bugün

güzergah yalnızlığım.

istasyona doğru yaklaşırken yolların bitmesini hiç istemiyorum içimden. dışımdan elini tutuyorum, içimden dışıma doğru yani. akıyor hayat. akıyorken hayat ben senin elini tutuyorum, az sonra yalnızlığın oturacak oturduğun yerde.

tek gidiş bilet gözlerin, ben elimi nereye koyacağımı bilemiyorum.

bir istasyona doğru gidiyoruz, az sonra bir tren gelecek ve sen bineceksin demirden yalnızlığa.
gidene has bir tedirginlik var üzerinde, bende kalan, kalanım ne varsa bir kısmını çoktan kaybetmiş olduğumun bilincinde, bende kalan, -kalan müzikten çıkan albümleri ne çok severdik- ardından yalnızlığıma nasıl alışacağıma dair kocaman bir soru işareti.

gidiyorsun, yalnızlığıma bilet gözlerin.
gözlerin yeşil-mavi.

kondüktörün ağladığını göreceğini hayal ediyorum şu anda.
elimde elin.

tek gidiş bilet gözlerin.
--spoiler--
sana yolculuk yapmak istiyorum
kes yüreğine giden bir bilet
can kenarı olsun
--spoiler--

(bkz: cemal süreya)
bitti mi? bitmedi.

çünkü bitsin istemiyorum. seninle geçirilen güzel anlar, güldüğün zaman yüzünün pembeleşmesi,aklından hınzırca bir şey geçirdiğinde gözlerinin içinde yeşeren gülümseme.

bitmesin, bitmesin de , tek gidiş bilet gözlerin.

istasyon saatinin doğruluğundan dem vuruyordu sunay akın bir şiirinde. ben şimdi o saate, ne diyeyim o saatin.
saatin suçu yok, rüyaların karşısında zafer kazanan mekanik bir dünya burası.

dünyanın bütün saatlerinin bütün tiktakları şimdi kalbimde...
tek gidiş bilet gözlerin

bitmesin diye yazıyorum suya, dokunamıyorum artık ardında kalan havluya.
havlun pembe. aklım pembeydi sen her güldüğünde.

şimdi aklımın devreleri yanmak üzere, kondüktörüm kayıp.
ortasından bir tren geçecek az sonra yüreğimin.
yolcusu sensin

tek bilet , gidiş.
gözlerin.
bir fotoğraf : sarmaş dolaşız, kalabalık bir durakta.
sen objektife bakıyorsun, ben yeşil gözlerine.
ilk otobüs gelmiş, sımsıkı tutmuşum ellerinden, geçip gitmiş zamanla beraber otobüs.
ikincisini umursamaz tavırlarda yolcu etmişiz.
üçüncü ya geldi ya gelecek, bekliyoruz bir durakta, bir fotoğrafta.
bir giden olacak bu yolcuğun sonunda, bir kalan!
kala kala...
boş bir durak : sana sarılma durağı!

senin hala otobüslere bindiğin o durağa, yavrum, ben kaç gece yarımı vermişim...
bitmesin diye;

gel yırtalım o bileti, gözlerinde oturan bebeğe şeker alayım ben, ah ne klişe.
ardından yırtmak istemiyorum artık yazdığım şiirleri, sana yazdığım mektupları.

dur buraya reklam alalım, boşuna olmasın bu temenni;

- cemal süreya, onüç günün mektupları - muhakkak edinilmeli.

tek gidiş bilet gözlerin, ben çoktan vazgeçtim otobüste verilecek topkek servisinden.

sen trenle gidiyorsun, öyle değil mi?

şimdi araya çıkıp, bir sigara yakacaksın, -kendime not: şairler tütünü bırakmamalı-
sallana sallana içeceksin, yüzünde yalnızlığın rüzgarı.

biletin gözlerin.
dönüşü yok gözlerinin.
--spoiler--
"Biz iki ayrı ırmak gibi ayrı yerlerden kopup geldik, kavuştuk bir noktada, yanıbaşımızdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akıyoruz şimdi. Nicedir bu böyle. Hep de böyle olacak. Denize dökülene, ölene dek."

"Sana rastladığım gün susuzdum, yalnızdım. Bir çırpıda içtim gözlerini."

"Sevmek ne uzun kelime!"

"Bir mutluluk hastalığıdır şiir. Kırılan dalın türküsüdür."

"Sen birinci hamura basılmış dokuz punto beyaz karaktersin.
Alınyazımsın, daha doğrusu alınyazımın tek okunaklı yerisin."

