bugün
- magicovento12
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi11
- gizli samyel13
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı34
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur24
- icardi190514
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması18
- sözlüğün bağımlılık yapması9
- jose mourinho37
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü12
- liselilerin arkadaşına yaptığı doğum günü şakası9
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi14
- anın görüntüsü9
- yazarlar neden bu nickleri kullanıyor10
- sözlüğün en yaşlı yazarları8
- küçük memeli kadınlar9
- arkadaşlar bik bik geldi12
- heykel sanatını putla bağdaştıran yobaz14
- biz bu hayata çalışmaya mı geldik8
- uludağ sözlük'ün en çekici erkeği kim12
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi14
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar21
- yazarların sevdiği şehirlerarası yollar8
- istan ekini türkçeden kaldırmak8
- albay kemal15
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması16
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi40
- yazdan nefret etmek10
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift14
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- güçlü kadınların ortak özellikleri14
- türklere peygamber gönderilmemiş olması9
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- zalbert ramstein16
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen13
- evliliklerin çoğunun para yüzünden bitmesi10
- kadıköy de pidecide yediğimiz efsane kazik17
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız14
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın13
- iki çift bir masada nasıl oturmalıdır8
- gizli samyel ile evlenmek12
- türkiye cidden almanyadan daha iyi8
- yahudileşmiş türk13
Görüyorsun işte
Salgın yokluğuna yakalandı şiir
Bir ayağı aksak bir kolu esrik dizelerin
Kırk derece ateşe düştü imgeler
Bakanı yok koruyanı kollayanı yok
Dört mevsim sensizlik dört yanımızda
Sokağımız çıkmaz yağmurumuz yağmaz
Bir mektup bile yazmaz kimseler
Yarım bardak suda koptu fırtınalarım
Tam da yarısında tökezledi sevda
Yokuşa düşen ayrılığın
Dudak ucuna sıkışmış bir tebessüm gibi
Nereye saklansam sırıtıyorum yüzünde
Kim alsın beni
Alsın da kim ne yapsın beni
Nereye sığar
kime ağır gelmez ki
sensizliğim
kaç ton yükü var kollarımda
yokluğunun
ayaklarıma dolanan pişmanlık çocukları
şekerle balonla kandırılacak yaşı geçti
fakat'larım çoğaldı
her cümlemim sonunda bir ünlem
yaşlanmak başka bir şey olmalı
benim yaşadığım
sensizlik
şimdi durup dururken
nerden aklına geldi ki
halimi hatırımı sormak
görüyorsun işte
Şiire benziyorum ben de
Biraz eksik biraz aksak. * *
Salgın yokluğuna yakalandı şiir
Bir ayağı aksak bir kolu esrik dizelerin
Kırk derece ateşe düştü imgeler
Bakanı yok koruyanı kollayanı yok
Dört mevsim sensizlik dört yanımızda
Sokağımız çıkmaz yağmurumuz yağmaz
Bir mektup bile yazmaz kimseler
Yarım bardak suda koptu fırtınalarım
Tam da yarısında tökezledi sevda
Yokuşa düşen ayrılığın
Dudak ucuna sıkışmış bir tebessüm gibi
Nereye saklansam sırıtıyorum yüzünde
Kim alsın beni
Alsın da kim ne yapsın beni
Nereye sığar
kime ağır gelmez ki
sensizliğim
kaç ton yükü var kollarımda
yokluğunun
ayaklarıma dolanan pişmanlık çocukları
şekerle balonla kandırılacak yaşı geçti
fakat'larım çoğaldı
her cümlemim sonunda bir ünlem
yaşlanmak başka bir şey olmalı
benim yaşadığım
sensizlik
şimdi durup dururken
nerden aklına geldi ki
halimi hatırımı sormak
görüyorsun işte
Şiire benziyorum ben de
Biraz eksik biraz aksak. * *
katre katre birikir yüreğimde gözyaşı
öyle bir elem var ki içimde öyle bir acı
sorma dermanı yoktur bu sızının ne de bir ilacı
her gün doğacak güneş yine
parıltıları birikecek katre katre
dünya dönecek yine her saniye
bense bitkin,yorgun bir haldeyim biçare
yağmur yağınca damlalar öyle sert vurur ki toprağa
gözyaşlarım da öyle vurur yanaklarıma
hüzün mutluluğa düşman olunca
bana son sözlerini hatırla
şimdi yoksun hatıralarda
ne düşümde ne yarınlarımda
düşüyorsun katre katre o zifiri toprağa
ağlama sakın sesini duyan olmaz orada
unutma ey sevgili yalnız değilsin
bende varı o karanlık,kuytu toprakta
yanı başında...
öyle bir elem var ki içimde öyle bir acı
sorma dermanı yoktur bu sızının ne de bir ilacı
her gün doğacak güneş yine
parıltıları birikecek katre katre
dünya dönecek yine her saniye
bense bitkin,yorgun bir haldeyim biçare
yağmur yağınca damlalar öyle sert vurur ki toprağa
gözyaşlarım da öyle vurur yanaklarıma
hüzün mutluluğa düşman olunca
bana son sözlerini hatırla
şimdi yoksun hatıralarda
ne düşümde ne yarınlarımda
düşüyorsun katre katre o zifiri toprağa
ağlama sakın sesini duyan olmaz orada
unutma ey sevgili yalnız değilsin
bende varı o karanlık,kuytu toprakta
yanı başında...
karanlık dünyamıza bir mum yak
bir film dönsün gözlerimiz önünde
dönüp bir bak, beni son görüşünü
zihninde yalan, yanlış anımsayarak
cebimde durur duaları, solgun
mendilci çocuğun ve son nefer
düşene dek sonsuzlukta savaşarak
şimdi gül, gülüşünü özledim senin
en çok geceler boyu kulaklarımda
inleyen, durmaksızın duyduğum sesin
şimdi bir buruk tad dudaklarımda
uzak kalmış, soluk tenin
söz uçar, gün batar, saz susar
ten kokusu siner iliklerime kadar
yol biter, es girer o şarkının
nakaratında
şimdi bir mum yak, zifir ve katran
kokusunu sömürsün ömrümüzden arta kalan
sen konuş, ben dinleyim,
kan fışkırsın kulaklarımdan
yalan da olsa bir aydınlık sarsın
gecenin karanlığı, mumun ardında kalsın
sen sus, ben dinleyeyim nefesini
yanacaksa da ömrümüz
bir mum ışığı gibi yansın
bir film dönsün gözlerimiz önünde
dönüp bir bak, beni son görüşünü
zihninde yalan, yanlış anımsayarak
cebimde durur duaları, solgun
mendilci çocuğun ve son nefer
düşene dek sonsuzlukta savaşarak
şimdi gül, gülüşünü özledim senin
en çok geceler boyu kulaklarımda
inleyen, durmaksızın duyduğum sesin
şimdi bir buruk tad dudaklarımda
uzak kalmış, soluk tenin
söz uçar, gün batar, saz susar
ten kokusu siner iliklerime kadar
yol biter, es girer o şarkının
nakaratında
şimdi bir mum yak, zifir ve katran
kokusunu sömürsün ömrümüzden arta kalan
sen konuş, ben dinleyim,
kan fışkırsın kulaklarımdan
yalan da olsa bir aydınlık sarsın
gecenin karanlığı, mumun ardında kalsın
sen sus, ben dinleyeyim nefesini
yanacaksa da ömrümüz
bir mum ışığı gibi yansın
efkar vakti
yokluğun acı kor kapandı yüzün
heryanım dopdolu kocaman hüzün
sözlerin bıçaktır acıttı sözün
belki görüşürüz seneye güzün.
anlatsam dinleyecek yok derdimi
senin gibi kimse bilmez halimi
sevme ne olur başka zalimi
gözlerinden akan yaşlar bitti mi
sensiz her gün haramdır bana
gülmek eğlenmek başka zamana
gel de bir ses ver allah aşkına
yandım kül oldum senin aşkına
yazmakla bitmiyor içimde sızı
sanki öldürecek gavurun kızı
artık asarım duvara dertli sazı
her gün özlüyorum o salak kızı.
yokluğun acı kor kapandı yüzün
heryanım dopdolu kocaman hüzün
sözlerin bıçaktır acıttı sözün
belki görüşürüz seneye güzün.
anlatsam dinleyecek yok derdimi
senin gibi kimse bilmez halimi
sevme ne olur başka zalimi
gözlerinden akan yaşlar bitti mi
sensiz her gün haramdır bana
gülmek eğlenmek başka zamana
gel de bir ses ver allah aşkına
yandım kül oldum senin aşkına
yazmakla bitmiyor içimde sızı
sanki öldürecek gavurun kızı
artık asarım duvara dertli sazı
her gün özlüyorum o salak kızı.
kayıp
aştinin gelen yolcu katında unutulmuş bir valizin çaresizliği bendeki...
uzun ve henüz tükenmemiş bir seyehatin yorgunluğu üzerimde
ve içimde bir sürü kirli çamaşır.
biri alıp kayıp eşya bürosuna götürür belki...
unutulmuşluk değil asıl mesele,
bu terkedilmişlik canımı acıtır...
@serdarsl06 27/12/2011 05:25~
aştinin gelen yolcu katında unutulmuş bir valizin çaresizliği bendeki...
uzun ve henüz tükenmemiş bir seyehatin yorgunluğu üzerimde
ve içimde bir sürü kirli çamaşır.
biri alıp kayıp eşya bürosuna götürür belki...
unutulmuşluk değil asıl mesele,
bu terkedilmişlik canımı acıtır...
@serdarsl06 27/12/2011 05:25~
tanımadığım gece
yeryüzü anlamsız,
insanlar sessiz
bilemediğim bir sevginin sonuydu.
şarkılarla daha da acı sensizlik,
şiirlerle daha bir sensiz,sensizliğim.
çiçekleri anlamadığım bir saatti,
kuşları sevmediğim artık,bir vakitti.
bir sonra beklemeyi öğrendim,
özlemeyi de
özledim öğrendiğim kadar,
hiç böyle özlemeyi bilmemiştim ben.
sessizce dalmak hayallere görmediğim bir şeydi.
sensizlik kapıma geldiğinde,
tanımadığım geceydi.
ne kadar sonra gülmeyi öğrendim.
senden sonra ilk gülümsememdi.
hayata yeniden başla,
sıfırdan deniyordu,anlamıyordum.
senden sonra ilk gülümsemem,
seni unutmama yetmiyordu.
seni unutmak,yapamayacağım bir şeydi.
sensizlik kapıma vurduğunda,
tanımadığım geceydi
gece uykusu
yeryüzü anlamsız,
insanlar sessiz
bilemediğim bir sevginin sonuydu.
şarkılarla daha da acı sensizlik,
şiirlerle daha bir sensiz,sensizliğim.
çiçekleri anlamadığım bir saatti,
kuşları sevmediğim artık,bir vakitti.
bir sonra beklemeyi öğrendim,
özlemeyi de
özledim öğrendiğim kadar,
hiç böyle özlemeyi bilmemiştim ben.
sessizce dalmak hayallere görmediğim bir şeydi.
sensizlik kapıma geldiğinde,
tanımadığım geceydi.
ne kadar sonra gülmeyi öğrendim.
senden sonra ilk gülümsememdi.
hayata yeniden başla,
sıfırdan deniyordu,anlamıyordum.
senden sonra ilk gülümsemem,
seni unutmama yetmiyordu.
seni unutmak,yapamayacağım bir şeydi.
sensizlik kapıma vurduğunda,
tanımadığım geceydi
gece uykusu
mahvetme sevgileri
döneceksin arkana,geç olmuştur vakit,
bakacaksın resimlere,yok olmuştur sevgin,
dalacaksın hayallere,ağlayacaksın
birgün sen de sevdiğini anlayacaksın..
taşacak öfken her söze,her lafa..
başka kimse istemeyecek,yalnızlık kokacaksın.
dünü unutup hep ileriye,
pişmanlığın engel,bakamayacaksın.
aşık olmayı basite vurduğun o an,
aşkı oyuncak sandığın o an,
gidiyorsun,farkında olmadığın bir boşluğa,
gidiyorsun,keşkelerin diyarına
aşk uğrar belki sana yine,
bari anla hatanı,hatanı anla
tekrar mahvetme,
kendini,
ve inanmadığın vakt-i zamanında,
inananların sevgilerini
gece uykusu
döneceksin arkana,geç olmuştur vakit,
bakacaksın resimlere,yok olmuştur sevgin,
dalacaksın hayallere,ağlayacaksın
birgün sen de sevdiğini anlayacaksın..
