bugün

uyumak istiyorum.
Antalyayı hiç özlemedim istanbula kaçasım var.
sonunda her şey yoluna girmeye başladı.
Ben iyi olmayı beceremiyorum. iyi biri olmak için çok fazla şüphe var içimde. Çok derin bir karanlık. Kötü biri olmayı da beceremiyorum üstelik. Sebepsiz yere, çoğu zaman çöpe döneceğini bildiğim bir sevmek tutkusu var içimde. Sevmek arzusu ve sevebilmek yetisi. Bunu durduramıyorum, yapabilsem yapar mıydım bilmiyorum. Sevince pürüzleri törpülüyor, diken batmaz oluyor insan. iyi bok yiyor. Yiyorum.

Aynı anda iki tarafta olmanın verdiği huzursuzluk hali. Daima güvenip aralıksız şüphe hali. Birazcık kin tutabilsem, biraz nefret edebilsem bir şeylerden. Genel kötülerden değil ama, herhangi bir şey, biri belki. iki taraftan birine meyledebilsem, nerede olduğumu bilebilsem. Başıma gelen her felaketi, tanıştığım her orospuyu/orospu çocuğunu ‘olasılık dahili’nde almasam mesela. Kötü biri olmayı daha çok istiyorum sanırım. Bir zırh edinme çabası belki, bilmiyorum. Şuursuzca sataşabilsem birilerine, hiç bilmeden atıp tutabilsem. Hiç haddim olmayan işlere kalkışabilsem. Kendimi en iyi, en prenses, en güçlü falan sansam ya da ne bileyim müthiş bir sahtekar olsam. insanların ağzından laf alabilmek için kırk takla atsam. Sonra öğrendiğim her şeyi sağda solda anlatsam. Beni çok seven insanların arkasından onların hatalarını, hastalıklarını falan anlatsam ilgi orospuluğunun ilk basamağı olarak. Buna katıksız bir inanç beslesem, belki bir yol olurdu. Bir yer olurdu ayaklarımı basabileceğim. O da bana şunu yaptı yea, yavşaklığına tutunurdum. Belki. Bilmiyorum.

iyi biri olmaya meylimin azlığı yüreğimin kararmışlığıyla alakalı sanırım. Hakkını veremeyecek olmanın çekingenliği üstümdeki. Kalbimi lekeleyen birilerinden, bir şeylerden uzak kalabilmeye daha evvel başlayabilseydim, kurtarırdım belki o zaman kendimi ama o kadar çok pislik gördüm, öyle çirkin şeyler öğrendim ki kime sorsam dönüşüm yok. Kimseye sormam gerçi. Düşkünlüğünü, rezilliğini, olmasa da olurluğunu kabul edecek bir tek adam yok çünkü tanıdığım. Tutup bir de ben ummanda her bir katrenin varlığının önemli olduğuna inanırım. Kötünün varlığına, bunun gerekliliğine kendisinden çok ben inanırım. Ben iyi bir insan olamam. Sevebilirim, şu dünyada sahici bulduğum tek şeyi tahayyül edilemeyecek şekilde büyütüp sunabilirim ama iyi biri olamam. Sevince, bağlılık duyunca kötü biri olunur mu? O da olmuyor işte. Sabah uyanınca ilk iş küçük bahçemize bakıyor oluşum, söğüt ağaçlarının beni hep gülümsetmesi, bir şekilde iyi hissettirmesi falan kafi gibi sanki. Kötülüğü şüphe götürmeyen şeylerin veya birilerinin iyiliğe dönüşü için ettiğim dualar, güzel bir şarkı duyunca, samimi bir alaka görünce insanlar arasında, hayvanları besleyince ya da, dolan gözlerim sanki pırıl pırıl biri etmeye yeter gibi. Yetmiyor. Kandırmıyorum kendimi.

Ben bu araf durumundan çokça sıkıldım. Bir iki habis his dışında her şeyi iliğime kadar duymaktan falan.

Düşününce, kötü olabilme yolunda gönlümde yatan en büyük istek yaşadıklarımı saklayabilmek. Hiç açık vermemeye çalışmak. Sürekli mükemmel olduğumu kanıtlamaya çalışmak falan. Böyle sikik sikik şeyler. Durduk yere itin köpeğin oyuncağı olmamak için. itin köpeğin varlığına bile hürmetimi çıkıp da biri sikmedi ki.

(Sen de oku bunları. Okuyorsun, biliyorum çünkü. Çok büyük hesaplaşıcaz, güzel anla bunu ama n’olur, demek ki zamanında iyi koymuşum, triplerine girme. Çirkinliğin yüzüne vuruyor artık, kendin için yapma. Sana tavsiye verecek insan olmaktan çok derin bir üzüntü duyuyorum ama al bunları, anla. Kendini gör. Oysa ne çok sevildin zamanında. Nasıl ayrı tutuldun. Aslında sırf bil istiyorum diye yazıyorum, hala koruyorum seni kendi yaptıklarının sonuçlarından. Ardından tek kötü kelime ettirmedim hala. Kendi kendime yaşadığım sana dair çok derin hayal kırıklığı anları dışında ben de tek kelime etmedim senin hakkında. Bu da böyle bir parantez içi olsun.)

inancımda hürmet var. inancımda susabilmek var. inancımda haddimi bilmek var. Korkumdan değil ama. Cehennem ateşlerine çoktan razıyım, varsa. Başka türlü bir cehennem var çünkü benim aklımda. Nasolsa yanacam o zaman neden bir şeylerin amına koymuyorum, fikri oluşmadı hiç. Bu ve anneme dair sevgim en temiz şeyler içimde.

Nereye mi varmaya çalışıyorum? Hiçbir yere. Hiçlik içerisinde salınmak tüm yaptığım. Hiçliğe dönüşecek şeyler var etmek. Var oluşun en büyük parçası hiçliğin önünde derin bir saygıyla eğiliyorum ki o heplik aynı anda. Ben buna inanıyorum.
Söz konusu hep ve hiç olunca her şey nasıl da boş/boşlukta. Ben bunu hissetmeye dayanamıyorum işte.
Umursadığım insan hakkında çok az şey bilip başkası hakkında bir şey öğrendikçe ayırmadığı o vaktine küfrediyorum. Ama kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz tabi. Istemeyince elden hiçbir şey gelmiyor. Merak etmemek merak edildiğini düşünememek için yeterli bir sebep belki de.
unutacağım. zor ya da kolay, nasıl olduğu umrumda değil. ama unutacağım.
sana cok yalan söyledim belki hala söylüyor olabilirim ama seni çok sevdim keşke bana o hap işinde yalan söylemeye mecbur birakmasaydin nolur çocuk gitme beni bırakma seni başka tenlerde aramaya mecalim yok mutsuzum sen gidersen ne bok yicem onu da bilmiyorum nolur gitme benim hayatım sensin ve bunu neden yazıyorum biliyor musun sen okumuyorsun diye... kardeşim okuyacak bunu en iyi ihtimalle arkadaşı ama herkesin haberi olacak belki bi tek senin olmayacak. uzme lan beni. sensiz olamam. olmam. sen gidersen bende gelirim.
tornavida yemis gibi oldum.
Neden bilmiyorum ama g.g.k. senden nefret etmek ve bir daha asla tek kelime etmemek istiyorum.
gerçekten bazen deli olup olmadığımı çözemiyorum.
beynim kördüğüm gibi. bazen ne düşündüğümün farkında bile olmuyorum ama sürekli bir şeyler düşünüyorum. kendi kendimle bile tartışıyorum bazen. gerçekten bu durumda olan tek insan benmişim gibi geliyor.
ne konuda derseniz, her konuda.
her boku düşünüyorum. mesela televizyonda duyduğum bir cümleyi bazen doğru mu değil mi diye 10 saat düşünüyorum. böyle olunca da hiçbir şeye tam olarak odaklanamıyorum.

ben neden böyleyim lan?
birileri beni aydınlatsın.
14 şubata neredeyde 10 gün kala kız arkadaş yaptım. iflasımı açıklayabilirim sözlük, benim için bir duyunuumumiye kurun bari.
Ilk defa dün gece kaybettim şu direksiyonun hakimiyetini. Nasıl oluyor diye hep düşünürdüm gerçekten çok kötü bir şey. allahın sevdiği kuluymuşum ki hehangi bir yere çarpmadan sadece spin atarak geçti ama her yerim ağrıyor.
Gitmek yenilmek değildir kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte.
Hepsi bu.
itiraf ediyorum, dün akşam rüyamda gördüğüm bir çocuğa (adı Doğa ve erkekti, bakın rüyalarım bile normal değil) aşığım.
Sadece korkaklar karşısındakini dinleyemez ve
Maçası yemeyen kaçar gibi gider.

