bugün

3 Mart 2017 tarihinde, nintendo' nun nintendo switch ve Wii U konsollari icin piyasaya surmus oldugu, acik dunya rpg oyunudur. Ana karakter yine link, gorevi ise diger oyunlarda oldugu gibi hyrule kralligini yeniden diriltmek, dusmanlardan arindirmak.

Diger zelda serisi oyunlarinda oldugu gibi, bu oyunda inanilmaz detayli. Oyunun ne kadar surecegi, tamamen sizin kontrolunuzde. Toplam oyun saatim 10 saati gecti ancak saha oyunun yarisina geldigimi bile dusunmuyorum.

Ayrica, haritayi ne kadar kesfetmeye kalkarsaniz, oyun surenizde bir o kadar uzamakta. Ozellikle nintendo switch sahipleri icin kesinlikle sahip olunasi bir oyun.
iyi bir bilgisayarınız var ise CEMU emulatörü ile PC'de sabit 60 kare oynayabileceğiniz oyun. Gamepad ve bir gyroscope'a sahip telefona ihtiyacınız olması biraz şart gibi yalnız, çünkü bunlar olmadan baya zorlayabilir oynarken sizi.

Hikaye açısından yani umursanacak bir iş değil, kaleye git temizle tarzı aşırı sığ bir senaryosu var, merak edip hikayeyi takip edeceğinizi bile sanmıyorum. Ben full skipledim sahneleri.

Ancak oynanış açısından bu oyun mükemmel. Gerçek dünyanın kurallarını oluşturabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışmış ekip. Ve bu sadece show olsun diye yapılmamış, bu yapılanların her birinin oyunda bir anlamı var. Misal, çok basit aklıma gelen, elinizdeki kılıç ile uzun basarak ağır saldırı yaparsanız otları biçebiliyorsunuz, eğer biçerseniz yerde çekirge falan gibi hayvanlar bulup bunlarla potion yapabiliyorsunuz. Ya da aklıma gelen başka bir şey, yine otlar üzerinden gideyim, ateşli bir silah ile otlara vurursanız otlar yanmaya başlıyor ve yanan hava yükseldiği için elinizdeki paraşüt ile uçabiliyorsunuz. Ya da elinize verilen bir takım gadgetlar var, birisi zamanı durdurmaya yarıyor. iki tepe arasında çok ciddi mesafe olduğunu düşündünüz ve inip çıkmaya üşendiyseniz, o taşı zamanda durdurup, kendisine total hasar verip taşa da tutunarak taş ile birlikte aynı yolu katedebiliyorsunuz. Oyun sizi elinden geldiğince özgür bırakıp size, sizin istediğiniz bir oyun sunmak için elinden geleni yapıyor ve bunu çok fazla oyunu kırmanızı engelleyecek biçimde yapıyor.

Oyun özgür olmayı baya kafasına taktığı için aslında teorik olarak bir progressten de söz edemeyiz. Bir experience yok, şu silaha abanayım oyunun sonuna gideyim gibi şeyler yok. En fazla shrine takip edip onları tamamlayarak can ve stamina tamamlamasında bulunabiliyorsunuz ki aslında oldukça önemli ilerleme açısından. Dışarıdaki düşmanlarla kapışmak tamamen opsiyonel, silah ihtiyacınız yok ise pek tavsiye de etmem, genelde yarardan çok zarar sağlıyorlar.

Oyunun eksisi olarak söyleyebileceğim yegane şey sanırım düşman çeşitliliği olabilir. Hangi araziye giderseniz gidin 3-5 düşman çeşidinin farklı varyasyonlarından öte bir yaşam göremiyorsunuz ne yazık ki. He ama alevli bölgedeki düşmana buz silahıyla vurduğunuzda daha fazla hasar alması hatta tek atabilmeniz gibi olasılıklar da ihtimal dahilinde.

Yani pek eşi benzeri olan bir oyun değil, en yakın sanırım oyun dizaynı açısından MGS V The Phantom Pain var, o da şahane bir işti. Elinizde oynayabilmek için bir fırsat var ise bence hiç düşünmeye bile gerek yok.