bugün

hükümüzdür düşüncelerim
ölüm ilanlarını çoktan verdim
kendime öyle hasretim
başbaşa kalamadığım gençliğim
elleirmden kayıp giden hayallerim
onlu düşünceleri dünden ateşe verdim
sönmesinler diye devamlı ateşi besledim
içimde gezinen eşkiyayı hançerledim
sonra kendimi, kendime ihbar ettim
yüzümde oluşan gülümseme benim
nedeni, benim olmayan sevinçlerim
karanlıktır gündüzlerim
hayata kafa tutmamdan gelir serseriliğim
hani nerde benim eskilerim
onları da ateşe vermeliyim
gençliğimle yanyana hiç gelmemeliyim
uçan kuşları görmezden gelmeliyim
hasta taklidi yapmalı ve ölmeliyim
daralan bu dünya benim
bu dünya da ben neredeyim
belki bir toz tanesi kadar değersizim
ama yapacak birşey yok ben böyleyim
söyledim ya hükümsüzdür düşüncelerim.
hakikaten aziz nesin haklı yurdumda her 3 kişiden 5'i şair,herkesin emeğine sağlık.
bir insan,
bu dünyada bir amaç uğruna sarf edilen piyon hayatıdır.
ya bir oyunun bir kölesi ya da bir oyunun başlangıcı,
birden fazla oyunlar, kuralları, amaçları, başlangıçları ve bitişleri,
kimileri ister bir araba ev, kimileri huzur, kimileri bir dava,
uğruna hayat sarf edilecek kadar önemli oyunlar ve kurallar,
ardında yatan kısa, küçük ve değersiz insanlar,
herkes kimine göre birer köle,
kimisi ev reisi, kimisi patronlarımız, kimisi hanımlarımız,
bir fikir uğruna köşeye atılan hayatlar.

spor bir araba, bahçeli bir ev,
hepsi birer amaç, küçük amaçlar,
kimilerine göre çok büyükler,
kimilerininse tek gecelik ilişkisi,
hangi birimiz sarf etmedik uğruna hayatlarımızı,
hangi birimiz satmadık umutlarımızı,
büyük dertler, küçük umutlar.

yaşamak,
kimine göre tam pansiyon bir tatil,
kimine göre tatlı bir gülüş,
kimilerine göre ay sonu,
kimilerine göre ekmek parası,
hepsinin hayatları farklı gibi gözükürken,
tek bir şey gözümüze çarpar,
komşumuz, akrabamız, ortağımız,
herkesin oynadığı oyunun ortak noktasıdır;
yaşamak…

büyük oyunlar,
hangimiz olmadık ki birer parçası,
bir amaç uğruna oynatılan minik askerler,
hangimizin olmadı açıklama yapması gerekenler,
üstlerimiz, komutanlarımız, patronlarımız.
insan bedenine konuşlandırılmış,
küçük, tatlı penguenler.

yaşamın tadını almak için,
milyonlarca sene ne yapmadık ki,
evlenmek, çocuklarımız, işimiz.
değişen tek şey,
eve geldiğimizde elimize aldığımız,
kumandalarız.
sözümüzün sadece makinelere geçtiği,
ufak insanlarız,
kimi zaman büyük işler becerebilen.

asla ulaşamayacakmışız gibi gelir on yedi odalı ev,
ulaştığımızda ise geceleri yattığımız yer.
işe giderken kullandığımız araba,
hiçbir değeri yok olur birden,
büyük insanların gözünde kişiler, olaylar,
küçük insanların ise fikirler,
ekmek almak için titreyen eller,
büyük düşündüğünde değeri kalmayanlar.

çoğunun hayalidir küçük bir hayat,
büyük mutluluklar.
kağıt üzerinde,
bu hayal uğruna hayatını birleştirenler,
halbuki uçkurlarını önemseyenler.
kimisine göre tatlı bir gülümseme,
kimisine göre bir çocuktur,
hayatımıza bağlanmamızı sağlayan.

yepyeni sayfalarımızı karalayan,
bazen hayal kırıklıkları,
bazen yere düştüğümüzde kolumuzu kıran taş parçası,
bazense yorgunluk,
çoğu zamansa sigara dumanımız.

düşünmek istemez kimse,
küçük amaçlarının arkasındaki;
büyük perdeyi.
her insan sahnede gösterisini yapar,
ve elbet yere iner.
sahnede ki amaçlarımız,
her zaman daha büyük olmuştur,
insana duygularını yaşatmaktan.

kimsenin haberi yoktur aslında;
sahnenin arkasında duranlardan.
birkaçımız bunları sezer, düşünür,
birkaçımız merak ederiz aslında.
kimisine göre zor gelmiştir,
basit hayatlarımızın arkasındaki gücü aramak.
kolay mı ki insanları insanlar uğruna köleleştirmek,
kolay mı ki aldanmaz ve aldatılmaz,
sahne arkasındakinden iş çevirme
doğduğum şehir....

doğduğum şehir çok şey borçluyum sana...
hani insanın herşeye güven duyduğu ilk yaşları vardır.
yaşama karışan ilk adımları
herşeye meraklı- masum halleri...
sen benim güvenim ilk yaşlarımsın borçluyum sana

öğrendiklerimi borçluyum sonra
öyle ya sende yarım kalsaydı birşeyler
yutmaz mıydı bu ruhsuz büyük şehirler
sen doğduğum şehir sen benim biricik öğretmenim

yaşamı senle sevdim ben...
senle öğrendim hayata bağlanmayı
mutlu olmayı
neşemi sana borçluyum doğduğum şehir

tek dostluğu yaşayabildiğim yer sensin
senin yolların- tabiatın - caddelerin şahit
yaşadıklarıma
yaşadıklarımıza... doğduğum şehir

havan bile bir başka
ilk nefesimi çekişimde dolmuş ciğerlerim senin havanla
doğduğum şehir müptelasıyım soluduğum havanın
gel görki uzak diyarlardayım
suni teneffüse mahkum ne zamandır soluk almalarım

doğduğum şehir! taş taş üstünde kalmadı diyarlarında
yine de dimdiksin yine ayakta
yine yeniden eskileri yaşatırcasına
kan ağlıyor içim gezerken yollarında

hayatı tüm gerçekliği ile tanıtansın doğduğum şehir
tüm çıplaklığıyla serdin karşıma yaşananları
hayatın dürüstlüğü kadar riyası olduğunu
beyaz saflığın kara katranlara nasıl bulandığını da gösterdin bana
tüm olumsuzluklara rağmen yılmamayı da...
sana borçlarım durmadan arttı doğduğum şehir

bir amaç uğruna geldiğim ve bir inat uğruna kaldığım
sevimsiz gökdelen diyarlarını senin kadar sevemedim
mecburen o yasak mekanlarda kaldı bedenim dönemedim sana bir daha
ama biliyor musun ruhumu da getiremedim buralara
herşeye rağmen değişmeye çalıştım ayak uydurmaya
yine de yitirmedim benliğimi doğduğum şehir...

değiştiğim sandığımda buna sadece ben inandım
seni kandıramadım doğduğum şehir
nasıl kanabilirdin ki
yabancı sokaklarda hep seninle yaşadım
rüyalarımda senin yollarında koştum-oynadım
hasret giderdim kucakladığın bütün sevdiklerimle

evet doğduğum şehir bedensiz bir ruh yaşıyor sende...
beni manen koruyup, sardığını hissettiriyor
bu bana güç veriyor doğduğum şehir
anlıyor musun? güç veriyor! ...
sana gücümü borçluyum doğduğum şehir

bunca borca karşılık senden son kez bir dileğim olacak doğduğum şehir
yaşananları anımsatacak, sende kalan ruhumu bedenimle buluşturacak
bir toprak bana verebileceğin son hediyen olacak
üzerimde kır çiçeklerinden bir demet ve kavak yellerinin serinliğinde
ruhum aradığı huzuru bulacak...

(04/06/2003)
adapazarı'ma...
'' her şey biter.
yeniden başlar hayat hikayesi fikrimde.
düşlerimi alırım sırtıma,
düşerim kargaşa yollarına.
sessiz sessiz bakarım ardıma.
kendim olabilmişken, kaçarım her günahtan. ''
tükendi,
tükenmez denilen kalem
aşkı anımsattı katibe
onu sıcak bir nefes kurtaracak
sonra yine tükenecek

silik satırlar kalacak yalnız geriye
katip anıları anımsayacak
nasıl oluyorsa
kente yine sis çöküyorken

artık zaman
yeni bir kalem
edinme zamanıdır.

---------- i. ö. 1500; 3000 yıl sonra buralardan geriye tarih kalacak derken; akheramosis
nem sana oldboy arkadaki coldboy hep bana bay bay
hoppala lay lay tırışkadan fay fay
geçen gece gördüm gulyabani ay ay
coldboyu boyu boyu 3 metre vay vay
toplu gösterim: (bkz: şair uuserlardan şiirler/@akheramosis)

akrostiş

y alnızlık kaçınılmaz olur
a nlayan kalmamışsa ne dendiğini
z aman anlık bir sorgudur
m atem kaplarsa benliği
a anlatmak isterseniz eksiksiniz
k onuşmak isterseniz yarım

b ir yağmur yağsın akşama doğru
a rttırsın güneş kızıllığını
z ebaniler insin sokaklara
e vler yalnız bir kaçış olsun artık
n evalı sesiniz yankılandığında uzaklara

v e hayat
a nlaşılmaz bir tansık mı kalmalıdır hep
r ebace fikirler ve insanların ayrıldığı yerde

o ysa anlatmak için aralanır leb
l imandan çıkmış bir gemide
m anasını arayan bir kaptan
a klının derinlerinde
k endini arayan gezgin gibi

i stemem açmasın güneş yeniden
s abah gelmesin bu gecenin sonuna
t utmasın kimse kendini arayan gezginleri
e vreni görmeli gezgin
m azi de kalan hilaketi bilmeli
e mekle diriltmeli
k aybolmuş benliğini
t an kızıllığında yaşamalı yaşayacaksa
i liklerinde hissetmeli
r a' nın çaldığı güneşi

k endini aramak
e vreni görmek isteğidir
l âl olmuştur artık insanlar
i çine dönmektir biraz da
m abedini terk eden her gezgin
e llerini sıkar önce
l anetlenmiş bir gün sayar
e llerimde hayatı tutuyorum sanar
r ivayetinden utanacaktır oysa gittiğinde

d ermanı insanlarda arar
e klemek ister bir ömrü ömrüne
r itüel bir aldanıştır oysa
s insice sarar kimliğini
i nayet ihtiyacı girer fikrine
n e bir gezgindir artık ne bir insan
i liklerindeki bu düşünceden kurtulmadan
z avallı bir hilakattir belkide

k ekeme bir son bahardır insanlık
e vsiz kalmış bir çocuk belkide
l anet eder durur bir şeylere
i ster ki benim olsun dünya
m ayıs bir tek bana doğsun
e kim bir tek bana batsın
l eimanlar bir bana uzak olsun
e vrende bir benim istediğim olsun
r iyakarlık bir bana hak olsun
i sterler ki her istekleri bir karşılık bulsun
m abedimin kapıları kapansın ve bir daha açılmasın

a nlamazlar oysa
n abzın birden yükselmesidir
l ebden dökülen her sözdeki değiştirme gücüdür
a klın ulaşamayacağına ulaşmaktır
t uzun incelip en hasas yerinden kırılmasıdır
s anrıların hakikatlere dönüştüğü
ı lık bir sonbahar gibi yapraklarını döktüğü anda
n ev hayat

v e dersiniz ki aşk
a şk sonsuzluktur dersiniz
r irdir geri kalan her şey dersiniz

o ysa aşk
l ebde güzel duran yalanlar toplamıdır
u laşılmazlık sanrısıdır
ş imşekle gelen yağmur olur
u ykular artık sorunludur
m utluluk kaybolmuştur
u laşılmazlığın yittiği an

b enim dersiniz karşımdaki
e llerimle tuttuğum bu eller benim
n aaş' a dek bu beden benim

a nlamazsınız yitecektir
k ekremiş bir tat kalacaktır geride
h eyhat çığlıkları olacaktır
e llerinize benim diye tuttuğunuz o eller
r iyakar bir mutlulukla gülecektir
a nlamını yitirmiş bedenler
m orarmış dudaklarda saklı kalmış kelimeler
o lanca gücüyle sarsacaktır yüreğinizi
s isli bir venedik akşamı olacaktır
i lk görüşte aşk sandığınız
s anrılar bütünlüğü

b ağlanmak arzusu
i stemektir çok kişilik bir ölümü
l evazım bilmektir herkesi
m erhaba demektir merhaba
e limi özgürce sallayamayacak oluşum merhaba
z amanımı saracak zebaniler merhaba
s ineme saplanacak hançer merhaba
i stemeden kaybettiğim yaşam elveda
n azlı gülüşüm elveda
i zninle özgürlük gidiyorum elveda
z avallı kalbim merhaba

n asıl güzeldir oysa
e vreni karşına almak uğruna
d ünyada özgür kalmak tek başına
e lveda demeden yaşamak
n asıl güzeldir oysa

y azarım düşüncemin bittiği yere kadar
a nlatırım anlamsız hiç bir şey kalmayana kadar
z ordur oysa yazmak
a klı kağıda dökme isteğidir
r ivayet edilmemiştir hiç bir anlatılan
ı şık hiç bu kadar parlak olmamıştır
m aksar düşüncelerin ete kemiğe büründüğü an

n eden aramaktan bıkmadım hiç
e mek vermekten korkmadım
d üşüncelerim vardı
e limden özgürlüğe saldığım uçurtmalar
n asıl aranıyorsa kaybedilen

a nlamımı aramaktan bıkmadım
n edensiz olmadı hiç bir sitemim
l ebim hiç gereksiz aralanmadı
a kşamları seven bir gezgindim belkide
t an vakti kayboldum
ı lıklığını sevdim en çok boş sokakların
r ezalet insanlar çekilmişken caddelerden
ı lık sokaklarda dolaşmayı sevdim
m azeretim olmadı hiç

h iç mazeretim olmadı
o rtasında bıraktıklarıma karşı
r abbım olmadı hiç
t otemim olmadı
l ekelenmişlik saydım
a klımdan başka sığınak arayışlarımı
t eklifsiz geldim çoğu kez
ı sırganlığım belki bundandı
r ice etmedim hiç kimseden kalmasını
ı rzına geçilmiş bir yalnızlıksa özgürlük
m ızmızlanmadım yine de

a kheramosis dedim
n azlanmadım hiç yeni bir yol göründüğünde
l aflarım kaybolsun istemedim
a nlam bulmadan kelimelerim
ş afak doğmadan kaybolsun istemedim
ı şınlanma isteğim olmadı hiç kalabalıklara
l ütfen diye yalvarmadım
m ethiye duymak için yapmadım hiç bir yaptığımı
a lkışlanmak için hiç yazmadım
y azdıysam düşüncelerimi
a klımdaki bir bende kalsın istemediğimden
n edir bunun sonu hiç düşünmedim
l akırtı etmedim
a nlatmaksa elimdeki güç
r azı olmadım suskunluğa
ı skaladım belki bir çok şeyi ama geldim kendimden söz açışımın sonuna

u fukta hiç bir umut yokken
n eferi ol içinin
u nut sana öğretilen ne varsa
t akvimleri unut
u nut içindekinden edecek ne varsa
l iman görünmüyor belki
a nlamıyorsun belki doğru yön neresidir
n edensiz bir karanlık bastırmıştır çevreni
l üks olmuştur artık yaşamak
a ynanın karşısına geç
r abda sandığın tüm umut işte oradaır
ı şık artık kaçınılmazdır

b urkma hiç yüreğini
i zin bekleme gülmek için
l azım değil keder veren hiç bir şey
i stediğin yaşamaksa eğer
n eden diyerek bak hayata
m aceran neden aradığında tutunacaksın yaşa
e mek ver isteklerin için
k orkma üzülmekten, boşa çıkmasından emeklerinin

i lk önce gücü ara içinde
s ev yaşamı ve kimliğini
t enezzül etme düşük amaçlar uğruna
e llerine baktığında duyacağın utanca
m ağbedine bağlanma hiç
e kleme yüreğine kötülükleri
y azma sana ait olmayanı
e dibliğin saklı ellerinde
n eftî görme hayatını
l abirentin çıkışı kendini buluşunda
e seflenme hiç bir şey için
r ahat ol yaptığının sorumluluğunu yüklenirken
i steme arkadaş

y akmak ömrünü
a laca karanlığa teslim olmuşken öfken
z amanının bitişidir
m arifet gözlerini açmak değil
a rkadaş görmektir
k aybolmuş bir kavim özlemidir hayat

b en burda bunları yazarken
i skoçya' da kaybolmuştur bir çocuk
r usya' da çalınmıştır birinin düşleri

a laca bir yaz yaşamaktadır ekvator
m aldivler belki yeni turistler bekliyordur
a klın alamayacağı ülkelerde kim bilir neler oluyor
c ariyesini dövüyor belki birileri
ı rgatlığa gönüllü oluyor bir yaşlı adam

v arşova' da yeni bir fikir doğuyor
a lpler' de ayağını kırıyor biri
r azı olmuyor biri zorla evlendirilmeye afkanistan' da
s aklanıyor biri varna' da
a kıbetini merak ediyor amerika' da sığınma evindeki kadın

a labildiğine geniş işte böyle hayat
n e yaşamlar değişiyor bir an içinde
l ekeli belki
a anlaşılmaz derecede kötü
m ağrur kalmış bir silah belki
l astiği patlamış bir araba
ı sırma isteği belkide güzel kokanı
d ünya böyle büyük işte
ı rzına geçilmiş bir çocuk oyuncağı
r eklamsız bir film kuşağı

y aşamak kolay değil bazen
ü züleceğini bile bile devam etmek kolay değil
c azibesine kapılmamak elde değil bazen lüksün
e lini özgürce çırpmak bile kolay değil
d ireniş bazen mümkün değil
i stekler bazen ulaşılabilir değil
r azı olmamak bazen ölüm

y inede razı olma arkadaş
a klın ve kalbinin kesiştiği noktada
z amanı durdurabilecek kadar güç varken içinde
m ahsur kalmış bir gökyüzü gibi
a ramaktan vazgeçme senin olanı
k olay değilse de yaşamak

d ünya senin
ü stün olacak sözler senin
ş er kaplasa da her yanını
ü lkünün yangını kalbin
n e vazgeç yaşamdan ne kork mücadeleden
c ilalı bir oyuncak olacak
e mek verdiğin hayat
n idalarının karşılığı adın olacak
i lk sen olacaksın belki ölen
n e anlaşılacaksın ne bilinecek

h uzuru olacak fakat bildiğini yapmış olmanın
i klimini değiştiremeyecek artık dünyanın
l anetlenmiş mahsurluklar
a lamayacak senin olanı senden
k orku tüccarları
e mellerine ulaşamayacak tanklar
t a ki sen vazgeçene kadar
e lveda edene kadar kendine

v ar olmak
a kışını yorumlama kabiliyetidir hayatın
r ahatsız oluyorsan bilmemekten
ı sıtmıyorsa ne olduğunu bilmiyorken güneş seni
ş ahsına nazır bir var oluş yarattın demektir
ı skalasın seni insanlar
d ünde kalmış biri ol isterse
ı şımasın kimse de fikirlerin eğer içlerine girmemişse
r eva olan sadece istenmiş olandır

s özün bitti yer olmadı hiç
e fkarlı susuşlar oldu sadece
n e susturabilir kimse seni konuşmak istediğinde, ne de sen susarsın

y aşanmışlıklar gelir
a klına bazen
z iyan zamanlar
m ağrur kalışlar
a hengine kapılırsın mazinin
d ünya dersin
ı sıtılmış bir çocuk bilyesi
k imliğin çıkar aklından
ç aresizlik ele geçirdi sanırsın
a yanadaki tüm gücüyle bekler oysa seni

f ark edilmek için bekler
i stisna yaşamlar
k endini düşünürken gözünden kaçanlar
r aks eder gözünün önünde mutluluk
i stesende göremezsin
n edenli bakmayı bilmeden
d eğiştiremezsin kimseyi
e lindeki gücü görmeden
k aybedersin sana ait olan ne varsa
i çindeki dağ aşılmadan
n efes gibi sarmasını istersin bir şeyin içini
i stediğini bil yeter

f ecre kadar uyuyamaz insan
i lmeklerini çözmeye çalışıyorsa hayatın
k adim bir dosttur zaman
i çinde kaybolmassan
r enkleri gökkuşağının sönük kalır
l ebinden çıkanları duyarsan
e n zor karar
r aks edeceğin ezgiyi seçmektir
i nsan kolay olsun ister her şey
n evruz yürürken gözünden kaçan ağaçlarda gizlidir

k aybolmak
a lışmaktır yalandan yaşamaya
y ada bir bulutun rüzgarla sürüklenmesi
b elki sadece bir tansık
o lmayan bir ülkede yaşamak
l ehçeni bir senin bildiğin
m anastıra kapanma isteği
a ylak dolaşmaların sonunda
y ada kaybolmak
a klını yitirmek belki

m ananın sonuna gelirken satırlar
a lsın şimdi fikrini kağıtlar
h ükmetsin satırlara elin
k aybolmadan yürümeyi öğretecektir bu labirent
u laşacağın son noktayı görsün yeter ki gözlerin
m arifet değil düşünmek
d üşündüğün bir sendeyken
u lu bir dağdır hayat
r aksına kapılacak ahengi bulursan.

--ayın karanlık yüzü; i.ö. 2; ocak 4; akheramosis
Tüm dillerdeki tek ortak kelimeydi sensizliğim.
Susamışcasına söylenirdi hepsinde.
Hışımla...
Duyduğunda anlardın sanki,
Herkesin delirmişcesine anlattığını,
Sensiz beni birbirlerine.
Sonra fısıltıları yükselirken gün be gün,
Bir orkestra şefinin sopasıyla göğe,
Ben alıştım, en bildiğim sokaklarda kaybolmaya.
Zaten ölü doğan bir güneşle ısınmaya çalışmaktı seni özlemek,
Bir o kadar uzun...
Ve iki kalp atışının arasındaki sessizlikte dinlenmekti seni sevmek,
Bir o kadar kısa.
bir doktor odasındayım,
yaşayan bir ölüden farksızım.
istiyorum doktordan derdime derman,
çok hastayım ölebilirim her an.
soruyorum doktora nedir bu kalp sancısı..?
doktor diyor uzun lafa gerek yok bu aşk acısı..
peki ya bu uykusuzluk..?
aşıksın sen kuşkusuz.
peki doktor nedir bu kabuslar?
kıskandırıyor seni bazı insanlar..
ya bitmek bilmeyen boğaz ağrısı?
çünkü çığlık çığlığasın her kabus sonrası..
gözlerimdeki bu ağrı?
ağlıyorsun kabuslarına, ondan dolayı.
inanmıyorum sana doktor, inanmayacağım da..
sevmiyorum ben onu,
unuttum, mutluyum, huzurluyum..
söyle bana hastalığım nedir?
işte bu da bir adım sonrası, aklını kaçırma noktası..
sultanahmette üç katlı ev
evin terası.
teras yenikapıya bakar
marmara masmavi akar,
uzanırdım geceleri betona
gökte yıldızlar
öyle göz kırpışlar
öyle meraklılar.
kimi geceler ani bora
ufukta ışık gezmesi
çakışlar
ardından nefes nefese
gümbür.
ardında önce tek
sonra tük
iri ve ılık
gök yaşı
bir ıslanırdım
severdim.
karanlıkta
gök taşıyım.
kaf dağı seli,
kaf dağı
dağın bir başı,
sen doruklarda
ben koyaklarda.
üzülme,
her zaman
alaca bir kuş var
diyarlarda.
diyarlar
kah kekik kokar
kah yasemen,
evet
al kokusunu
nasıl istersen.
OKUNMAYACAK ŞiiR

ve ben istasyon beklentisi hayallerimi
bindiğim son durakta terk ettim...
öyle ki beni alıp hangi güzergaha götürürse götürsün
asla onu affetmeyecektim , öyle de oldu ...
bir kaldırım haspası namusuna ne kadar düşkünse o kadar umrundaydım işte
fazlası yok.
bir müsvedde ne kadar temize geçmeye müsaitse
o kadar şansı vardı geçmişin işte...
sevmek tek kişilik bir koşudan ibaretmiş...
seni geçmişim işte...
küresellleşen dünyada ve hiçbir rüyada
seni bana getirebilicek bir gemi yok
zira kayıp mürettabaat
her başımı alıp gitmek istediğimde
vicdan azabı gibi duruR karşımda hayat
düğmelerini ilikler ve der :
benden canlı gidemezsin üstad...
şimdilerde güven, ankarada bir park hatrımda
insanlık köküyle alakasını kesmiş bir türemiş kelime lügatta...
onu bunu bırakta ben bir daha nasıl yürücem?
aynı cesaretle okyanus ortasında..
koşan umutlarım vardı dört nala
bir de büyüyünce ne olucaksın sorusuna '' mutlu olucam'' algoritmam...
bir fidanın yorgunluğu bir çınar timsali üzerimde
bakma öyle şatafatlı yüklemlerime
'sözde'özneyim işte
sevmeler vardı sevgililer vardı geri dönüşüme atılmış
ve malesef ne geri dönen oldu o kutulardan
ne de bir daha eros birşey anladı attığı oklardan
bir yanım yeni doğmuş çocuk
şaşkın , heycanlı , gözü yaşlı
bir yanım deli çağlarında en olmadık isyanlarda bir genç...
sorgulayan karamsar gözü yaşlı
bir yanım sallanan sandalyesinde
hayat kitabının son sayfalarında ihtiyar;
ölüm endişesi kabir mücadalesi gözü yaşlı.
bir yanım güneşin yazı bir yanım ayazın kışı ...
yarım kaldı hayaller gerçekleşir sandıkta ;
belkiler hapsoldu ahşaptan bir sandıkta...
sENi iÇMEK iStiyorum
kutuya girmişsiN
AÇıYORUM
HER TARAFIN KÖPÜK.
güneş üsTÜME DÜŞTÜ
MEHTAP YAKAMOZLARDA
Siya.
ELMA OLSam yarısı Sen
köprünün ortasında şarkı
nakaratı sEN.
sonsuzları yol bilerek kendime
ve koyarak kaf dağı aşılmaz
önermesini önüme.
soruyorum tahta atıma bile;
bu engelli koşu nereye?
gözlerini gemide unutmuş çocuk
biliyor dönmeyecek bu rıhtıma
ne yazık, görmek istiyor
sevgilisini son bir kez daha

gemi ilerliyor, çocuk görmüyor
hoş nasıl görsün
gözlerini gemide unutan çocuk
bir geminin nasıl ilerlediğini
acıyorum, yüreğimde
bir atın haykırışı

bir çift yeni göz ısmarlıyorum
onun için
inandığı tanrıya

duyunca dua ediyor bana
ve bilmiyor çocuk
ne ben tanırım tanrısını, ne o beni
ama gülümsüyor yine de çocuk:
yüreğinde olmasa da onun zerresi
o bilir,
neyi sadece iyilikten istediğini.

yeni bir çift gözü olmayacak,
biliyorum, çocuk da biliyor.
ama yine de dua ediyor, bir umut bekliyor
onun için ısmarladığım
iki deryaya
orada umut çoktan ölmüştür.

------ i. s. 468; istanbul, ne olacak bu bizans' ın hali diyorken; akheramosis

ilk önce burada yazıldı: http://tinyurl.com/akheramosis
HAMAL YÜK TAŞıR
OMZUNUN BiRi AŞK iSe
oMZUNUN DiĞERi Sevgi.
derki ademin biri
bırak birini,
olur mu der bencileyin,
aşk oldukça sEViYorum
Sevdikçe aşk oluyorum.
yorgun sOĞUR
AKŞAMLAR.
GÜN BATıMı
düşer güneş denize,
kızıl boğar beni
üşürüm.
kanatları koparılıp dünyaya fırlatılmış bir sinek gibisin.
çiçek çiçek dolaşıp bal falan toplarsın.
ne güzel çiçeklerdir onlar.
dağlar kırlar hep onlarla dolu.
mehtap yakamoza dosTTUR YA
Sataşır gibi küreklerim DALAR sUYA,
BiR Yıldızı kısKANır mehtap
kaçar güneşe,
gün doğumu pusLU YORGUNDUR
gizli sEViŞMELERDE.
GECELERE Sözlümdür
kaçar yine.
BU ZAMANDA
Mutluluktur en büyük edepsizlik,
insanın altınla tartıldığı,
iyiliktir en büyük lane,t
insanın hayvana satıldığı,
Sevmektir en büyük aptallık,
Bakışların vitrine takıldığı.
gamze de souza'ya yazmıştım eskilerde çok eskilerden bir şiir;

kız nickin ne salak,
gören desin asalak.
bizim evde travesti yok,
sen olursun inşallah.
ya lellim ya allah...

tarihte vereyim:
23.05.2011 12:57
Anne bak, kar yağıyor.
Yok yok, üşümedim,
sadece biraz yalnızım...