Cesaret nedir biliyormusun?
Sonunu bile bile devam etmektir.

işte şimdi tüm soru ve cevaplar senin.
Otelcilik kariyerime hafızalardan silinmeyecek bir olay daha ekledim. Taksim'in ne kadar uzaklıkta olduğunu soran bi arap misafire, yaklaşık 1 saat olduğunu söylediğimde misafirin 2. Sorusu: Why?
itiraf ediyorum, doğum günümde One Direction tshirt'i alan bir sınıf arkadaşımı dövmüştüm.
2001 yılında en yakın arkadaşımla sinemaya gittik. o esnada iki tane müsait film vardı. dikey limit, kediler ve köpekler. izlediğimiz film dikey limit değildi.
sözlüğe eleştiri! ne kadar karaktersiz insan var lan burada! şu başlıklara bakın! kız da kız! ananın amı kız! amk okulları açılsa da siktirip gitseler! kalitesiz insanlar.

yaşça hemen büyüyemezsiniz kabul, olgunlaşmaya çalışın, zor değil...

hele hele çok zor olacak sizin için ama

insan olun insan!
evli olmak isterdim.
itiraf ediyorum, dün akşam rüyamda gördüğüm birine aşığım.
bi garip huyum var benim, kimden hoşlansam peşine düşüyorum. aslını astarını, soyunu sopunu dedektif gibi arayıp buluyorum. kafayı onunla bozuyorum, elde edene kadar tabi. hani ulaşılması zor bi zirveye ulaşma hayali kurar ya insan, ulaşınca yeni hedefler yeni zirveler belirler kendine. işte ben de öyleyim, bana zevk veren şey, istediğimi elde etme başarısıdır. onu elde edince, benim için bir kıymeti kalmaz artık. bu garip olduğu kadar kötü bir huy, zamanla elinde hiç bir şey kalmadığını fark ediyorsun. yanında olan birileri yok, sadece bir işe yaramayan başarıların var elinde.
http://www.youtube.com/watch?v=-dIfF9LUQwY şu şarkının size dört yıl arayla yine gönderilmesinin bıraktığı etkiyi hissetmek istemezsiniz. birilerinin hayatını mahvetmek berbat bir duygu, o nasılsa atlatmıştır dediğinizde onun rüyalarında hala sizi gördüğünü öğrenmeniz, hala sizi araştırdığının ortaya çıkması, hala size dair en gereksiz ayrıntıyı unutmamış olduğunu görmek...insanı yıkıyor...
insan arada arta kalanları düşünmeli. belki de hiçbir şey hayal ettiğimiz gibi değildir...
canım çok acıyor sözlük.
bazen uyuz oluyorum şu sözlüğe. anasını sattığımın sözlüğüne ölü toprağı serpilmiş gibi.
itiraf edeyim, bir uludağ yazarı olarak, bir konu hakkında bilgi almak istediğimde eğer sözlükten bakacaksam ilk tercihim ekşi sözlük oluyor. çünkü uludağda bir başlıkta 30 entry varsa, ekşide aynı başlıkta 200 entry oluyor. daha fazla görüş, daha fazla yorum görrebilme imkanı daha fazla oluyor yani.
zaten uludağ'ın popülasyonunun %90'ını aklı fikri sikinde ergenler oluşturduğu için, hemen hiçbir konuda mantıklı entry bulunmuyor.
ulan dalyarak, diyesim geliyor. siktir git dersini çalış. ne bilim git otuzbir çek, sivilcelerini patlat. ama yeter ki bi siktir git gözünü seveyim.
eğer bunlar dürrükler olmasın, yaptığım ilk eleştiriyi geri çekerim yeminle. bir başlıkta 30 değil 10 entry olsun, ama iki gram mantık koksun. en azından içinde am-göt-meme kelimelerinden biri olmasın yeter.