bugün

Sıradan faşizm o kadar sıradandır ki, kendini size sıradan vatandaş gibi pazarlar. Faşizmi badem bıyıklı üniforması içinde Hitler olarak düşünen kafalar duruma ayıkana kadar, iti alan üsküdarı geçer.
Ürküyorum!
Terörizmin akıl dışı saldırganlığından değil sadece korkum...
insanoğlunun bunun üstesinden gelebileceğine inanıyorum.
Afganistan'ı yerle bir edecek bir bombardımanda da değil tüylerimi ürperten...
Bunun çözüm olmadığının nihayet anlaşıldığına dair emareler var.
Bu krizde beni asıl korkutan, gündelik hayatın içinde aniden ortaya çıkan, daha kalıcı, daha yakıcı bir düşman:
"içimizdeki terörist..."


* * *

Farkında mısınız, ikiz kuleler taarruzundan beri, "kurt adam" gibi uzadı dişimiz, tırnağımız...
iki vahşi uçağın gümbürtüsü, üzerimizde ışıltıyla parıldayan medeniyet yaldızını döktü.
Nefretle şişen gırtlağımızı saran beyaz yakaların düğmesi attı, şık kravatlarımız boynumuzdan sarktı ve göğsümüzden fışkıran kıllar, nicedir bastırdığımız örtülü saldırganlığımızı, barbar tabiatımızı ele verdi.
"içimizde uyuklayan terörist" ortaya çıktı.
"Yakalayıp asıversek", "Hepsini birden temizlesek", "Toptan imha etsek" nidaları kapladı ortalığı...
Terörizmde kınadığımız her şey, bulaşıcı hastalık gibi bünyemizden zuhur etti:
Sivil - resmi hedef ayırt etmeyen kör öfke, "öteki"leri aşağılayan kibirli milliyetçilik, "kana kan" isteyen zorba ırkçılık, hukuksuz yargılama, topyekün imha...
"Terörizm" dediğimiz bu işte; ve hepsi bizde...

* * *

Medeniyetimiz, on yıllarca göz nuruyla biriktirdiği mirası bir gecede tüketen mirasyedi bir kumarbaz gibi cömertçe harcıyor acılardan damıttığı insanlık tortusunu...
Büyük harpten, Hitler'in, Stalin'in günahına ortaklık ettiğimiz günlerden bu yana ehlileştirdiğimizi sandığımız "ruhumuzdaki canavar", ilk ciddi krizde diriliyor.
ABD, iftihar ettiği "kaynaştıran pota"sının yeterince "kaynaştırmamış" olduğunu görüyor, ansızın patlak veren Arap düşmanlığında...
Bush, "haçlı seferi"ni zikrederek, zihninde bastırdığı fikri ağzından kaçırıyor.
Benlusconi, italya'da Mussolini'nin hala yaşadığını ispatlıyor.
Daha ağırı, bizler; sıradan, alelade insanlar, karşılaştığımız ilk tehditte, panik halinde cadı avına çıkıp bulduğumuz ilk - ve en kolay - hedefe ateş açıyoruz.
Herkesi potansiyel suçlu gören bir paranoya, "Ya bizdensin, ya onlardan" dayatması, "En doğru hayat tarzı bizimki" fanatizmi, "iyilere karşı kötüler" kamplaşması, milliyetçi bir hezeyan, şiddete dayalı çözüm tutkusu, toplu intikam çılgınlığı, en ufak itiraza tahammülsüzlük, her sağduyu çağrısını ihanet sayan bir gözükaralık...
içselleşmiş, kendiliğinden, sıradan bir faşizmin alametleri bunlar...

* * *

Terörizmin asıl zaferi, ikiz kulelerin imhası değil, sokaktaki adamın bilinçaltında tutsak yaşayan bu teröristi salıvermesidir.
Üzerine titrediğimiz medeniyetimiz, bunca yıllık tecrübesiyle, "yok etme"nin karşısına "var etme"nin yaratıcılığını, askeri harekatın karşısına sivil çözüm üretebilmenin hazzını, ırkçılık temayüllerinin karşısına dayanışmanın gücünü koyabilmeliydi.
Ne yazık ki, yeni yüzyılın başlangıcında tıpkı eskisinde olduğu gibi - kıyıcılığın karşısına çıkarabildiğimiz tek seçenek, daha ağır bir kıyıcılık olabilmiştir.
Savaş çıkarsa insanlığın asıl ağır kaybı, "insanlığı" olacaktır.
*
aynı zamanda faşizmin iğrenç marifetlerini teşhir eden bir sinema filminin ismidir.

(bkz: der gewöhnliche faschismus)