyendir. içinde hayata dair çok mühim bakış açıların yer aldığı ve bana kalırsa seyir zevki yüksek bir filmdir. evet, güldürmez belki. sizi yüksek tonlarda kahkahalara boğmaz, neşelendirmez. lakin iç acıtır bu film...
sorar, sorgulatır.
işte en azından sırf bu nedenle muhakkak izleyiniz, izlettiriniz.
iyi seyirler.
filmin oyuncu künyesine gelecek olursak, cidden başarılı isimlerin göz doldurduğu bir gerçek. regina rolü ile fernanda montenegro; camargo rolüyle raul cortez seyrine doyum olmayan bir oyunculuk ortaya sunmuşlar. bu ay cnbc e'nin "sinema şöleni" kapsamında yayınladığı the other side of the street filminin konusu ise şöyle özetlenmiş;
"regina, altmış beş yaşında bir kadındır. kocasından boşanmış olan, oğlunu da pek seyrek gören regina polis için gönüllü muhbirlik yaparak boş vaktini değerlendirir. kahramanımız bir akşam gene her zamanki gibi komşuların pencerelerini kontrol ederken, bir evdeki olaylar dikkatini çeker. yaşlı bir adam karısına bir ilaç zerk etmiştir, kadın da ölmüşe benzer. regina durumu derhal polise haberdar eder. ama polis ihtiyar yargıç camargo'yu tutuklamaz. regina da, bu soruşturmayı tek başına sürdürmeye kararı verir.
ancak bir süre sonra yargıç camargo, regina'yı fark eder, ona ilgi duyar ve bir yere çıkmalarını teklif eder. yaşlı kadın, bu teklifi kabul eder. ikisi birbirlerine ilgi duyarlar. böylece marcos bernstein'in filmi, bir anda bir kedi-fare kovalamacasından, bir ikinci bahar aşkı hikâyesine dönüşür."
bu film yalnızlığın filmi gibidir aslında. yönetmen marcos bernstein bu açıdan muazzam bir iş ortaya koymuş. insan ruhuna denk düşen, ifadesi bu denli zor bir şeyi beyazperdeye böylesine güzel sunmak bana kalırsa takdire şayandır. gerek kamera kullanımı gerek ışık - gölge seçimleri ile zaman zaman öyle güzel belirdi ki yalnızlık, bir anda filmin içine girip regina ile birlikte bu eksikliğe bakakalındı, iç geçirildi.
tabi ki tam bu noktada oyuncuların üst düzey performanslarından da söz etmek gerekir. sadece bir bakışıyla dahi içinde bulunduğu ruh durumunu saniyede seyirciye aktaran fernanda montenegro filmin şüphesiz yıldızı.
şimdi buradan sonra yazacaklarım fena halde spoiler içermektedir, bilginize sunulur. ondan sonra vay efendim ben bilmiyordum, vay efendim ben görmemiştim demeyiniz çok rica ederim.
--spoiler--
daha evvel söylediğim gibi yönetmenin yalnızlığı işleyişindeki o ince noktalar filmin temel başarılarından biri. mesela iki saat boyunca en yürek burkan anlardan biri bana kalırsa şu banka soygunu sonrasında yaşadığı şaşkınlığı birilerine anlatmak isteyen regina'nın kendi evini arayıp, kendi telesekreterine konuşması muazzam bir yalnızlık örneğini oluşturur. anlatacak kimsesi yoktur ve evindeki o boş duvarlarda yankılanır sesi. devamında ise deliriyor muyum der kendi kendine. bu oldukça acıdır, acıtandır.
--spoiler--
kısacası bu film yönetmen marcos bernstein'in rejisi eşliğinde yalnızlığı muazzam işleyendir. içinde hayata dair çok mühim bakış açıların yer aldığı ve bana kalırsa seyir zevki yüksek bir filmdir. evet, güldürmez belki. sizi yüksek tonlarda kahkahalara boğmaz, neşelendirmez. lakin iç acıtır bu film...
sorar, sorgulatır.
işte en azından sırf bu nedenle muhakkak izleyiniz, izlettiriniz.
iyi seyirler.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar