bugün

koruyup kollayan, yol gösteren, her manada destek olan müşfik bir erkekle, piç erkek aynı bünyede bulunmaz. sonra "vay efendim niye terketti, niye arayıp sormuyor?" deme, eğer zannettiğin gibi olsaydı ohooo.
ya teşkilatlanacağım ya da internetsiz ve televizyonsuz bir dağ evine atacağım kendimi...
o salaklık bu salaklık
bu kandırılmışlık bu aldatılmışlık
böyle acizlik şöyle küçük düşmek bir yana
en çok gücüme giden borç içinde kalmak lan. *
insanları kendimden çok düşündüğüm için binlerce kez vurulduğum bu hayat savaşında artık kendime sarılarak kendimi çok düşüneceğim ve artık düşmeme izin vermekten vazgeçeceğim.
buradan bütün sinek böcek ne varsa o aleme sesleniyorum bi siktirin gidin.
üst üste 3. demlik çayımı da demledim sözlük. tea man olup çıkıvericem en son. ama çay güzel. çok güzel.
bu sabah çift ekmekli, acılı-herşeyli tavuk dürüm gibi uyandım lan.Halen o kafayı yaşıyorum yareppim aklımı koru.
adam öldürmeye teşebbüs ettim.
ideal boy uzunluğu gibi başlık var ya hani. Ben oraya 1 70 yazdım. Beni öyle sansınlar diye. 2 cmde olsa kâr kârdır dedim. Aslında 168 im.

Edit: itiraf içinde itiraf. Aslında 167 yim. 1 cmde olsa kâr kârdır dedim. Utanıyorum.
bildiğin yalnızım ben sözlük. şu entry yi okuyup beni anlayacak çok az insan var. saçımdan ayak tırnağıma kadar yalnızım. artvinde kafkasör şenlikleri var. herkes orada. eğleniyor, şarkı söylüyor. geziyor. hayatını yaşıyor. bende evde oturmuş sözlükte kafkasör nedir tanım yapıyorum. (bkz: kafkasör) (bkz: kafkasör festivali)

herkes ben yalnızım diyor. fakat yalnızlığı yaşamadan tanım yapıyor onlar.

her günümü evde geçiriyorum. halk oyunları oynuyor olmasam yalnızlıktan geberip gidecem. gerçi ekipte de öyle çok arkadaşı olan bir tip değilim.
allah beni yalnız başına nasıl yaşanır a örnek olarak göndermiş dünyaya. tek bir arayanım soranım yok. telefonuma gün boyu sadece 3 mesaj geliyor. ikisi ntv spor diğeri hava durumu. iliklerime kadar yalnızım diyorum. kimseye anlatamıyorum, bari sana anlatayım sözlük. derdimi anlatabileceğim tek yer şu başlığın altı.

(bkz: sevgi ve ilgiye muhtaç sözlük yazarları) bu yazarların en başında ben geliyorum.

(#20252944) şöyle de bir olay yaşadım geçenlerde. ben bunları hak edecek bir şey yapmadım. ve biliyorum ki sevgili sözlük, çoğu insan bu entry yi okumayacak bile. okusa da anlamayacak.

ha dostum yok demiyorum bak. tek bir dostum var. kitaplar. gerçek dostlarım!
sözlük 1 aydır bir spor salonuna gidiyorum pendik'te. gayet güzel başlamıştı da herşey. kendi kendime bir program belirlemiştim, onun doğrultusunda gidiyordum. vücut olarak da gayet idealleşme yolunda ilerliyordum. ta ki düne kadar. dün spor hocalarından biri sanırım kafayı bana taktı. "niye kendi kendime çalışıyor muşum","programım neredeymiş"...
sonra sizi şöyle alalım dedi, geçtik masanın başına. aldı eline program çizelgelerinden bir tane doldurmaya başladı. program kağıdı baştan sonra hareket doluydu. ben günde max 2 saat çalışıyordum ki o programa uyarsam 3-4 saate çıkamayacak gibi duruyorum spor salonundan. dün de hafiften tehditle uygulamaya başladım. yalnız kadın başımdan hiç ayrılmıyor, iyice gıcık olmaya başladım. pis pis sırıtıyor arada da.
itiraf kısmına gelince cinayet işlememe az kaldı sanırım. barlardan birini alıp kafasına vurmayı düşünüyorum ne yalan söyleyeyim. boyu da ufak tefek, rahat vururum diye düşünüyorum.
sözlük abla ne yapmalıyım? bana akıl ver allah aşkına!
salonumuzun eşyalarını yeni değiştirdiğimiz zaman; halam, eniştem ve kızı hayırlı olsuna gelmişlerdi. uzun bi sohbetin ardından amcam durdu ve yeni televizyona bakmaya başladı, biraz zaman sonra bana dönerek: "bu televizyon biraz yamuk mu?" diye sordu. o an aklımdan bir sürü şey geçirdim, "ulan hiç böyle şey denir mi", "parke de tam düz değildi ama..", "hiç televizyon yamuk olurmu aq", "ulan şurdan da hafif şeylik var ama" gibi düşünceler arasında gidip gelirken biraz baktıktan sonra ağzımdan sadece şu 3 harflik kelime çıktı: yoo. birden herkes gülmeye başladı. bende mal mal sıradan herkese baktım.. hiçbir şeye anlam veremedim.

