bugün

tabiatta onlarca, yüzlerce, binlerce yaratılan arasında kadının ne denli başa bela bir estetiği olduğunu görmek durumudur. sanatın ve güzelliğin yegane sembolü kadın figürüdür bir çok sanatkarın, bir çok farklı eserinde... kadınların o çocuksuluğunu konu edinmeyen bir aşk şiiri ne kadar çekici olabilir ki? erkek bu bağlamda ruh olarak kadından daha incedir ama estetik diyemeyiz... ağaçlar, kuşlar, çiçekler, böcekler... bütün olarak ele alındığında enfes bir bütün oluştururlar. ki kadın da bir yerde tabiatın ta kendisidir zaten.

görüyorum... sonsuz aydınlıkta ışıldayan yeşil dipsizlikleri ruhunun en derin yerinde. her kimse benden önceki konuk, belli ki hor kullanmış, bilememiş bu güzelliğin kıymetini... kızıyorum, kınıyorum... önce etraftaki çöpleri temizleyerek başlamalıyım. sonra avucumdaki her bir tohumu, büyük bir özenle ekeceğim bağrına... bakıp yeşerteceğim çıplak fidelerini iyiden iyiye. sonra bakacağım o sanat harikasına uzun uzun... ve benim eserim diyemesem de bu senfoniye, her notasını kaleme alan benim bileceğim.

- sonra ne olacak peki?

gün gelecek ben de yaktığım mangalın közlerini göğüsünün orta yerine dökeceğim, yangınlar çıkacak kim bilir? şart olsun ki orta yerine ağız dolusu balgam tüküreceğim... benden sonra her kim gelirse dokunduğu her yerde benden kalma bir yara olacak. canın acıyacak, ağlayacaksın ki bunu sevmeyeceksin... sonra sevmemeyi de sevmeyeceksin. insanlar ne garip be ey doğal güzellik? ve ben sana karşı dürüst olacağım, hiç bir insanın olmadığı ve hatta olamayacağı kadar... çok alışma varlığıma. her gün toprağına sürdüğüm elime çok bulaşma... kanımın sıcaklığı aldatmasın seni, izin verme. gülüşlerim gerçektir onlara inanabilirsin, güvenebilirsin. ki gitme vaktim geldiğinde gülmeyeceğimi de bilmelisin... artık veda etmek vakti ölümden gayrısı dindirmez bu sancılı ruhun açlığını. gidiyorum şimdi yaradanın en estetik armağanı şahsıma... közlerim, yangınlarım, gözyaşlarım hala koynunda ve koynumda tek bir resmin...
doğru bir tespit değildir. estetik felsefenin bir dalıdır. felsefede düşücenin kesinlikle doğru olması durumu yoktur. dolayısıyla doğru bir tespit değildir. (bkz: abazanlık)
(bkz: insanların en estetik eserinin tanrı olması)
felsefeyi, lisedeki ders kitaplarından, kadınları ise izlediği porno filmlerden tanıyanlarca anlaşılması beklenmeyen durumdur. anlamak için öncelikle (bkz: sözlük yazarlığının yaratıcılık gerektirmesi/#5228054). aksi takdirde ezberlerin tekrarı mümkün olabilecektir.
müslümanlarca kaburganın estetiğiyle eşdeğer olmalıdır.
buna bu fıkrayla cevap verip geçmek istiyorum. öncelikle izninizle *
Makyaj
Tanrı dağları yaratmış. Bakmış, "Elime sağlık" demiş.
Sonra nehirleri, gölleri, denizleri yaratmış. "Çok güzel oldu" demiş.
Ormanları yarattığında bakmış, "Nefis!" demiş.
Hayvanları yaratınca "Yakıştı bunlar da ortama" demiş.
Erkeği yaratmış sonra. "Hah!" demiş, "En güzel eserim de bu oldu. Mükemmel!"
En son kadını yaratmış. incelemiş bunu. Bir sağına bakmış, bir soluna bakmış... "Neyse" demiş "Bu da makyaj yapar artık"