"Ölüm bu, kimsenin bağışıklığı yok..."
--spoiler--

(bkz: onuc gunun mektuplari)
cemal süreya diye bağırdım ardından.

ne diyordu üstad hani; "hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka/ keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
ben cemal süreya diye bağırınca, oradan şiire düşmüş abiler, eğilip selam verdiler trene.

tren bu, gitmesi gereken demirden bir perde aramızda, durur mu?
yalvardım dursun diye.
durmadı.

tek gidiş bilet gözlerin , n'ler sonsuz kafiye. *
raylar birbirine paralel, kalbimin dağları sana paralel.
bu parallellikler yüzünden kavuşamayacağımızı biliyoruz ikimiz de.
barış manço dedim gitme diye.
domates biber patlıcan dedim. menemen yapardık sabah mutluluklarımızla.
sabahları, en güzel vakitleriydi odamın.

tek gidiş bilet gözlerin, amortisi yalnızlığım.

gitme diye küçüğüm, -biletin öğrenci miydi?- neler yapmalı şimdi?

katar katar yalnızlığım.
ne diyor genç bir şair * ; "sen kimsenin kimseyi öldürmediği kadar güzelsin"

fakirim ben ardından, günü geçmiş biletlerimin.
sıradan dört kelimenin bir araya getirilmesi ile oluşmuş, aşığın sevdiğinden başka gidecek yeri olmadığını anlatmasının en güzel hali.
"ben boynumdaki ipe bir düğüm daha atıyordum
peşinden başka gidecek yer yoktu
seni artık hiç sevmediğim halde"

sahi nasıl bir bilet kestiyse, kirpiklerin...
yerin cam kenarı, alnın cama dayalı.

dudaklarını okumaya çalışıyorum ama nafile. tek gidiş bilet gözlerin.
gözlerin ömrümün en güzel durağı.

trenin hareket saatini beklemeden biniyorsun, neden?
binerken seni öpmeme izin vermiyorsun üstelik,
dudakların artık bir ömür kapalı.

turnikelerin altından geçen küçük bir çocuk olmak istiyorum şimdi.
tek gidiş bilet gözlerin.
izin vermiyor istasyon görevlisi.
trenler duruyor, trenler tüm soğukluklarıyla.
bakıyorum öyle oturuyor simitçi amca,
mendil satan kız az sonra ağlayacağımın farkında.

bir istasyonu adımlıyoruz yan yana.
senin elinde biletin, tek gidiş bilet gözlerin.

gözlerin aydınlanma çağından kalma.

gitme desem trene, rica etsem bir-iki gün daha gitme.
bir ömür gitme.

gözlerin bir bilet , dönüş yok çocukluğuma.
gecelerce düşündüm demiştim, ne düşündün demiştin hani...

ne düşündüğümü bilmeyecek birisini düşündüm demek geldi içimden, demedim.
hani gidenleri uğurlarken kalanlar, kalkış saatine varsa daha, "sen bekleme artık git" derler ya yalandan. hem giden hem kalan bilir gidilemeyeceğini.

kal dememi beklediğini sandım ben gecelerce.
gitme dedim, tek bilet gidiş gözlerin.

eskiden tren biletlerinin ortasını delerdi kondüktör, yeniden kullanılamasın diye.

şimdi sen gidiyorsun, büyük bir delik kalbimin tam orta yerinde.

gitme.
gitme desem de gideceksin, biliyorum.
içimden biliyorum bunu.
bineceksin o trene, -tiren derlerdi bazı şairler hani-

tek gidiş bilet gözlerin

gözlerin iki küçük delik kalbimde. kanım sana karışsın diye.
oysa sana hanımelleri toplamıştım ben.
bir hanımın eli nasıl toplanırsa öyle. dikenlerini batıra batıra güller. gülesin diye.

çokça kasımpatılar. eylül'e inat.

elimde çiçeklerle duruyorum kalbinin kapısında. hani ellerimde çiçekler dedi ya bilmem kaç yaşından sonra amca.

bütün paramı bir bilete vermemiştim senin gibi. çiçeklere oynadım, kaybettim.
tek maçtan yattı yalnızlığım.

tek bilet gidiş gözlerin.
hep üstünde taşıdığın.

hani minik burnunun hemen üstünde. geniş alnının altında. kahrolsun fonetik.
hani sen gülünce onların da güldüğü gözlerin.

tek bilet gidiş gözlerin.

bıkmadan anlatıyorum, herkes bilsin diye. herkes yerine herkesler diyen teyzeler vardır hani, annem de öyle.

anlatıyorum, bilsin istiyorum insanlar, bir insan gözleriyle nasıl güler öyle.

bir insan gözlerini hangi yalnızlığa devirir, nasıl bilet kesilir dolu otobüslere.

seninle ben, senlen ben, kahrolsun fonetik.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar