bugün

Allah'im kac gundur gozumun onunden film seridi gibi eski gunler geciyor. Cok mu ozledim yoksa beynim bana o gunleri unutturmamaya yemin mi etti bilemiyorum.
2,5 senedir unutamadim be sozluk. Nefret ediyorum ama simdi cikip gelse 2 dk gorsem dunyanin en mutlusu olurum. Kokusu bile hala burnumda. Zor be sozluk, cok zor.
dün öyle bir şey yaptım ki kimseye söyleyemiyorum.
bu sene sevdiğim dostlarımdan ayrılıyorum sözlük. daha doğrusu onlar ayrılıyor. hayatımda ilk kez yalnız kalıcam la galiba bir süre.
muzlu sakız bulamıyorum artık sözlükçüğüm.
şu an sevdiğim kızın yeni bir sevgilisi olduğunu öğrendiğimde kahroldum be sözlük. öylesini bir daha bulamam. onun mutlu olması beni de mutlu etti. ama acımı dindirecek kadar değil.
elektrikli süpürge sesinden nefret ediyorum bırakın evde yapılmasını dizi,filmlerde bile sesini duysam bilgisayarın sesini kısıyorum öyle lanet bir sesi var.
itiraf ediyorum ve korkmuyorum.
Çok yalan söylüyorum.
Bazen çok salak oluyorum ve bunun farkındayım.
Anorexic olduğumu düşünüyorum.
Kesinlikle kendiyle problemleri olan biriyim.
Karadenizliyim ama ne balık ne çay sevmiyorum.
Yüzme bilmiyorum.
Asansörden korkuyorum ama uçakla seyahat beni korkutmuyor.
Kendini bir b.k sanan gerizekalı biri olduğumun kesinlikle farkındayım. bunu oldukça sık dile getiriyorum ki kimse benden önce davranmasın. Bunu başkasından duymak kötü olur, her iki taraf için de yıpratıcı.
kindar biriyim ama aynı zamanda insanları çok seviyorum.
melez bir çocuğum olsun çok isterdim.
çok çabuk ağlıyorum, hemen gözlerim dolar.
çok duygusalım, dayanıksız bir yapım olsa da güçlü görünmeye çabalıyorum.
babamın ailesini, özellikle babaannemi hiç sevmiyorum.
kendi kendime gülüyorum, öyle ki yolda yürürken kimseyle göz göze gelmemek ve onlara gülümsediğim fikrine mahal vermemek için hep yere bakıyorum.
bazen deli olduğumu düşünüyorum, ama sonra geçiyor.
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#15693607)..

aynen böyle gibi sözlük.. yazalı onu 3 ay olmuş neredeyse ama o hisler bir şekilde yeniden gelir bilinçaltımın derinliklerinden.

iyi mi kötü mü bilemem ama kötüden ziyade, tuhaf diyelim.

hissizlikle, duygusuzluk arasında bir yerlerde sanki..
Gelecekle ilgili kaygılarım tavan yapmış, saçlarım beyazlamaya başlamışken; gamsız kişilere acayip özeniyorum.
Yarını düşünmeden yaşasam keşke.oh be.
bugün yolda gördüm seni.
ben görmeyeli sakal bırakmışsın, tarzın da değişmiş biraz. ee 20 yaşında adam oldun, olacak o kadar.
kareli gömlek takıntından hiç vazgeçmeyeceksin değil mi? olsun, o sert bakışını yumuşatan bir etki bırakıyor insanda.
üniversitede yeni ortamlar, yeni heyecanlar bekliyor seni. ama sen sen ol, asla benliğinden vazgeçme sevgilim. yanlış insanların peşine düşüp harcama kendini.
kimse bilmese de o haşin tavrının altında yatan masumluğunu biliyorum, beni yörüngene alan o masumluğunu... sulugöz sevgilim benim, gözyaşlarının yüzünü yıkamasına izin verme durduk yere.
peki en çok acıdığım, yıprandığım, kafa yorduğum konu ne biliyor musun? birlikte bu kadar az vakit geçirmiş olmamız. hele de geceleri çok yakıyor canımı.
'birlikte yapamadık' dediğim o kadar şey var ki, ve tükenmeyen pişmanlıklarım.
keşke diyorum, keşke tartışmak yerine her anımızı öpüşerek geçirseydik seninle. çünkü biliyorum, konuşmasaydık olmayacaktı tüm bunlar. 'tamam, konuyu kapatalım.' diyebilseydik yaşanmayacaktı hiçbiri.
artık hepsi anlamsız bunların, her şey bitti sevgilim. başladığımız yerdeyiz şimdi. bana 'merhaba' dediğin o günkü kadar uzağız birbirimize.

aşkım, iyisi mi sen bunları boşver. görmeni bile istemiyorum üzülme, beni tekrar hatırlama, sancın artmasın diye.
ama benim acım yazmazsam dinecek gibi değil, yazmak iyi gelir dedi cahil kafam. ben de uydum hesapsızca, affet sevgilim, affet!
sevdim seni, belki delilikti bu. ne dersen de işte, sonunu bildiğim bir hikayeydi.

daha fazla yazamayacağım sevgilim, bağışla. pişmanlıklarımın kalbimden fırlamasından korkuyorum çünkü. şimdi tek isteğim, hep mutlu olman.
biliyorsun, ben sıfırım zaten. bundan böyle senin kazanman olacak tüm sevincim, tüm zaferim.
hoşçakal tapılası adam, hoşçakal.
bazı entryleri okuduğumda ve anlayamadığımda, entry altında yazan soru işaretine tıklayasım geliyor 'nasıl yani' anlamında; sanki orada girilen entrynin açıklaması varmış gibi.

halbuki biliyorum o işaretin entry sahibi hakkındaki bilgilere ulaştıracağını ama...
insanlar beni kırmasın diye sert görünüyorum. yaklaşmadıkları sürece bir sorunum da olmuyor yalnızlık dışında. ama yalnızlık da zor malesef.
bir chat sitesinde sabahtan beri vakit öldürüyorum. 42974 kişiyle tanışmışımdır herhalde, salak mıyım neyim.
edit: hepsi birbirine karışıyor; isimler, meslekler.. sürekli pot kırıyorum.
b:çok yakın arkadaş!
p:çok yakın arkadaş!
t:kuzenim.
n:t nin diğer tarafan kuzeni.

benim bi videom vardı. arkadaşlarım çekmişti. taa geçen sene. kuzenime bişeyler söylüyordum kötü anlamda. o zamanlar bana küsmüştü hiç suçum yokken bende kızmıştım tabi.

bugü halamdan mesaj geldi b ile p, t ye video yollamış diye. çok sinirlendim sözlük. sonra aslını merak ettim. mesaj attım kuzenime ve p ye. p ben atmadım, benim haberim yokken n atmış dedi. t ye sordum p attı dedi. şu an işin aslını bilmiyorum ama, ben p ve b gibi insanlarla(!)
nasıl arkadaş olmuşum? nasıl yaparlar anlamıyorum sözlük.. bu kadar kötü olamaz değil mi insanlar? şimdi kuzenim benimle konuşmuyor. bende diğerleriyle. video için pişman değilim ama böyle insanlara kardeş, arkadaş dediğim için kendime kızıyorum çok kızıyorum..
şimdi benim canım sıkılıyor, neden? belirsizlikten nefret ederim, kusarım, ölürüm. neden ya neden sürünceme? neden yani, ne gereği var? ha ben böyle can sıkıntısından kıvranırım sonra kökten atıp savuştururum her şeyi. nedir bu havalar bu uzak durmalar uzak cümleler. istediğini yaşama şansı verme bende sınırlı tabii bilmiyor. yemin ediyorum uyuz oluyorum. böyle gıcık oluyorum. ahh sevmiyorum işte sevemiyorum böyle olunca. sonra aidiyetin yok bik bik. sen aidiyetin ne menem bir şey olduğunu fark etmeyen bir mazo isen bu benim sorunum değil.
neşem yerine gelsin diye adnan oktarı izliyorum. replikleri ezberliyorum. tekrar edip gülüyorum.
sözlük hamilelikte de çoğu fikrimi buraya yazdım, doğurunca pek zamanım olamadı biricik minicik kızımdan dolayı. hamileyken tekmelemesinden yakındığım, mide bulantısından öldüğümü anlattığımda kızımın hiç kucağıma gelemeyeceğimi sanıyordum ama geldi bebeğim hatta 1 yaşına girdi dün. fazla uzatmadan itirafımı yazayım; kızım doğum gününde ayaklandı ilk defa... o sahneyi gördüm ya ve miniğimin büyüdüğünü daha iyi gördüm ve hamileyken şikayet ettiklerimi bir ömür bile yaşayıp gıkımı çıkarmayacağımı anladım. iyi ki doğdun kızım, anneciğin sana bayılıyor *
en son ben çiğköfteyi sevmiyorum dedi. ondan sonrasını dinlemedim zaten.
aşkı memnuda dış demir kapının arabalar girip çıkarken nasıl açıldığına aklım ermiyor hep düşünüyorum.diyorum ulan hadi dışarı çıkılacaksa süleyman efendi filan görüp düğmeye filan basıyodur ama dışardan geliyor araba yine açılıyor kapı.böyle mağzalardaki otomatik kapılar gibi yana doğru kayarak açılsa anlayacağım da böyle baya normal kapı gibi açılıyor kocaman heybetli kapı.* * *
itiraf ediyorum. bira içilirken masada ki tüm cipsleri ben yiyorum. çok seviyorum cipsi ne yapayım. çerez de yemiyorum zaten.
şu sıralar sözlükte ergence takılıyorum.
2 gün önce babamın gizlice 10 lira dün ise 4.5 lirasını çaldım. kızgınlıktan yaptım. birazda paraya ihtiyaçım vardı.
işerken daşağım biraz ağrıyo be.
Yine kilom arttı amına koyam. Daha 2 gün var diyalize gitmeme. Nolcak lan böyle halim. işeyemiyorum, sıvımı diyaliz makinesi çekiyo. Böbrek hastasıyım.