bugün

Olması gerekenlerdendir. Dengeli bir üretim olduktan sonra neden olmasın. Bir ülke ne sadece sanayi, ne sadece tarım ne de sadece turizm veya yer altı kaynakları ile kalkınabilir. Dengeli bir şekilde birbirini beslemesi gerekir. Şu an dünya nüfusu arttıkça kaynaklar da o oranda artmıyor. Sanayide çalışan, askerlik yapan, hizmet sektöründe yer alanların karınlarının doyması gerekiyor. Dışarıdan almakla hiçbir yere varılmaz. Şu an Türkiye'de bulunan tarım arazileri büyük şirketler tarafından satın alınıyor veya kiralanıyor. Katar gibi ülkeler gelip Türkiye'de gıda üretimi yapan sanayi kuruluşlarını alıyor.

Kısa zamanda dönüşümü en kolay olan üretim tarım sektörüdür. Genellikle ürünü attıktan sonra en dokuz ay içinde verim elde edebilirsiniz. Tarımdan kazandığınızı da diğer sektörlere yatırabilirsiniz. Türkiye'de üretimin devam etmesi için de destekleme gerekiyor. Destekleme derken havadan para değil. Özellikle mazot ve gübre fiyatları aşırı pahalı. Bunu da Ekim ve hasat döneminde yapılacak iyileştirmelerle aşılabilir.

Şu ilaç kapsülleri yiyerek yaşayan filmleri geçelim. Kimse şu nette bile aç karnına durmuyor. Katar'a ambargo uygulandığında devreye Türkiye girdi. Adamların petrolü var ama bir yere kadar yarıyor. Şimdi adamlar Türkiye'den gıda fabrikaları alıyor. Tekrar böyle bir şeyle karşılaştıklarında kendi adına üretim yapan yerlerden alacaklar. Rusya'da doğal gaz var ancak domates ve narenciyeyi Türkiye'den alıyor.

Şu an dokuz ayda yerli araba üretimi yapılamaz ama tarımdan elde ettiğin gelirle diğer sektörleri destekleyebilirsin. Tarım ülkesi olmak kötü bir şey değil. Adam çiçeğiyle, çikolatasıyla dünyada yer ederken katma değere dönüşecek ürünlerle Türkiye çağ atlar.
ne tarım ulkesi amk. ithal etmediğimiz bir bok kaldı.
"sanayi ülkesi olmak varken, niye tarım ülkesi oluyorsun?" diye sormuş başlığı açan kişi.

şayet bir tarım ülkesi olamazsan, sanayi ülkesi olman mümkün değil koçum...

bakınız dünyanın sanayide bir numarası amerika aynı zamanda bir tarım ülkesidir.
biz de dahil olmak üzre dünyanın hemen her ülkesine tarım ürünü ihraç ediyor amerika. tarım ürünleri ihraç etmekle kalmıyor, tarım makineleri, aletleri de ihraç ediyor.
biz amerika'dan traktör ithal ediyoruz misal, traktör ithal ettiğimiz yetmiyormuş gibi bir de şarkısını yapıyoruz.

--spoiler--
motor geliyor motor con dere'dir con dere,
ben yare haber saldım cevabını göndere...
--spoiler--

işte adına türkü yaktığımız bu amerikalı tarım devi (bkz: john deere)'dir.

hadi amerika büyük ülke.

hollanda örneği var.
hollanda yüzölçümü konya'dan daha küçük bir ülke olmasına rağmen, yıllık 100 milyar doların üzerinde tarım ürünleri ihracatı yapıyor.
(bkz: hollanda nın tarım ürünleri ihracat rakamı/#35985851)
görsel

o küçücük hollanda dünyanın 1 numaralı sebze ihracatçısı arkadaşlar.
hollanda'nın tarıma verdiği bu önemin yanısıra bir sanayi ülkesi olduğunu anlatmama gerek yok sanırım.

peki ya sanayi devi almanya?
alman sanayisi dediniz mi akan sular durur değil mi?

işte o sanayi devi almanya, aynı zamanda dünyanın 1 numaralı süt ürünleri ihracatçısı.
yine aynı almanya en çok et ihraç eden dünyadaki 3. ülke.

bunların yanı sıra, kanada, rusya, çin, avustralya, ispanya, italya, fransa gibi ülkeler de hem sanayi, hem tarım ülkeleri...

ve bu ülkelerin hepsi birer sanayi ülkesi olmalarını tarıma, hayvancılığa verdikleri öneme borçlu.

eyyorlamam bu kadar.
Tunus'tan zeytinyağı almak olmasa gerek.
tipik solcu ülkelerinde görülen olaydır.
(bkz: komunizmde tarımın yeri)
Konya kadar ülke olan hollanda tarımda seni toz duman etmişse sen tarım ülkesi değilsin nokta.