bugün

*kendine ait kısaltmalar yapmak
*kendine ait küfürler kullanmak
uzun saçlı kellerin olduğu ortamları anında terk etmek.
gece uyumadan önce yastığın üzerine oda spreyi sıkmak.
asansörden inerken illa sıfıra basarım benden sonra gelen hemen binebilsin isterim.
Facebook'ta arkadaş sayım eğer 61,71,81 gibi sonu 1 ile biten bir sayı ise, ya bir kişi siler ya da bir kişi eklerim. O sondaki 1 benim aşırı derecede sinirimi bozar.
konuşurken karşımdakinin gözlerinin içine bi kaç saniyeden fazla bakamam, sürekli gözlerimi kaçırırım.
telefonumdaki giden mesajların gelen mesajlardan fazla olmasına tahammül edemem. periyodik olarak bunu kontrol ederim. çünkü ikisi arasında bir denge olması gerektiğine inanırım. aksi taktirde ya çok gevezelik yapmışımdır ya da o ay avea çok mesaj yollamıştır. *
yolda yürürken bir gölge gördüğümde gölgenin sınırına basmayıp atlıyoum. küçüklüğümden beri var bu obsesyon..
Çocukken yorgan dümdüz olmayınca uyuyamamak, bu yüzden buhranlar geçirmek. Yorgan dümdüz değil diye dışardan taş bulup köşeleri sabitlemek o da olmayınca yorganı yatağın kenarına raptiye ile çakmak.
aynı koltuk,aynı sandalye ya da kanepenin aynı yerine oturmam gerekir.biri yerime oturursa(misafir de olsa)ters ters bakarım,ayakta beklerim,oturamam bi yerlere.
işte böyle bi manyağım.
gece uyumadan önce hemen tuvalete gitmek. yatağa yattıktan sonra telefonla konuşsam, odama biri girse onla konuşsam kalkıp tuvalete gitmek inanılmaz can sıkıcı.
bazen şekilden şekile girmemize neden olan takıntılar. mesela karşındaki insanın yutkunmadan konuşmaya başlaması *, boğazını temizlemek için ökdürmesinden sonra illa öksürme isteği yada sürekli sallanan ayağı kesme isteği gibi.
önümden kim geçerse geçsin direk ayakkabısına bakarım markamı diye çok kötü bir takıntı olduğunun farkındayım ama vazgeçmem mümkün değil.
bir sayıyı kendi keyfime göre seçeceksem, illa asal sayı olmasına dikkat ederim. mp3 dinlerken sabittir ses seviyelerim; 17,19,23,29... (bkz: ben böyleyim)
yok seçeneklerim arasında asal sayı yoksa, tek sayı seçerim. evet, çift sayılardan nefret ediyorum! çok ikiyüzlü geliyor terbiyesizler.
(bkz: istisna) (2'yi severim, asal olduğundan ötürü)
simetri. ama vücudum üstünde. bir elimi kaşısam diğerinide kaşıyorum.
ismimin yanlış söylenmesine takık durumdayım. hocayla girişmişliğimiz var bu yüzden.
(bkz: çorapsız uyuyamamak)
evden cikmadan once sesli olarak telefon, cuzdan, sigara, cakmak, anahtar diye soylenerek ceplerin kontrol edilmesi.

telefon, cuzdan, sigara, cakmak, anahtar, çaaatttttt!
ders, iş, temizlik... fark etmez, bir iş üzerindeyken kendi belirlediğim sınıra kadar(mesela ayın 15 ne kadar geleceğim, mutfağın raflarını temizlemeyi bitireceğim, maliyet muhasebesinde yansıtmalara kadar geleceğim gibi) asla mola vermem. yemek, su, tuvalet ihtiyacı da buna dahil.

unutkan olduğumdan mütevellit, yanımdaki eşyaları sürekli kontrol ederim. cüzdanımı çantama koydum mu? telefonum cebimde mi? elimde bi poşet vardı onu gördünüz mü? vs.. gibi soruları genelde çevremdekilere sorarım.

saçlarım çok düzgün olduğunda huzursuz hissediyorum. derli toplu saça takıntım var.

konuşurken ellerimi kullanmazsam karşımdaki beni anlamıyor gibi hissediyorum. bunlar. düşünsem milyonlarca çıkar.

peki takıntılarımdan kurtulmak istiyor muyum? tabiki hayır.
aşk. aşık olmazsam kendimi yaşıyor gibi hissedemiyorum. haybeye yaşamaktır aşksız yaşamak.
cüzdanımdaki paralardan hangisi en eskiyse önce onu harcarım.
hapşuran insanlara tanımasam bile çok yaşa derim.
dışarıda yemek yiyorsam kaşığı çatalı peçeteyle silerim.
duş alırken yaşadığım takıntıdır... (bkz: 18)

müslüman bir toplumun evlatları olarak dinimizin gereklerini yerine getirirken evham yaparız. özellikle bu bazı şeyleri yeni öğrenirken olurdu bende...
boy abdestini ilk öğrendiğimde babam hata yapmamamı tembihlemiş; hata yaparsam boy abdestimin kabul olmayacağını söyleyerek ikaz etmişti beni...

çok tereddütteydim. heyecan yapıyordum nedense...

ilk önce niyet, sonra kollar, sonra göbek ve mahrem yerler... ardından ağza 3 kere su, burna 3 kere su, yüz ve kulakları yıka, ardından saç... ardından vücut (iğne ucu kadar boşluk kalmayacak biçimde) sonra sağ, sol omuza; sağ, sol bacağa ve kafaya su tut çık... olay buydu...

fekat dediğim gibi çok tedirgin oluyordum... tam banyodan çıkacakken "ağza su aldım mı?, burna 3 kere su verdim mi?, lan niyet ettim mi ben?" gibi sorularla 30 dakikalık banyo'yu 90 dakika yapıp çıkıyordum... evdekilerde anlamıyordu mevzuyu, sanırım gençlik ateşine veriyorlardı... zaman geçtikçe evhamlarımdan kurtuldum... evhamlarımdan kurtulmam; ev ekonomisine daha az elektrik, su faturası olarak geri dönmüştü...
Lanet olunası kaldırımda ki 6 adımlık mavinin sonunda 2 adımlık kırmızının gelmesi, sağ ayakla bastıysam o kırmızıya diğerinde ölüm olsada sol ayakla basma ihtiyacı, 3 adım sol mavideyse gene 3 adım kırmızınında sağda olması zorunluluğudur. çok kötüdür düşmanımın başına gelsin istemem bu takıntının.
buzdolabının kapağının en üst rafındaki yumurtalıktan yumurtaları sırayla almak.ev ahalisinden biri ortadan falan alırsa düzeltmek.
sevgiyi erimeden yenmesi gereken bir çikolata gibi hızlı hızlı yiyip bitirme hastalığı.
kaldırımdaki pembe gri taşlardan sadece pembelere basarak yürüme takıntısı.. gariptir ama var yani...
güncel Önemli Başlıklar