bugün

yarım saattir resul balay'ın ilk albümünü dinliyorum. yarın gece de ikinci albümünü dinlemeyi planlıyorum.
en sonunda kabullendim. sorunlu kişiliklere aşığım be sözlük.
lise üçe gelmişim hala uzuneşek oynuyorum ve hala pantolonum yırtılıyor. bu ne yaaa!
(bkz: lanet olsun içimdeki eşek sevgisine)
kalıp kalmamak konusunda acayip kararsızım. en içimden gelerek yazdığım, belki de en canımı acıtan, en çok düşünmeme yol açan entrylerimi tek tek siliyorum. nedenini bilmiyorum. belki de hatırlatan hiçbir şey kalmaması için.

yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler var. zaman zaman işe yarar hale çevirebiliyorum.
sanırım oldukça yorgunum. ya tamam, ya devam konumundayım.
ve ibreyi şiddetle tamam kısmına doğru kaydırmaktayım.

peşin peşin her şey için teşekkür ediyorum.
garip şeyler oluyor etrafımda.

sanıyorum 'ki bu garip şeyler' silsilesi 2-3 hafta önce kordon'da sevgilimin koluna girmiş sallana sallana yürürken yaşına göre cidden hoş 60 yaşında bir teyze görmemle başladı. sevgilimle beni durdurdu ve "oğluuum kuzuuum iyi bak bu kıza e mi" diyiverdi. sevgilim şaşkın şaşkın "peki teyze" dedi. güldük ve yürümeye devam ettik.

bu teyzeyle karşılaşma hadisesinden 2 gün sonra, karşıyaka'da üst dişleri tamamen altından yaşlı bir amca durdu. "saçların" dedi, "saçların çok güzelmiş". "kestirme tamam mı, kestirme sakın". teşekkür edip "olur kestirmem" diyip uzaklaştım.

ertesi gün gaziemir'de bir markete girdim. yine üst dişleri tamamen altın olan amcayı gördüm.. "rengi ne saçlarının? üstler kumral ama altlarına doğru açılıyor sanki rengi. açık kestane? evet evet açık kestane" karşıyaka'da rastgeldiğim adamın gaziemir'de karşıma çıkmasının şaşkınlığı ve saçlarıma neden bu kadar taktığının merakıyla "beyfendi kuaförmüsünüz?" diye sordum, güldü, gitti.

amcayla karşılaşma hadiselerim her gün devam etti. her seferinde "saçların çok güzel kestirme" diyip gidiverdi. sonrasında amcayla karşılaşmamdan ve saçlarımla ilgili şeyler duymaktan rahatsız olmuş olacağım ki hiç huyum olmamasına rağmen saçlarımı toplayarak dışarı çıkmaya başladım. amcayı yine gördüm, beni görmemesi için gizlenerek yola devam ettim.

amcayla görünmemek için gizlenmelerimden 3-4 gün sonra, saçlarımı kuruturken, saç kurutma makinesinin içine soktum ve yaklaşık bi 9-10 santimi yandı. ertesi gün saçımı kestirmek zorunda kaldım. saçlarımın uzunluğu belimden omzuma kadar kısaldı.

bir hafta sonra aynı amcayla balçova'da karşılaştım, "saçlarını kestirmişsin. yakışmış ama öbür türlü daha iyiydi sanki" dedi. duymamazlıktan geldim, yürüdüm gittim.

sonraki bir hafta boyunca hiç karşıma çıkmamaya başladı amca. kendini unutturmuştu.

bugünse yaşına göre güzel teyzeyle altın dişli amcayı gördüm güzelyalı'da. "kadın tütütütü maşallah" dedi, adam güldü. tıngır mıngır geçtiler önümden..

ve adam sordu arkasını dönüp:

"neden kestirdin saçlarını?"

bağlantıyı kuramıyorum. koskoca izmir'in birden fazla yerinde aynı insanla karşılaşmak garip. karşılaştığım insanların tanışıyor olması da garip. o kadar beğeniden sonra güzelim saçlarımı kestirmem ayrı bi garip. şaşkınım. hemde çok.
bugun büyük bir yalan söyledim.kendime,herkeze...
çünkü yalan gerçekten daha az acıtıyordu. şimdi sadece suçluluk var. her şey onun içindi aslında ama bu onun farkında bile değildi. kurulan hayallerde bir başkası vardı. resim de ki gülen yüz ben değildim. ama hepsi benim hayellerimdi. hiç yaşamamak bir başkasın da görmekten daha iyi.(değil belkide, bir önemide yok zaten artık)sigaranın dumanını her içme çekişimde hayellerim biraz daha sönüyordu. ve bir gün sigaram bitti. ben de yalan söyledim.
gülmem bu kadar mı zordu yoksa zor olan mıydı sevemesi beni. severken nasıl unutulabilirdi ki!yalan en iyi kılıçtı benim için. şimdi o yalan tam içimde.

ben bugun büyük bir yalan söyledim sözlük. sadece kendimi kandırdığım. sadece onda olmak içn söylenmiş...
lise 1. sınıfta okula gitmek için otobüse bindim. otobüs her sabahki gibi tıklım tıkış dolu olduğu için orta kapıdan bindim, bir iki adım atıp basamaktan yukarı çıktım. zor da olsa elimi cebime atıp akbilimi çıkardım, uzattım öne doğru. neyse, aradan bir iki dakika geçti geçmedi, adamın biri ''iki milyon buldum para kaybeden var mı'' diye anons etmeye başladı. (angut, bari miktar söyleme) tabi ben de kendimden son derece eminim, benden düşmediğini iyi biliyorum.* herif bir de kulağımın dibinde bağırıyor, bir iki dakika anonslarla geçince dedim bir bakayım benden mi düştü bu para.

elimi cebime bir attım, ulan para yok! benim sıfat bir ekşidi, nasıl yapsam nasıl etsem de alsam paramı diye kara kara düşünmeye başladım. ilk anda elimi cebime atmış olsam söyleyecem hemen ''abi para benim'' diye. ama üzerinden bir kaç dakika geçince ve uğultu bitince, 'kimseden ses çıkmadı da benim olmayan parayı almış gibi olurum' diye sesimi çıkartmadım (mantığa bak hımınıyiyim).

tabi ozamanın iki milyonu şimdinin 10 milyonu gibi bir şey, her şeyden önemlisi okul harçlığım arkadaş. herif elinde benim paramla dakikalarca durdu öyle dibimde, söyleyemedim. ''para benim ulan'' diyemedim. (aklımı seveyim ya)

neyse, ineceğim durağa da iyice yaklaşmaya başladı otobüs. ben de paradan ümidimi kesmişim artık, basamaktan aşağı inip cama yapıştım, mal gibi izliyorum öyle yolu. ineceğim duraktan iki üç durak önce bu herif inmesin mi! adam düğmeye bastı, elinde benim mangırlar son kez anonsunu yaptı ''yok mu para düşüren'' dedi. kimseden ses çıkmayınca da bana verdi parayı, ''al abisi, sorarsın gene kim düşürmüşse verirsin'' dedi.*
parayı aldım, içim nasıl garip ama. heyecan, korku, tedirginlik, adrenalin almış başını gidiyo. öylece bekledim bir iki dakika. sonra ineceğim durağa yaklaşınca bastım düğmeye, durağa gelmeden de kafayı arkaya doğru uzatmış anons yapıyorum ''para düşüren var mı yaa'' (ulan nasıl ayak yapıyorum arkadaş, nasıl oynuyorum kendime inanamadım yaa). tabi para benim olduğu için hiç kimseden ses çıkmadı. otobüs durağa yanaştı, kapı açılmadan hemen önce, parayı dibimdeki amcaya uzattım, ''al amcacım, kim kaybettiyse sorar, verirsiniz parayı'' dedim.* amca da allahtan düşünceli adammış, ''al oğlum al sen onu at cebine. öğrenci adamsın sen, ihtiyacın olur dedi''.*
biraz naz yaptıktan sonra aldım parayı doğal olarak. otobüsten indim, mutluluktan havalara uçuyorum. sınıfa girene kadar sağa sola bakıp sırıttım. zaten benim olan parayı aldığıma nasıl şükrettim bilemezsiniz...*
garip garip rüyalar görüyorum. en son yeni zelanda'da maori bir kabile liderinin kızıydım. ingilizlerle savaşıyoduk ve savaşın ortasında parfümüm bittiği için ağlıyodum.

nasıl bi bilinç altı lan bu?!
ne sikime yaradığını anlayamadığım itiraflar oluyor bunlar.

şimdi; yazarın biri bir dangalaklık yapmış gelmiş bunu sözlükte anlatıyor. e gülüm bunun bana ne faydası var?

hadi geçtik bana faydası yok. yazana faydası var. diyeceksin ki söylemezse çatlar. o zaman gitsin itiraf.com a yazsın.

bana ne lan sen 23 yaşına kadar güzel kızların sıçmadığını düşünüyorsan. o senin mallığın.

zamanın ötesinden gelen edit: tamam mnskym benim mallığım.
bugün benim doğum günüm ve sözlükte kimse bunu bilmiyor ve ben bunu yazıyorum ya yine de kimse bir şey demeyecek, ayrıca çok s.kimde, ama bunu böyle okuyunca çok ezik duruyor olsun yarına silerim biraz dursun... bu arada bir ahmet dursun vardı ne oldu ona?
içimde intihar korkusu var sözlük.
-edit: ne dersin deneyim mi?
- yapmacık insanlardan nefret ediyorum. arkandan kuyu kazdıklarını bile bile susmak çok koyuyor insana.
- sinirimi boşaltmak için çatacak birini aradım. buldum. çatamadım.
- kötü bir dönem geçiriyorum farkındayım. bazen çok abarttığımı düşünüyorum melankoli konusunda ama durup bakınca az bile.
- iki gündür çevremde konuşan insanların çoğu söylediklerini dinlemiyorum ama konuya hakim gibi kafa sallıyorum.
- şımartılmayalı çok oldu. insan özlüyo pohpohlanmayı.
- insan kendiyle baş başa kaldığında en çok annesini özlermiş bunu daha iyi anladım.
- merdivenden düştüm bugün. acısı umrumda değildi hemen etrafa baktım kimse gördü mü diye. allahtan kimse yoktu. ama odaya girdiğimde yüzüm kıpkırmızıydı nedenini açıklayamadım.
- pastadan nefret ediyorum. yiyince midem gurulduyor. *
- bu gün doğum günüm bu arada. o yüzden gerginim.
- en çok istediğin kişi yanında olamasa da, senin mutluluğun için bir şeyler yapan insanları gördükçe mutlu olmaya çaşıyosun.
- yarın sınavım var, çalışmadım, uykum var, karnım aç, param yok... umrumda mı? hayır değil. iyi ki doğmuşum lan.
bugün hipermarkete gittim sözlük. sonra şöyle bir anons yapıldı, "35 np xxx plakalı araç sahibi. otoparkta bekleniyorsunuz". araba başkasının tabi. bu anonsla birlikte, yanımdakilere şaka yapmak amacıyla çok telaşlı adımlarla, kalabalığı yara yara yürümeye başladım. herkes bana bakmaya başladı. otoparka gitsem, sahibinden önce varırdım.

havalı bir şeymiş lan. bir an arabam var sandım. sonra, otobüs durağında yarım saat dikildim.
dün sabah 6'da metroya giderken yolda dev bir köpekle karşılaştım. bir süre bakıştık. baktım ki oturduğu yerden kalkacak gibi değil, geri dönüp uzun yoldan dolandım.*
şu an için burada kendimi çok çömez hisssediyorum.
en kısa sürede geçsin bu his ya.
alıngan, kaprisli insanlardan nefret ederim. hiç de çekemem bunları. konuşurken rahatsız hissedirim kendimi, şunu desem kırılır mı, bunu desem bozulur mu diye..
sevgilim beni kıskanınca sinirden aklımı kaçırıcak gibi oluyorum. öyle ki o hayatta en sevdiğim adama bi tane koyup yıkasım gelio.
gelgelelim hem çok alıngan hem de çok kıskanç bi insanım be sözlük. kendi içimde tuhaf çelişkiler ve büyük bi psikolojik harp halinde.
nefret ediyorum kendimden sözlük. *
küfürlü konuşma gibi alışkanlığım yok ama bazen okkalı bir !! siktir lan !! demek iyi hissettiriyor. !! bi siktir git ya !! rahatlıyor insan. * *
6-7 yaşlarındaydım. annem beni tuvalete kaldırmış, acayip uykuluyum, gözlerim açılmıyor, oflaya poflaya işemek için tuvalete girdim, ancak ışık açık değil, klozetin dibine geldim, kapağı açtım, uykum olduğu için açarken bir anda dengemi kaybettim, kafam klozetin içerisine girdi, o anda uykum kaçtı tabi, neyse ki tuvalet pis değildi, gece gece bir güzel yıkanmış olduk.
cuma günü labaratuara sarhoş gidip, hocayla kavga etmeyi planlıyorum.
sokakta yeni peydah olan kediler, onları seviyorum diye kıskanılıyor sözlük.** enikleri sevebilirken insanlara kar$ı odundan farksızım.**

düt: o nası bi devrik cümle kurdum ben yahu. yuh bana diyorum.
part1

-çocukluğumda filmlerde duyduğum "çocuk düşürme" olayının annenin farkında olmadan çocuğu sokakta karnından düşürmesi sanırdım. sonra bu düşen çocukların büyüyüp sokak çocukları olduklarını düşünürdüm.

-bazı yumurtaların içinde iki sarı oluşu yani çift sarılı yumurtanın varoluşu ilk duyduğumda bana mucize gibi gelmişti, hala yumurta kırınca çift sarılı olmasını dilerim, ama hiç rastlayamadım.

-evde yalnızken ismail yk klibi görürsem kanalı hemen değiştirmiyorum, biraz seyrediyorum.

-eski tarz kasetlerin üstündeki deliklere kağıt tepip recorda basar, sesimi değiştirerek bilgi yarışması yapar, tüm soruları bilip birinci olurdum.*
çok hoş çıkmışsın başlığını açmış biri olarak şöyle bir olaya adım karışmıştır. *
a: çok şeker çıkan şahıs b: ben

a: ayy... çok şeker çıkımışız değil mi?

b: evet öyle *

a: bizi sevmeyen ölsün.

b: hele seni sevmeyen...
* * * *
kişisel bilgilerimi doğru girdim evet rahatım.
break break ıssız adam ı izlemedim sözlük tamam.*
gizliden gizliye r.t.e ye hayranlık besliyorum.