kaynak.. fıkralarla türkiye. *
kadın egosunu şişirecek küllüyen bir yalandır.
tartışılması mantıksız olan gerçekliktir. yahu bir erkeğe bakın, bir de kadına. erkek bildiğin hayvan. gorilin az biraz daha gelişmişi. kadın ise daha narin, daha kırılgan. daha bir göze hitap ediyor. ve daha kurnaz, kafası entrikaya daha yatkın.
allah ın yarattıgı herşey kusursuz tasarımdır, unutmamak lazımdır ki fizigi, kimyayı ve matematigide allah yaratmıştır, yarattıgı her şeyi ilimle açıklanabilir bir şekilde yaratmıştır, dünyayı öyle bir konumlandırmıştır ki, yazı ve kışı insan dogasının kaldıracagı kadar sıcaklık ve sogukluktadır örnekse hani, bir tanesi.
bilmek için felsefe eğitimi görmeye gerek olmayan bilgilerden bihaber kişilerce ve sanki bir otisabi yahut frank slade kadar kadınları tanıyormuş gibi yapıp karizma yapmaya çalışanlarca uydurulan tespittir.
Mayıs ayında hormonların etkisiyle (erkişilerde) daha da inanılası hipotezdir.
otisabi olmayı veyahut frank slade'in gözleri ile bakabilmeyi gerektirmeksizin görülebilecek gerçekliktir... bir erkeğin kalbinin en çoşkun halini alması, aşık olduğu kadının tenine bir anlık dokunması olabiliyor. aşık olunan erkek, aşık olan kadında aynı etkiyi bırakmak konusunda kadın kadar maharetli değil... ah siz insanlar... biraz araştırsanız, bilmek için çabalasanız, bakmış olmak için değil de görmek için baksanız... ne çok şeyi kaçırdığınızı daha net anlayacaksınız ama vakti var elbet.

çok basit bir açıklama yapalım tam bu noktada... başlık "tanrının en estetik eserinin kadınlar olması" olsa idi yoğun abazanlık içerdiği konusunda hemfikir olabilirdim eleştirenlerle. fakat; ne başlıkta, ne de ilgili entryde kadınlardan değil, kadın figüründen bahsedilmektedir. ve gene fakat birkaç el tecavüzcüsünün gözünde abazan olmak bu yargının geçerliliğini ne derece değiştirir muamma...

dipnot: cinsel tercihlerim farklı ve kadın figürü çekici gelmiyor diyebilir bazı aklıevvel arkadaşlar. fakat burada tekrar belirtmekte faide var; kasıt kadınlar değil genelgeçer kadın figürüdür. anlamakta zorlananlara da ceviz yemeleri tavsiye edilir şahsım tarafından hadler aşılarak...
bir timsaha da sorsan tanrinin yarattigi en esteik canli disi timsahtir. o, bakis acisina göre degisir.
abazan gençliğin felsefe sıçmasının sonucu oluşan düşünce.
-erkek olduğun için olmasın?
hiç bir kadının farkedemeyeceği gerçeklik. abazan gençliğin bokuna odaklananlar, burunlarına mandal taksalar da göremezler bunu. zira yoğun metan gazına maruz kalan gözler, görme bozuklukları ile sonuçlanan bir aktivitenin içine atılmış olurlar.

konumuza dönelim... kadın, biz erkeklerin öteden beri çözümleyemediği, hakkında ne kadar çok şey bilse de hiçbir zaman tam anlamıyla anlamlandıramadığı ve sonunda sıkılıp da daha basit olan futbol maçlarına yöneldiği bir mahlukat. bahse varım hemen her kadın için de erkek, ancak bu kadar anlaşılmaz ve antikadır. ancak erkek olduğumuzu belirtmeye ihtiyaç duymuyoruz tam bu noktada ve evet "erkek olduğum için kadın yaradanın en estetik eseri" oluyor. en azından bu kadarını olsun anlayabilecek zeka düzeyinde ve düşünebilme yetisi sahibi olanlar var. sevindik ziyadesiyle...

kadın. bir erkeğin kendini büyütebilmesinde en etkili varlıktır. zaman zaman anaçlığı ile, zaman zaman sıcaklığı ile ve had safhadaki şeytanlığı ile... bunların hepsini bir araya topladığında felsefenin konusu olan estetiğe doğru yol almakta "estetik" terimimiz ama kasıt çok daha farklı. "erkekler de estetik olsun. ühüüü" demek saçma. zira estetik ve incelik, biz erkeklerin kimyasına, bileşenlerine aykırı şeyler. hem zaten benden estetik olmamı bekleyen tek bir kadınla da tanışmadım bu yaşıma dek. son olarak reaksiyonel ve metabolizma ile doğrudan alakalı tepkimelere bakmakta fayda var bu noktada... ortalama vücut hatlarına sahip hemen her kadın, bir erkeğin şehvetine sebep olabilirken; hiç bir kadın yoktur ki bir erkeği görür görmez değişik kimyasal salgıların içinde yüzsün.

bir erkeğin yetenekli olması, yakışıklı olması, etkileyici olması mümkündür ama estetik, erkeğin etek giymesi gibi birşeydir.

imza: felsefe sıçan abazan gençliğin erkek olanı. **