sonradan öğrendim ki yeni alınan eşyalara nazar gelmesin diye öyle derlermiş. ah şu insanlar ve onların saçma adetleri..
bazen yaşamamın bir hata olduğunu düşünüyorum. son zamanlarda bunu sık sık düşünüyorum.
annemin çocuğu olmuyormuş. 4 yıl boyunca bir sürü ameliyat olmuş sırf çocuğu olsun diye. sonunda ben gelmişim. hale bak. annem istediği için geldim, annem istediği için varım, annem üzülmesin diye intihar edemiyorum. halbuki o kadar istiyorum ki. nefret ediyorum kendimden. ben hiç doğmamalıydım, annem hiç uğraşmamalıydı.

küçükken çirkin olduğum için beni çok ezerlerdi. ben de hep okuyup iyi bir iş sahibi olup bir gün estetik ameliyat olabilmeyi hayal ettim çocuk aklımla. iyi ki çalışmışım. yoksa elimde bir iş de olmayacaktı. sadece kısa boylu, vampir denecek kadar soluk tenli, düzene girmeyen kıvırcık saçlı, kilo veremeyen, cilt lekeli, yüzüne bakılmayacak bir kız olacaktım. ameliyat bile kurtarmaz ki beni. neyse.

ölmek istiyorum ben. dünyada hiçbir değerim yok. kendimi 8. kattan bırakmak ve dünyadan özür dilemek istiyorum tükettiğim boş oksijen için. lütfen bırakın gideyim. böylesi daha iyi olacak anne. inan bana.
bugün 2013 yılının belki de en kötü gününü geçirdim sözlük. Şu an anlatacaklarımı gözlerim dolu bir şekilde yazacağım belki ilerlerken ağlayabilirim de.

Sınavları bitirip her zamanki gibi yine yaz tatilini geçirmeye köye çalışmaya geldim. Annem babam zaten köyde oturuyorlar. Bu sene bir de bizim 19 tane inek var, normalde çobanlar falan güdüyordu ama yarak babam bu sene kendi başına gütmek istemiş, tabi ben de köye gelince inekleri hemen benim üstüme yıktı. Işte bugün yine öğleden sonra inekleri gütmeye çıkacaktım. Babam ban nerelere gideceğimi falan tarif ediyor. Lan ben daha yeni gelmişim doğru düzgün yerlerden haberim yok, tek başına bu yola çıkcak olan bana yol tarif ediyor. Her neyse bir de babamla benim aramda her zaman bir yanlışlık oluyor. O ne zaman bana bir şeyler anlatsa ben bir türlü anlamıyorum, sanki bilmediğim şeylerden bahsediyor, bu hiç anneme karşı olmuyor. Ya ben geri zekalıyım ya da babam bir şey anlatma konusunda beceriksiz. Galiba ben gerizekalının önde gideniyim. her neyse söylediklerinden hiçbir şey anlamasam da büyük bir karamsarlıkla çıktım yola. Önümde 2 yol vardı ya birinden ya da birinden gidecektim. %50 şansım vardı babamın istediği yere gitmem için ve ben yolun birisini hadi bismillah diyerek seçtim. Bilim bakalım doğru yol muydu ? Nah doğruydu yanlış yoldaydım, siki tutmuştum, babam bana bu hatam karşısında acımayacaktı çünkü seçtiğim yolda ineklerin gideceği doğru dürüst yol yoktu, her taraf mahsüldü ve ben filmin ilerleyen dakikalarında bu mahsüllerin amına koyacaktım ve bütün köylü beni sikmeye kalkışacaktı. Bütün bunları tahmin ediyordum geri dönemezdim, ortada bir de gururum vardı bir de küçücük belki bu yol doğrudur olasılığı. ilerleyen dakikalarda ben ağlayarak inekleri ordan burdan çevirip mahsülün amına koyarken babam bana güvenmemiş olacak ki beni kontrol etmeye gitmiş ve bulamamış. işte o sırada hiddetle telefonla beni aramaya koyulmuş. Benim telefonum çalıyor cebimde ama ben korkudan elimi cebime bile uzatamıyorum çünkü biliyorum beni aradığını. O da biliyor mahsüllerin amına koyduğumu. Telefonda 3 cevapsız çağrı oluştu 5 dakika içerisinde ben bi yandan ağlayarak telefonun çalışına bakıyorum bir yandan da inekler için bi oraya bi oraya koşuyorum. Ve sonunda açtım telefonu açmaz olaydım babam telefonda öyle bir bağırdı ki ben bulunduğun yerde eridim bittim resmen içime doğru sıçtım. Çabuk çevir inekleri dedi babam. Sonra ben telefon kapandıktan sonra babama sövmeye başladım, öyle böyle sövmedim. Sonra babam bir daha aradı uzun bir küfür etti ve kapadı. Sırf bunun için bir daha aramıştı. Ben de sinirlendim elim ayağım karıştı. O an için inekleri oracıkta bırakmayı babamın karşısına geçip küfür etmeyi ardından valizimi falan toplayom ailemi sonsuza dek terk etmeyi düşündüm, üniversiteyi bırakacak başka bir şehirde yaşayacak, bütün kimlik bilgilerimi falan değiştirecektim, tüm bunları ciddi ciddi düşünmüştüm. Annemi kardeşlerimi falan umursamıyordum, bu babamla benim aramdaydı ve ben pılımı pırtımı toplayıp gidecektim. O sırada birden babamın sesiyle irkildim direkt söylüyorum " ananın amına sokuyum. " dedi bana. Ben de " sen soktuğun yüzünden ben dünyaya geldim zaten " dedim içimden. Daha çok sinirlenmiştim bana doğru geliyordu ve bütün herşeyi kusacaktım ona ve evden sonsuza dek ayrılacaktım. Babam geldi yanıma ve " oğlum niye böyle yaptın, baksana inekler bile şaşırmış " dedi bu sözleri söylemesini hiç beklemediğimden ben de bir anda ağzımdaki sırada bekleyen küfürleri arkalara doğru atarak bir kaç yalan attım ortaya. Elindeki şişeyi bana vererek " al su iç. " dedi. Öyle susamıştım ki kana kana içtim ardından " hadi eve git, ben hallederim. " dedi. Babam bir anda beni tekrar boyunduruğu altına almıştı hem de ben bu kadar sinirli ve kararlıyken. Ben de denileni yaptım ve paytak adımlarla ayakkabımla yolların tozunu attırarak eve koyuldum. Eve daha varmadım, bunları bi gölgede oturmuş sıcağı sıcağına yazıyorum sözlük. Bu olay beklediğimden hasarsız bir şekilde atlatılmıştı ama yine üzülüyordum. Babam artık benim daha aptal ve daha mal olduğumud düşünüyordu. Artık bana güvenmeye çalışırken 2 yi bırak 100 kere düşünmesi gerekiyordu, bütün bu olanları unutmak için eve gidip uyuycam şimdi.
en çok itiraf yapılan sözlüğün uludağ sözlük olduğunu az önce somut delillerle gördüm. itiraf etmekten diğer başlıklara yazamıyoruz sanırım.
eski sevgilime toplu mesaj atıyormuş gibi yaparak mesaj attım, o kadar acizim. sevgili ile ilgili itiraf yazanlardan nefret ediyorum ayrıca. kendimden de ayrıca.
ben geldim sözlük. çok özledim çok gözledim. çok sevdim çok üzüldüm.
ne itiraf edeceğimi bilmiyorum. o kadar çok sır varoldu ki.
yanlış ama mutlu olduğum yerdeyim.
Bu hayatta o kadar çok boş insan var ki sözlük anlatamam sana..

Çok şey bildiklerini sanıp hiçbir şey bilmeyenleri mi dersin,

24 saat ellerinde telefonlarla gezen ergenleri mi dersin,

Üniversiteye okumaya değil de binbir türlü amaç için gelenleri mi dersin..

Saymakla bitmez bu liste..
Az önce bana göre mucizevi olan birşey yaşadım. Şimdi yolculuğum var. Bugün sabahtan beri çok sevdiğim bi gözlüğüm kayıp. Arkadaşımın salonunda kaybolmuş olması gerekiyor. 2 saattir de arıyordum. Olabilecek Her yere baktım salonda. Mümkün değil ama diğer odalara. 3 arkadaş seferber olup aradık yine yok. Fizik kurallarına aykırı yerlere dahi baktım. Dümdüz halının altına mesela. Yada kalem giremeyecek yerlere. Çok gerildim bulamayınca. Daha önce de eşyalarımı kaybedip imkansız bir şekilde bulamadığım olmuştu. Artık cinler falan mı kaybediyor diye kızmaya başlamıştım. Umudumu kesip yolculuk için hazırladım ve tam kalkmak üzereyken cumartesi annelerine de yazık dedim aynı milliyetçi geçmişe sahip olduğum arkadaşıma. Ne alaka der gibi yüzüme baktı. Aynısı bulunabilecek bir eşya için kopardığım kıyamet ve çocuklarının yeri dolmayacak anneler.. vicdansızlık yaptığımı düşündüm. Eskiden onların acılarını küçümseyerek hata yaptığımızdan bahsettim. Bu konuşma biraz sürdü. içimdeki bu duygu gözlüğü kaybetmemden kaynaklanmıyor tabii. Uzun bir geçmişi var. Herneyse uzattım. Tam bu muhabbetin ortasında kafamı hafif eğdim ve gözlüğün milimetrik kısmını gördüm. Koltuğun hemen yanındaymış. Bir kaç kez baktığım yerde. Bilmiyorum belki de dikkatsizlik. Ortada mucize falan yoktur yüksek ihtimal. Hem ders verici hikayelere de gerek yok iyi insan olmak için. Ben siyasi olarak fanatizmden uzağım artık. Ancak değişen veyahut 'eskiyen' anlamda değil. Hem eskiden de iyi insandım ben. insanlar doğruları konusunda ısrar etmemeli. Siyaset Biliminden henüz mezun olmuş birisi olarak öğrendiğim şeylerden birisi, siyasilerin vicdanımızın vekili olmayacağı. Vicdan doğru yolu bulur. Daha iyi insan olun lütfen.
bugün de onu unutamadım bir de bu yaz tatilleri ne kadar sıkıcı geçiyor yahu. hep böyle olmak zorunda mı? dizi izlemekten de çok sıkıldım ben.
evlenirsem eğer az da olsa içki içen biriyle evlenmek istiyorum. böyle dozunda içsin, çok fazla uçmasın.
Tatil geldi ama bana gelmedi. Bilim insanı olmak gerçekten fedakarlık gerektiriyormuş. Neredeyse herkes orada burada eğlenip dinlenirken, ben kuantum fiziği, kara delikler, zaman makineleri, diferansiyel denklemler vs araştırıp duruyorum.

Ha bunları yapmasam olmaz mı? Olur. Geziyim, tozayım, içeyim, oyun oynayayım vs vs… işte o zaman lisede, dershanede falan gördüğünüz tırt fizikçilerden biri olurum bende. Ki bu benim gibi dünyayı ele geçirmeyi planlayan bir idealist için imkansız hale geliyor. (Dünya sadece ilk adım :P)

Zaman gerçekten çok değerli ve boşa harcamayı göze alamıyorum. 14 temmuzda izmire gidiyorum fakat tatil için değil. 1 ay boyunca nesin matematik köyünde olacağım. Bitirmem gereken bir sürü kitap, okumam gereken bir çok makale var. Ordan dönüncede C# öğrenmeye başlarım. Kısacası öğrenmem gereken daha çok şey var.

Rahatlamamı sağlayacak bir kaç şeyde olmuyor değil ama. Mesela geçenlerde bir kitap okuyucu aldım(Amazon Kindle 4th). Artık romanlara para vermem. Çokta hafif bir şey. Dün yoldayken Tolstoy - insan ne ile yaşar’ı yarıladım. Şimdilik ilk hikaye favorim.

Gitarda ustalaşma, 64198191 adet roman bitirme gibi planlarım hayal oldu tabi. Ufak ufak vakit kalırsa bakıcam artık gitara. Romanda anca yoldayken falan…

May the force be with me.