bugün

şaşırtmayan bir olay:

''muhteşem yüzyil’a ağir eleştiri
ama bunlar sanıyorum ecdadımızı televizyon ekranındaki muhteşem yüzyıl’daki gibi zannediyorlar. biz öyle bir kanuni bilmiyoruz. o kanuni’nin ömrü 30 yıl at üstünde seferlerde geçmiştir. ben o dizilerin yönetmenlerini de o televizyonun sahiplerini de milletimin huzurunda kınıyorum. bu konuda ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gereken kararı vermesini bekliyoruz. bu değerlerle oynayanlara milletçe gereken dersin hukuk içinde verilmesi gerekir.''
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22009998.asp
muhteşem yüzyıl dizisinin biteceğinin müjdesidir.

padişahmm çok yaşa....
Düşünce özgürlüğü bizim memlekette 6 sıfırlı eski Türk Lirası gibi, basamakları daralıyor fakat bu durum günden güne paranın değer kaybına engel olmuyor. Bu kavram o kadar itibarsızlaştı ki, iktidardaki siyasetçiler sadece cümleyi zengin ve kalabalık göstersin diye kullanır durumda. “Biz iktidar olarak ülkede düşünce özgürlüğü ortamını oluşturmak için çalışıyoruz” cümlesinin devamı “bizim değer yargılarımıza dil uzatanları lanetle kınıyoruz” ile bitiyor. Düşünce özgürlüğü çıkınca, ortadaki düşünce özgürlüğü Polyanna’iken arabesk müptelası bir ergene dönüşüyor.

Çevirdiği kitap için yargılananlar, iktidar gibi düşünmediği için okuldan atılan öğrenciler, uzaklaştırılan akademisyenler, tutuklanan gazeteciler, beğendiği bir sözü paylaşan sanatçılar, konser bileti satan öğrenciler bir bir “Sıfır”mış gibi düşünce özgürlüğünden atılıyor. Bu kavram öyle tıraşlandı ki banknotun üzerine sadece iktidar ve onun gibi düşünenler sığacak duruma geldi.

Başbakan Muhteşem Yüzyıl dizisi için “O dizilerin yönetmenlerini de o televizyonun sahiplerini de milletimizin huzurunda kınıyorum. Ve bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyorum” çıkışını yaptı. Peki gerekçe nedir? “Bu dizi padişahları itibarsız gösteriyor”. Bu durumun 21. yy Türkiye’si ile alakası nedir? Başbakan 500 yıl öncesi ile yatıp kalkıyorsa, şimdi de 500 yıl önceki padişah gibi olma ideallerinden dolayı olsa gerek. Bunun yanında bir demokrasi incisi olarak şanlı tarihimizdeki “44 vezir” ve “14 padişah”ın nasıl tahttan indirilip idam edildiği bilinmiyor. Sansürcü gelenek diyorum, elde ne yargılanma sebebi ne de akıbeti gösteren bir kayıt var. Bu başbakanın örnek aldığı düşünce özgürlüğünün kaynağını gösterir durumda.

Senaryo olarak ele aldığımız metinler yazarın hayal dünyasını yansıtabilir. Nasıl Başbakan yıllar önce yazdığı “Mas-Kom-Yah” adlı oyunda Komünistleri Mason kaynaklı gösterip üzerinede Yahudi düşmanlığını serptiyse, bugün konuştuğumuz saray entrikalarında da kurgu bulunabilir. Bunun yanında bir başbakandan çok padişaha yakışır “Ecdadumuza dil uzatan bu deyyusun tez kellesi vurula” çıkışı. Burada yargı etki altına alınmıştır, dizi ve oyuncuları hedef gösterilmiştir, diğer yayınlara göz dağı verilmiştir ve evet biz demokratik, ifade özgürlüğünün olduğu bir ülkede yaşamamıza rağmen olmuştur bu gelişmeler. Gelinen durumun en acı noktası ise 80 darbesi sonrası otorite tarafından okumaktan, bir siyasi düşünce benimsemekten, sanattan, bilimden uzaklaştırılan halk şimdi bir diziyi tartışacak duruma gelmiştir.
Kanuni'nin ağır bir yenilgi alacağının habercisidir.
sırada yeldeğirmenleri var herhalde. (bkz: muhteşem yüzyıl dizisinden rahatsız olma nedenleri)