bugün
- midyenin 20 lira olmasına şaşıran gurbetçi12
- keyiflenmek için ne yapıyorsun12
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak26
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı9
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
- 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi22
- almanyada hilafet gösterisi13
- 99 098 146 tl satılan saat12
- magicovento31
- atatürkün mason localarını kapattırması15
- atatürk'ün kuran'ı kerim'i tercüme ettirmesi11
- son 22 yılın özeti20
- ahmet uğurlu8
- d varank21
- uzun entry giren erkek10
- ayak fotosu isteyen yazarlar9
- albay kemal18
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün12
- davaciyimbe8
- zalbert ramstein den alt dudak almak8
- atatürk'e iftira atmak8
- hiç aldatmayan erkekte sorun vardır17
- kadınların erkeklerden üstün olduğu konular20
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz24
- 122112as8
- israilin kurulmasına kimler öncülük etti16
- üçten fazla dövmesi olan kız9
- hoşlandığı erkek tezgahtar çıkınca ağlayan kız8
- sözlükteki cemaatçiler listesi9
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması12
- zenci erkekler neden ilgi görüyor9
- afganistana vizelerin kaldırılması17
- kadınlara vajinalı demek11
- fenerbahçe20
- japonya'nın yarısı kürtlerindir18
- türbanlıların açık kızlara çok öfkeli olması13
- akp döneminde kürtlerin asimile olması12
- kemalizm27
- kavga etmek isteyen kadın8
- müge anlı daki 18 yaşındaki lamia13
- icardi190511
- bu gece intihar edeceğim77
- siklememe sanatı8
- trt'nin osmanlı dizileri26
- her canlı şeyi sudan yarattık11
- bütün pitbullar uyutulmalı20
- rte'nin artık fenerbahçeli değilim açıklaması8
- pipisine tapılan adam16
bilimfili ekibine göre:
Terk edilmek şüphesiz bir insan için peşinden gelen duygusal kırılımı atlatmanın en zor olduğu deneyimlerden bir tanesi. Bu dönemde romantikliğe ve depresif olmaya meyilli olmak duygu durumundaki ani değişikliklere ve dayandırılsa da, Bilimfili ekibi bu dönemde beynimizde neler olup bittiğini ve terk edildiğimiz zaman verdiğimiz tepkilerin olası sebeplerini yazdı.
Terkedilmiş birisi; terkedilme duygusunun, birisinin tam kalbinize doğru bir yumruk atmasına benzer bir his olduğunu bilir, bu durum aynı zamanda sizi deliye döndürür. Bu tür bir acı; sizi, eski sevgilinize 15 dakika içerisinde 30 tane kısa mesaj atmaya, günlük bir rutine bağladığınız sosyal medya hesaplarını takibe, her gün alkol almaya ve işinizden ayrılmaya kadar götürebilir, çünkü paylaşacak kimseniz yoksa; hiçbir şeyin önemi yoktur artık. Çizilen bu senaryoyu kimsenin yaşamamasını dileyerek konunun bilimsel boyutuna geçelim.
Her şeyin olduğu gibi böylesi bir ilişki bozulmasının ardından korkunç şeyler yapmanın da bilimsel bir nedeni var. Aslında bütün sorumlu; içerisinde bulunduğunuz bu duygusal durum sürecinde sisteminiz (vücut) boyunca “akan”hormonlarınız. Ve ironik bir biçimde bu hormonlar, aşık olduğunuzda sizi delicesine mutlu yapan hormonlarla aynı hormonlar.
Peki, hayatınızın aşkını kaybetmek beyninizin kimyasal bileşimini nasıl değiştiriyor?
Her şeyden önce, bir kalp kırılmasının gerçekten de acı verici olduğunu ortaya koyalım. Fonksiyonel MRItaramaları; yeni bir terkedilme vakası yaşamış insanların beyinlerinde; fiziksel acıyı kaydeden bölgedekiaktivitenin normalin üzerinde olduğunu gösteriyor.
Bu durum; nefes darlığı, mide bulantısı ve bazı durumlarda ölümcül olabilen; kalp kasının zayıflaması (tıp dilinde; Takotsubo kardiyomiyopati) gibi her türlü fiziksel belirtilere yol açabilen; kortizol ve adrenalin gibi stres hormonlarının salınımını tetikler.
Peki, beynimize geri dönelim, çünkü sistemimiz boyunca akan yalnızca bu stres hormonları değildir. 2010 yılında New York’taki Rutgers University’den araştırmacılar; yeni terkedilmiş ancak hala yoğun bir aşk besleyen 10 kadın ve 5 erkek bireyden MRI makinesi içerisine girerek eski sevgililerinin fotoğraflarına bakmalarını istediler. Bu durum; yeni ayrılmış ve hali hazırda acı çeken birisine yapılabilecek en kötü işkence gibi görünebilir ancak aynı zamanda da terkedilmişliğin sinirbilimine dair bazı büyüleyici bakışlar sağladı.
Yapılan taramalar; kişilerin beyin aktivitelerinin kokain bağımlısı bir bireyinkine çok benzer olduğunu ortaya koydu. Ve bu yüzden aşık olmak uyuşturucu bağımlısına dönmeye benzer. Birisine fena halde vurulduğunuzda, bu durum beyninizdeki “ödül” nöronlarını aktif hale getirir ve bu da iyi hissetmenize sebep olan dopamin hormonunun salgılanmasını tetikler.
Ancak dopamin ile ilgili bir şey var ki; o da; geriye sürekli daha fazla isteyen bir beyin bırakmasıdır. Bu da; onsuz olamayacağınız hissinin yer aldığı yeni bir aşka dair obsesif (+önce sen kapa, -hayır, önce sen kapa) olma durumunuzu açıklıyor. Bir ilişki içerisinde olduğumuzda beynimiz sonunda daha stabil (istikrarlı) bir dokuya sahip oluyor, fakat yine de sevdiğimizin yanında olmak durumuna dair bir dopamin beklentisine giriyor. Ve bu kişi sizden aniden uzaklaştığında, geriye bir sonraki dopamin salgısı için bekleyen bir beyin kalıyor. Bu sonuç; yeni bir aşk fazına obsesiflik durumuna çok benziyor fakat çok kötü bir şekilde seyrediyor.
Beynin ödül sistemleri hala kendi romantik “tamircisini” bekliyor, fakat bekledikleri yanıtı alamıyorlar. Ve tıpkı uyuşturucu bağımlılığına batmış bir kimse gibi, yanıt almak için daha fazla istek uyandırıyorlar.
Çünkü ödül sistemleri beynimizin ana bölümlerinden birisidir. Aynı durum; açlık ve susama gibi durumlarda bilinç “filtremizi” pas geçerek dopamin isteğimizi gidermek için sonunda çılgınca şeyler yapmamıza sebep oluyor.
Eski sevgilinizin fotoğraflarına bakmadan tıkınırcasına yemek içmek geçici olarak işe yarıyor, fakat günün sonunda beyniniz; kendisini yeniden yapılandırmaya ihtiyaç duyuyor. Ve bu yılın başında yapılan bir araştırmaya göre; bu durum ortalama üç ay sürüyor.
Öte yandan, Saint Louis University’den kriminolog Brian Boutwell yaptıkları araştırmaya dair biraçıklamasında şöyle diyor:
“Doğal seçilim ile şekillenen beynimizde, bizi hayatımızın fırtınalı dönemlerinden çekip alan bir mekanizma mevcut. Bu mekanizma bize; insanların iyileşeceğini, acının zamanla kaybolacağını yani tünelin sonunda bir ışık olduğunu gösteriyor.”
Bu arada, fiziksel ağrılarda olduğu gibi parasetamolün (ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesi) sosyal destek konusunda da işe yaradığı gösterildi (UYARI: DOKTOR TAVSiYESiNE BAŞVURUN). Ve inanın ya da inanmayın, mevcut sorunu başka insanlarla paylaşmak bu durumdan daha hızlı kurtulmanıza yardımcı oluyor.
Sonuç olarak, reddedilme acısının sizi biraz çılgınlaştırmış olmasına çok fazla takılmayın, neticede biyolojinizle savaşamazsınız.
edit: konu sabahın köründe açıldığı için, başlıkta anlatım bozukluğu olmuş. kamuoyundan Özür dilerim.
Terk edilmek şüphesiz bir insan için peşinden gelen duygusal kırılımı atlatmanın en zor olduğu deneyimlerden bir tanesi. Bu dönemde romantikliğe ve depresif olmaya meyilli olmak duygu durumundaki ani değişikliklere ve dayandırılsa da, Bilimfili ekibi bu dönemde beynimizde neler olup bittiğini ve terk edildiğimiz zaman verdiğimiz tepkilerin olası sebeplerini yazdı.
Terkedilmiş birisi; terkedilme duygusunun, birisinin tam kalbinize doğru bir yumruk atmasına benzer bir his olduğunu bilir, bu durum aynı zamanda sizi deliye döndürür. Bu tür bir acı; sizi, eski sevgilinize 15 dakika içerisinde 30 tane kısa mesaj atmaya, günlük bir rutine bağladığınız sosyal medya hesaplarını takibe, her gün alkol almaya ve işinizden ayrılmaya kadar götürebilir, çünkü paylaşacak kimseniz yoksa; hiçbir şeyin önemi yoktur artık. Çizilen bu senaryoyu kimsenin yaşamamasını dileyerek konunun bilimsel boyutuna geçelim.
Her şeyin olduğu gibi böylesi bir ilişki bozulmasının ardından korkunç şeyler yapmanın da bilimsel bir nedeni var. Aslında bütün sorumlu; içerisinde bulunduğunuz bu duygusal durum sürecinde sisteminiz (vücut) boyunca “akan”hormonlarınız. Ve ironik bir biçimde bu hormonlar, aşık olduğunuzda sizi delicesine mutlu yapan hormonlarla aynı hormonlar.
Peki, hayatınızın aşkını kaybetmek beyninizin kimyasal bileşimini nasıl değiştiriyor?
Her şeyden önce, bir kalp kırılmasının gerçekten de acı verici olduğunu ortaya koyalım. Fonksiyonel MRItaramaları; yeni bir terkedilme vakası yaşamış insanların beyinlerinde; fiziksel acıyı kaydeden bölgedekiaktivitenin normalin üzerinde olduğunu gösteriyor.
Bu durum; nefes darlığı, mide bulantısı ve bazı durumlarda ölümcül olabilen; kalp kasının zayıflaması (tıp dilinde; Takotsubo kardiyomiyopati) gibi her türlü fiziksel belirtilere yol açabilen; kortizol ve adrenalin gibi stres hormonlarının salınımını tetikler.
Peki, beynimize geri dönelim, çünkü sistemimiz boyunca akan yalnızca bu stres hormonları değildir. 2010 yılında New York’taki Rutgers University’den araştırmacılar; yeni terkedilmiş ancak hala yoğun bir aşk besleyen 10 kadın ve 5 erkek bireyden MRI makinesi içerisine girerek eski sevgililerinin fotoğraflarına bakmalarını istediler. Bu durum; yeni ayrılmış ve hali hazırda acı çeken birisine yapılabilecek en kötü işkence gibi görünebilir ancak aynı zamanda da terkedilmişliğin sinirbilimine dair bazı büyüleyici bakışlar sağladı.
Yapılan taramalar; kişilerin beyin aktivitelerinin kokain bağımlısı bir bireyinkine çok benzer olduğunu ortaya koydu. Ve bu yüzden aşık olmak uyuşturucu bağımlısına dönmeye benzer. Birisine fena halde vurulduğunuzda, bu durum beyninizdeki “ödül” nöronlarını aktif hale getirir ve bu da iyi hissetmenize sebep olan dopamin hormonunun salgılanmasını tetikler.
Ancak dopamin ile ilgili bir şey var ki; o da; geriye sürekli daha fazla isteyen bir beyin bırakmasıdır. Bu da; onsuz olamayacağınız hissinin yer aldığı yeni bir aşka dair obsesif (+önce sen kapa, -hayır, önce sen kapa) olma durumunuzu açıklıyor. Bir ilişki içerisinde olduğumuzda beynimiz sonunda daha stabil (istikrarlı) bir dokuya sahip oluyor, fakat yine de sevdiğimizin yanında olmak durumuna dair bir dopamin beklentisine giriyor. Ve bu kişi sizden aniden uzaklaştığında, geriye bir sonraki dopamin salgısı için bekleyen bir beyin kalıyor. Bu sonuç; yeni bir aşk fazına obsesiflik durumuna çok benziyor fakat çok kötü bir şekilde seyrediyor.
Beynin ödül sistemleri hala kendi romantik “tamircisini” bekliyor, fakat bekledikleri yanıtı alamıyorlar. Ve tıpkı uyuşturucu bağımlılığına batmış bir kimse gibi, yanıt almak için daha fazla istek uyandırıyorlar.
Çünkü ödül sistemleri beynimizin ana bölümlerinden birisidir. Aynı durum; açlık ve susama gibi durumlarda bilinç “filtremizi” pas geçerek dopamin isteğimizi gidermek için sonunda çılgınca şeyler yapmamıza sebep oluyor.
Eski sevgilinizin fotoğraflarına bakmadan tıkınırcasına yemek içmek geçici olarak işe yarıyor, fakat günün sonunda beyniniz; kendisini yeniden yapılandırmaya ihtiyaç duyuyor. Ve bu yılın başında yapılan bir araştırmaya göre; bu durum ortalama üç ay sürüyor.
Öte yandan, Saint Louis University’den kriminolog Brian Boutwell yaptıkları araştırmaya dair biraçıklamasında şöyle diyor:
“Doğal seçilim ile şekillenen beynimizde, bizi hayatımızın fırtınalı dönemlerinden çekip alan bir mekanizma mevcut. Bu mekanizma bize; insanların iyileşeceğini, acının zamanla kaybolacağını yani tünelin sonunda bir ışık olduğunu gösteriyor.”
Bu arada, fiziksel ağrılarda olduğu gibi parasetamolün (ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesi) sosyal destek konusunda da işe yaradığı gösterildi (UYARI: DOKTOR TAVSiYESiNE BAŞVURUN). Ve inanın ya da inanmayın, mevcut sorunu başka insanlarla paylaşmak bu durumdan daha hızlı kurtulmanıza yardımcı oluyor.
Sonuç olarak, reddedilme acısının sizi biraz çılgınlaştırmış olmasına çok fazla takılmayın, neticede biyolojinizle savaşamazsınız.
edit: konu sabahın köründe açıldığı için, başlıkta anlatım bozukluğu olmuş. kamuoyundan Özür dilerim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar