bugün

Tanıdığına emin olduğun bi' insan, zamanla nasıl tanınamaz hale geliyor anlayamıyorum. Yüzümde şaşkın fok balığı ifadesi taşıyorum.
ortalamam ilk dönem 2 nin altındaydı, bu dönem de altında olduğu için seneye birinci sınıfı tekrar edeceğim.

sınıfta kaldığımdan mütevellit burs bulamayacağım, öğrenim kredisiyle geçineceğim. her ne kadar ailemle birlikte yaşasam da sadece öğrenim kredisi yeterli olur mu bilemiyorum. bir yıl boyunca hiç para istemeyip sınıfta kaldıktan sonra babamdan para istemek de rahatsız edici olur sanıyorum.

şu anda ingilizcenin birinci ve ikinci kuruna hakimim. seneye (tabi maddi duruma bağlı ama) bir ingilizce kursuna devam etmek istiyorum. sene sonunda da hani şu sultanahmette turistlere yardımcı olan genç grup var ya "ask me" tişörtü giyen, işte onlara katılıp ingilizceyi gerçekten konuşabilmek istiyorum.

seneye birinci sınıfı bitirdikten sonra, (ki her şey yolunda giderse ingilizce de öğrenmiş olacağım) ikinci sınıfa geçtiğimde seçmeli ders olarak farsça almak istiyorum. kulağa hoş gelen bir dil, şiir ve edebiyat dili. okuldaki farsça dersi ne kadar ilerliyorsa o kadar gidip daha sonra bir kurstan devam etmek istiyorum.

beş altı yıl kadar önce gitar çalmak istedim. okuldaki ingilizce hocası ders veriyordu, ben de mal gibi kursa gideceğime ona gittim. adam ne nota öğretti ne başka bir şey. sadece akorları öğretti, tab okumayı öğretti. beş altı yıldır gitar çalıyorum. bir yığın şarkı çalabiliyorum ama şarkıyı hangi ritimle çaldığımı bilmiyorum. biri bana 4/4 lük rock ritmi çal dese "o ne" derim. ama önüme 4/4 lük şarkı koysan çalarım. ne çaldığımı bilmiyorum. nota da bilmiyorum. youtube da selim ışık diye birinin gitar dersleri var. o adamın derslerini izlemeye başladım. o hocayı izledikçe aklıma kendi hocam geliyor. ve şunu diyorum: "hiçbir şey bilmediği halde öğreteceğini iddia ederek kurs açan orospu çocuğu! sana kafam girsin!"

evet. nota öğreneceğim, ingilizce ve farsça öğreneceğim, bir elektro gitar alıp dire straits
çalacağım. her şeyi isteyip hiçbir şeyi başaramayan adamın dünyasına hoş geldiniz.

ha bir de kesmeşeker dinleyin. güzel grup. vallahi güzel grup.
sokaktaki insanlara yaklaşıp "who's bad ?" diye fısıldıyorum, hala dayak yemediğime ben bile şaşıyorum.
bazen sırf iş inada bindiği için zerre şeyimde olmayan olayları büyütüyorum. en taze olan örneği anlatayım. üç dört gün önce siyah süet dandik babetlerle dışarı çıktım. çıktığım sokakta yol yapım çalışması vardı ve her yer kum doluydu. sonra yağmur yağdı ve ben ıslanmış ve babetlerine kum yapışıp tortu olmuş halde eve döndüm. annemden bez istedim ayakkabılarımı silmek için. yarın yaparız diyerek vermedi. ertesi gün sil dedim sen sil dedi. ondan da ertesi gün bir yere gitmek için plan yaptık ve ben tayt giyeceğim için babetleri temizleyelim artık dedim o da sabah sileriz ıslak mendille dedi olmaz dediysem de dinletemedim. ve gideceğimiz sabah kalktığımda evden çıkmak için 15 dakikamız vardı. onun istedikleriyle gitmem için komplo kurmuş. neyse akşam geldik kıytırık bir ıslak mendil verdi ve tabi ki temizlenmedi babet. ben de bu sabah o babet bugün temizlenecek diye cingar çıkarıp yarım saat boyunca sildiğim yerleri tekrar tekrar silmek suretiyle temizledim ayakkabılarımı. şimdi yazdıklarımı okuyunca duygusal ergen tribi gibi geldiğinin farkındayım ama sorun söylediğim sözün kıymetinin olması. değil mi sözlük? *
şimdi muhtemelen tatildesindir. bozkırdaki paris' den ayrılmışsındır. neden böyle olduğunu anlamıyorum. elimde olsa seni sürekli omuzlarımda taşıyabilirdim. ancak galiba başımdaki lanet yine iş başında. çok uzağa düştük.
şuanki hayatımı hiç istemiyorum. keşke 2 yıl öncesine dönebilsem.
hayvan gibi entry girilmiş başlık, yemediniz içmediniz itiraf mı ettiniz?
çok pis ünlü olasım var lan sözlük. Ne bileyim lan, garip bir his işte oğlum!!
ama merak etme sen, ünlü olunca unutmam lan seni.
Parasızlıktan nefret ediyorum, paraya değer verdiğimden değil, para olmayınca hiçbir şey olmuyor. Ev kirası aidat faturalar falan derken cebimde arkadaşlarla dışarı çıkacak çay içecek para kalmıyor, dışarı çıkmamak için hep bir bahane buluyorum herkes bu sıcakta soda kola içerken ben hep en ucuzundan çay içiyorum. Ayağımdaki ayakkabı 3 yıllık her yağmurda su alıyor, iyi bir ayakkabı nereden baksan 50 60tl, benim cebimde daha çay içmeye param yok, diyeceksiniz niye evde kalıyorsun o zaman? bir zamanlar durumumuz iyiydi. Bu sefer diyeceksiniz ki harcamayıp para biriktirseydin bu halde olmazdı. işte bu işler böyle olmuyor, hiçbir şey göründüğü gibi değil o zaman da lüks içinde yaşamıyordum. Hayat galiba parasını olana güzel ama şükürler olsun sağlığım yerinde mutlu bir aile yaşantım var birbirinden değerli arkadaşlarım var bunlar da parayla alamıyorsun işte en güzel bu ortama sahip olabilmek. Her ne kadar param olmasa da beni seven birinin olduğunu bilmek her şeye bedel.
bir yandan üşüyorum, bir yandan sıcaklayıp terliyorum, bir yandan da midem bulanıyor. ve az önce bir ilkimi gerçekleştirmek isteyip fena başlık sıçtım. iyi değilim sözlük. çıksam iyi olcak galiba.
2009'dAN beri sözlükte yazıyorum ama nesildaşlarımla aynı nick altı entry sayısına sahip değilim. kimse beni sevmiyor. ağlamalı mıyım anne?
itiraf ediyorum; hala öğretmencilik oynayarak ders çalışıyorum...
aslında benim en büyük hayalim okumak değil. en büyük hayalim afganistan'daki, filistin'deki, pakistan'daki ve ırak'taki insanlara yardım etmek. bunu o kadar çok istiyorum ki... elimde fırsatım olsa yapacağım ilk şey bu.
Kolbastı ilk duyulduğunda onu karadeniz yöresine ait bir yemek zannetmiştim.
sinir oluyorum, okuyup, oylama yapmayan öküzlere. son oylanan yazdıklarıma bakıyorum, sanırım buna daha çok sinirleniyorum.
hell yeah!! **
ne zaman bunu itiraflara yazarım dediğim bir şey aklıma gelse, unutuyorum yazamıyorum velhasıl ben unutkanım sözlük.
diyorum ki ben şimdiki sevdalanmalar fast food hızında. hızın içinde yitirilen güzelim bir yavaşlık. daha yavaştık eskiden. demleye demleye konuşuyor, seviyorduk. hemen sevişmiyorduk. karpuz yemek için efendi gibi temmuz ayını bekliyorduk."
ben direngenim.
çok saçma alışkanlıklarım var. mesela bi sakız * çiğnediğimde mutlaka falın üzerinde yazan rakamları toplayıp hangi harfe denk geldiğini bulmaya çalışırım. güya beni sevenin baş harfi çıkcak. he bu arada ola ki 'j' ya da 'ğ' çıktı, seven bi kimse yokmuş diyip geçiyorum. (j harfi ile başlayan çerkes isimleri var biliyorum ama öyle işte.)

örn; 1184, topladığımda rakamları 14. harf olan "k" ye denk geliyo, hemen aklımla k harfi ile başlayan isimleri getiririm kemal, kaan, kutay vs vs.

ama şöyle de bişey var ki, sakızı açmadan içimden "nolur 18 etsin" diyorum. işte böyle de saçma bi kimseyim.
13gündür aşil tendonu zedelenmesi diye alçıda olan ayağımın meğerse öyle bi rahatsızlığı yokmuş sözlük. gittim MR çektirdim 10 dakika, o tatata dadadada dırdırdırdır şeklindeki yüksek desibeldeki seslere maruz kaldım. neyse ki sadece bileğimdeki yağ dokusunda ödem oluşmuş. ama ben yine alçıdayım, bir haftam kaldı sıkıldım temmuz bitti ve sol bacağım tek başına kas yaptı resmen.
-Evcimen biriyim.
-Bu yaz aylarında dısarı cıkıp gezmekten nefret ediyorum.
-Herşeyden, herkesten çok sıkıldım.
-Sessiz, sakin, kimsenin olmadıgı bir yere gitmek istiyorum.
-Evet, bu huyumu sevmesemde kinciyim.
-Bazen dostlarımı hiç istemeyip, tek başıma kalmayı istiyorum.
orta okulda türkçe dersimize giren nazire hocaya aşıktım.
hain dom dom mesaj atmıcak biliyorum sözlük ,
ama bekliyorum,

sabretmek zor..
yoğun bakımda hocanın peşinde dolanırken , gözümün önünde hasta öldü.. hiç bişi hissetmedim.. sadece solunumu sağlayan tüpten gelen kana baktım bi de kan almaktan morarmış kollarına..

sonra bi arkadaşla telefonlaştım eve dönerken.. sevdiği çocuk buna mesaj atmamış.. üzgündü.. bi saat evirdi çevirdi.. telefonu kapattım ve yorgunluk hissettim..
yolda romanını okumaya başladığımdan beri sağa sola gidesim var ama tek başıma yemiyo budur.