taşacak öfken her söze,her lafa..
başka kimse istemeyecek,yalnızlık kokacaksın.
dünü unutup hep ileriye,
pişmanlığın engel,bakamayacaksın.
aşık olmayı basite vurduğun o an,
aşkı oyuncak sandığın o an,
gidiyorsun,farkında olmadığın bir boşluğa,
gidiyorsun,keşkelerin diyarına
aşk uğrar belki sana yine,
bari anla hatanı,hatanı anla
tekrar mahvetme,
kendini,
ve inanmadığın vakt-i zamanında,
inananların sevgilerini
gece uykusu
darüsselamda şahikayı,
göremeyen sancaksın;
sen ki sübli aşiyanı,
vakarımdan nasib alacaksın.
göremeyen sancaksın;
sen ki sübli aşiyanı,
vakarımdan nasib alacaksın.
meraba
meraba olmalıydı
öyle
andaval gibi bakmamalıydı
şeytan görmüşe dönmemeliydi
dönmemeliydi işte
dönerdi çünkü yediği
yanında bi fırtlık ayranıyla
hoş gözükmüyordu aslında
gözükmüyordu işte
bi miraba diyebilirdi aslında
demezdi çünkü
ona göre hayat
bir dönerin son lokmasıyla
ayrandan son bi fırt almak gibiydi
ayran olmasa da olurdu
onun için to be or not to be ydi hayat
ama diyemedi hiç bir zaman
yutkundu başka lokma almayacağını bilerek
topladığı saçlarını açtı tekrardan
gözlerini öbertti hiç acımadan
baktı yine şeytan görmüş gibi
saçları gözünün önüne gelmiş bi no sınırdı gördüğü
düzeltemeden
cevdet ğanğa diyebilirdi o an
çok tedirgindi
o ise hala dönerine bakıyordu
bi dönere bi de no sınıra bakıyodu
anlam verememişti
dönere ayrı bakıyordu elemana ayrı
karşısındaki şişik turşularını ayırıyordu hoyratça
o ise saçlarıyla uğraşmamış direk yemeğe yumulmuş bir haldeyken
bir rüzgar esti ansızın
sınırlarla baş edemeyen bi rüzgardı bu
bahadırlara giden yol kadar kısaydı ekmekle arasındaki mesafe
ansızın katetti onu
hiç bir şey düşlemeden
ve kapı çalar
çalan kapı bilmez
kapının ardındakilerini
sormazlar hiç ayakkabı mı sen mi aldın diye
sorsalar da inanmazlar çünkü
inanmazlar işte
giden bir çift ayakkabıdır oysa
ayakkabıdır gözlerini öbertip bakan
o dur dönerinin hesabını yapan
o dur yemek yerken bağcıklarını toplayan
ah adidasım sen ne güzel ayakkabıydın öyle
boşuna kafa yormayın anlayamazsınız.ultra sürrealist bir şiirdi bu kafamdan geçeni yazdım valla bak.tabi az bir şey çözebildiysen yaşanılan olayın etkisi de var hani.
meraba olmalıydı
öyle
andaval gibi bakmamalıydı
şeytan görmüşe dönmemeliydi
dönmemeliydi işte
dönerdi çünkü yediği
yanında bi fırtlık ayranıyla
hoş gözükmüyordu aslında
gözükmüyordu işte
bi miraba diyebilirdi aslında
demezdi çünkü
ona göre hayat
bir dönerin son lokmasıyla
ayrandan son bi fırt almak gibiydi
ayran olmasa da olurdu
onun için to be or not to be ydi hayat
ama diyemedi hiç bir zaman
yutkundu başka lokma almayacağını bilerek
topladığı saçlarını açtı tekrardan
gözlerini öbertti hiç acımadan
baktı yine şeytan görmüş gibi
saçları gözünün önüne gelmiş bi no sınırdı gördüğü
düzeltemeden
cevdet ğanğa diyebilirdi o an
çok tedirgindi
o ise hala dönerine bakıyordu
bi dönere bi de no sınıra bakıyodu
anlam verememişti
dönere ayrı bakıyordu elemana ayrı
karşısındaki şişik turşularını ayırıyordu hoyratça
o ise saçlarıyla uğraşmamış direk yemeğe yumulmuş bir haldeyken
bir rüzgar esti ansızın
sınırlarla baş edemeyen bi rüzgardı bu
bahadırlara giden yol kadar kısaydı ekmekle arasındaki mesafe
ansızın katetti onu
hiç bir şey düşlemeden
ve kapı çalar
çalan kapı bilmez
kapının ardındakilerini
sormazlar hiç ayakkabı mı sen mi aldın diye
sorsalar da inanmazlar çünkü
inanmazlar işte
giden bir çift ayakkabıdır oysa
ayakkabıdır gözlerini öbertip bakan
o dur dönerinin hesabını yapan
o dur yemek yerken bağcıklarını toplayan
ah adidasım sen ne güzel ayakkabıydın öyle
boşuna kafa yormayın anlayamazsınız.ultra sürrealist bir şiirdi bu kafamdan geçeni yazdım valla bak.tabi az bir şey çözebildiysen yaşanılan olayın etkisi de var hani.
DÜŞÜNÜYORUM BULAMıYORUM
MISRALAR YEDi KULAÇ
BiN FERSAH.
MISRALAR YEDi KULAÇ
BiN FERSAH.
zora'ma
uzun zaman geçti biliyorum
eski bir aşktın sen
mavi gözlerin hayatımda gördüğüm en renkli balıkların yaşadığı okyanus
aklıma geldikçe deniz kabuklarına koşuyorum
sana vermiştim deniz kabuklarını, onların içinde de canlılar vardı
benim içimde sen olduğun kadar.
kolyeyi keşke ben taksaydım o süt beyaz boynuna
sahi saklıyorsundur belki
ben kaybettim senin hediyelerini gençliğime ver, ama pişmanım
elveda!
sevdiğimi söyleyemediğim
elini tutamadığım
milletini dinini soyadını bilmediğim
ama tertemiz kalbi olduğunu adım gibi bildiğim.
hayallerimde ve kalbimin bir köşesinde hep benlesin
hoşçakal.
uzun zaman geçti biliyorum
eski bir aşktın sen
mavi gözlerin hayatımda gördüğüm en renkli balıkların yaşadığı okyanus
aklıma geldikçe deniz kabuklarına koşuyorum
sana vermiştim deniz kabuklarını, onların içinde de canlılar vardı
benim içimde sen olduğun kadar.
kolyeyi keşke ben taksaydım o süt beyaz boynuna
sahi saklıyorsundur belki
ben kaybettim senin hediyelerini gençliğime ver, ama pişmanım
elveda!
sevdiğimi söyleyemediğim
elini tutamadığım
milletini dinini soyadını bilmediğim
ama tertemiz kalbi olduğunu adım gibi bildiğim.
hayallerimde ve kalbimin bir köşesinde hep benlesin
hoşçakal.
akşamdı,
namussuz bir puslu akşam,
nasılda dağılmış bakışlar,
öylece aslan parçası duruşundan yağız bir delikanlının,
nasılda güzeldi elleri kızın,
sarmışken göğsünün üzerinden,
saçlarını dağıtırdı rüzgar bir o yana bir bu yana.
geçmezdi içinden sevda sözü,
ta ki hiç ummadığı titrek bir gecede düşen kelimeye kadar,
nasılda durup bakmıştı gözlerine,
sıcacıktı elleri,
kütür kütür atarken kalbi,
yürümeye başladı suskun.
soğuktu,
sertti rüzgar içini titreten,
derin bir sızısı kalmıştı üşüten,
nasılda vururdu sevdası gibi rüzgar,
gündü amansız seni sen eden.
sıcaktı,
yüreği değince kızın,
titrerdi delikanlı,
kaçırınca gözlerini uzaklara dökülürdü kelimeler içinden,
nasılda özlemiş nasılda beklemişti,
''gitme'' derdi ''özletme''
nasılda söylerdi.
susardı bazen öylece keskin,
geceydi,
soğuk bir kış gecesi,
kimse üşümüyordu,
nasıl bir geceydi katran simsiyah,
her kelimede hasreti kucaklıyordu,
çağırıyordu yalnızlığı bilinmezlikte,
sızlıyordu kelimeler mısralara dökülünce,
gece kırıntılarını çekiyordu üstüne
gülüşünde okunmazdı sevişler,
son kez birleştirdi dudaklarını bir daha öpmeyecek gibi,
akşamında başladı,
gecesinde bitti,
karanlıktı zifiri karanlık,
soğuktu kimse üşümüyordu,
gün yitti, gitti bitti...
namussuz bir puslu akşam,
nasılda dağılmış bakışlar,
öylece aslan parçası duruşundan yağız bir delikanlının,
nasılda güzeldi elleri kızın,
sarmışken göğsünün üzerinden,
saçlarını dağıtırdı rüzgar bir o yana bir bu yana.
geçmezdi içinden sevda sözü,
ta ki hiç ummadığı titrek bir gecede düşen kelimeye kadar,
nasılda durup bakmıştı gözlerine,
sıcacıktı elleri,
kütür kütür atarken kalbi,
yürümeye başladı suskun.
soğuktu,
sertti rüzgar içini titreten,
derin bir sızısı kalmıştı üşüten,
nasılda vururdu sevdası gibi rüzgar,
gündü amansız seni sen eden.
sıcaktı,
yüreği değince kızın,
titrerdi delikanlı,
kaçırınca gözlerini uzaklara dökülürdü kelimeler içinden,
nasılda özlemiş nasılda beklemişti,
''gitme'' derdi ''özletme''
nasılda söylerdi.
susardı bazen öylece keskin,
geceydi,
soğuk bir kış gecesi,
kimse üşümüyordu,
nasıl bir geceydi katran simsiyah,
her kelimede hasreti kucaklıyordu,
çağırıyordu yalnızlığı bilinmezlikte,
sızlıyordu kelimeler mısralara dökülünce,
gece kırıntılarını çekiyordu üstüne
gülüşünde okunmazdı sevişler,
son kez birleştirdi dudaklarını bir daha öpmeyecek gibi,
akşamında başladı,
gecesinde bitti,
karanlıktı zifiri karanlık,
soğuktu kimse üşümüyordu,
gün yitti, gitti bitti...
bugün yine, yeniden baktım o güleç yüzüne
sanki korku vardı o şehvet dolu gözlerinde
bir sağa bir sola sonra tekrar sağa yöneldim
bulamadım sözlerini ne bugünde ne dünde
duymadım küfürlerini efendiliğine güvendim
giydim edep giysisini utanç ile direndim
dedim ki; ey aşk, sadece hep seni istedim
sustu aşk, yine ben sessizliğini dinledim
konuştu aşk, aşkımla seni yerle yeksan eyledim.
sanki korku vardı o şehvet dolu gözlerinde
bir sağa bir sola sonra tekrar sağa yöneldim
bulamadım sözlerini ne bugünde ne dünde
duymadım küfürlerini efendiliğine güvendim
giydim edep giysisini utanç ile direndim
dedim ki; ey aşk, sadece hep seni istedim
sustu aşk, yine ben sessizliğini dinledim
konuştu aşk, aşkımla seni yerle yeksan eyledim.
üsküdar vapurundaki kırmızı atkılı kadın
nereye dalmıştın öyle derin
soramadım, neydi adın
üsküdar vapurundaki kırmızı atkılı kadın
çok yakındık seninle
herkese uzaktı bakışların...
saipsiz
(02.01.2012 istanbuğulu)
nereye dalmıştın öyle derin
soramadım, neydi adın
üsküdar vapurundaki kırmızı atkılı kadın
çok yakındık seninle
herkese uzaktı bakışların...
saipsiz
(02.01.2012 istanbuğulu)
ne değişti ki?
kar yağdığı için mi adı "kış" bu mevsimin?
gökyüzünde belirdiği için mi ay; gecedir yaşadığımız?
bir kaç damla alkol karıştığı için mi damarlarıma sarhoşum?
sensiz yapamadığım için midir bu bendeki hüznün adı "aşk"?
hayır...
sensizlikti; bu iliklerimi dondurup, mevsimimi kış yapan.
sensizlikti; güneşimi batırıp, zifiri karanlığa mahkum eden beni.
sensizlikti; yalpalamama neden olan.
sensizlikti "aşk".
ne değişti ki?
kaç kişinin kalbine dokunduğunda yandı elin?
kaç kişide üşüdü hislerin?
sende sevda denizlerinde boğulmadın mı?
düşürmediler mi gölge en güzel sevinçlerine?
pervasızca sürüklenmedin mi onca yelde?
ne değişti ki?
utanmadın mı yüzünün çizgilerinden ayna karşısında?
kızarmıyor mu artık baktığında çehren?
pencerende beklemedin mi giden onca kişinin ardından?
"cehennemin dibine" yolladıkların döndüler mi geri?
peki ya sen gidebildin mi peşlerinden?
çok şey değişmedi aslında.
akrep yelkovanla yol aldı hallice.
ocaktan aralığa iki-üç sefer değişti takvimlerin yaprağı,
iki-üç sefer de gördüm aynı mevsimi farklı zamanlarda.
sen de değişmişsin biraz.
değilsin anılarımızdaki gibi.
itiraf etmeliyim ki galiba her şey değişmiş.
ama birinden eminim değişmeyen;
sadece sensizliğin tadıydı aynı kalan.
kar yağdığı için mi adı "kış" bu mevsimin?
gökyüzünde belirdiği için mi ay; gecedir yaşadığımız?
bir kaç damla alkol karıştığı için mi damarlarıma sarhoşum?
sensiz yapamadığım için midir bu bendeki hüznün adı "aşk"?
hayır...
sensizlikti; bu iliklerimi dondurup, mevsimimi kış yapan.
sensizlikti; güneşimi batırıp, zifiri karanlığa mahkum eden beni.
sensizlikti; yalpalamama neden olan.
sensizlikti "aşk".
ne değişti ki?
kaç kişinin kalbine dokunduğunda yandı elin?
kaç kişide üşüdü hislerin?
sende sevda denizlerinde boğulmadın mı?
düşürmediler mi gölge en güzel sevinçlerine?
pervasızca sürüklenmedin mi onca yelde?
ne değişti ki?
utanmadın mı yüzünün çizgilerinden ayna karşısında?
kızarmıyor mu artık baktığında çehren?
pencerende beklemedin mi giden onca kişinin ardından?
"cehennemin dibine" yolladıkların döndüler mi geri?
peki ya sen gidebildin mi peşlerinden?
çok şey değişmedi aslında.
akrep yelkovanla yol aldı hallice.
ocaktan aralığa iki-üç sefer değişti takvimlerin yaprağı,
iki-üç sefer de gördüm aynı mevsimi farklı zamanlarda.
sen de değişmişsin biraz.
değilsin anılarımızdaki gibi.
itiraf etmeliyim ki galiba her şey değişmiş.
ama birinden eminim değişmeyen;
sadece sensizliğin tadıydı aynı kalan.
sensizlikte..
uzun bir kimsesiz oluyor bakışlarım,
öylece derin bakıyor sessizliğe,
hani haykırsan duymaz,
boş bir alan, uzatsan ellerini dokunmaz kimseye,
sessiz bir nefes oluyor,
her seferinde bir daha almayacakmış gibi,
derin derin soluyorum seni..
rast gitmiyor işim,
terse dönmüş kaderim,
bozuk bir plak tekrarı dilimde ismin,
terk etmedi, sinmiş,
nasılda güzel kokuyor,
terk etmiyor son nefesin,
sarhoş bakışlarımda gizli,
kaç yıl geçti üzerinden,
terk-i diyar eyleyişin,
hangi ayın sonuydu,
hangi günün akşamı,
güneş yitirmişken sıcaklığını,
ısıt diye beklerken seni,
gittin..
kolay değildi,
gidişini seyretmek..
durdum,
belki bir iki sendeledim,
her bir adımında yüreğime attığın çentiği hissettim,
düşmedim...
ne güzelmiş sevgili,
ayakta kalmak,
ne güzelmiş sevgili,
iki ayrı uç noktada yaşarken düşlemek seni,
çok ta güzel öğrendim sevgili..
sevmek kimseyi öldürmüyormuş,
yaralayıp acı veriyormuş,
uzun bir hasret oluyormuş,
bir başkası gelip doldurmaya çalışıyormuş,
derin uzun bir sensizlik..
bir başka tene karşırken,
öpüşürken, sevişirken
düşünmemek seni,
çok güzel öğrendim sevgili,
terk etmeyi...
uzun bir kimsesiz oluyor bakışlarım,
öylece derin bakıyor sessizliğe,
hani haykırsan duymaz,
boş bir alan, uzatsan ellerini dokunmaz kimseye,
sessiz bir nefes oluyor,
her seferinde bir daha almayacakmış gibi,
derin derin soluyorum seni..
rast gitmiyor işim,
terse dönmüş kaderim,
bozuk bir plak tekrarı dilimde ismin,
terk etmedi, sinmiş,
nasılda güzel kokuyor,
terk etmiyor son nefesin,
sarhoş bakışlarımda gizli,
kaç yıl geçti üzerinden,
terk-i diyar eyleyişin,
hangi ayın sonuydu,
hangi günün akşamı,
güneş yitirmişken sıcaklığını,
ısıt diye beklerken seni,
gittin..
kolay değildi,
gidişini seyretmek..
durdum,
belki bir iki sendeledim,
her bir adımında yüreğime attığın çentiği hissettim,
düşmedim...
ne güzelmiş sevgili,
ayakta kalmak,
ne güzelmiş sevgili,
iki ayrı uç noktada yaşarken düşlemek seni,
çok ta güzel öğrendim sevgili..
sevmek kimseyi öldürmüyormuş,
yaralayıp acı veriyormuş,
uzun bir hasret oluyormuş,
bir başkası gelip doldurmaya çalışıyormuş,
derin uzun bir sensizlik..
bir başka tene karşırken,
öpüşürken, sevişirken
düşünmemek seni,
çok güzel öğrendim sevgili,
terk etmeyi...
sendeki ışık yıldıza benzer,
yıldızdaki ışık bana benzer
ayna sana benzer,
aynadaki sen bana benzer
benzer yaprak sana,
yaprakdaki su damlası bana
gökkuşağı bana benzer,
gökkuşağındaki renkler sana,
deniz sana benzer,
dalga bana
mum bana benzer,
mumdaki ışık sana
yolculuk sana benzer,
hasret bana...
yıldızdaki ışık bana benzer
ayna sana benzer,
aynadaki sen bana benzer
benzer yaprak sana,
yaprakdaki su damlası bana
gökkuşağı bana benzer,
gökkuşağındaki renkler sana,
deniz sana benzer,
dalga bana
mum bana benzer,
mumdaki ışık sana
yolculuk sana benzer,
hasret bana...
-erkekler de ağlarmış-*
gözlerim kapansada
kirpiklerim ağlarmış
bir damlacık olsa da
erkekler de ağlarmış
yüreği yanmasa da
cesareti bulsa da
kadınlar ağlasa da
erkekler de ağlarmış.
gözlerim kapansada
kirpiklerim ağlarmış
bir damlacık olsa da
erkekler de ağlarmış
yüreği yanmasa da
cesareti bulsa da
kadınlar ağlasa da
erkekler de ağlarmış.
http://biravesigara.tumbl.../post/15314144537/tekolus
tekoluş
kapıyı açtı kadın
mutlu çıkardı botlarını
şemsiyesi vardı
sevgisini açtı kadın
mutlu çıkardı aşkını
güzel bir yüzü vardı
yatağı açtı kadın
sevdiği adama açtı
uyuyan bir adam vardı
dudaklarını açtı kadın
dudaklarını çıkardı adamın
en güzel uyanış vardı
düğmesini açtı kadın
kadınlığını çıkardı
güzel vücudu vardı
gözlerini açtı adam
sevdiği kadına açtı adam
erkekliğini çıkardı
sevdiği kadına doydu adam
tekoluş
kapıyı açtı kadın
mutlu çıkardı botlarını
şemsiyesi vardı
sevgisini açtı kadın
mutlu çıkardı aşkını
güzel bir yüzü vardı
yatağı açtı kadın
sevdiği adama açtı
uyuyan bir adam vardı
dudaklarını açtı kadın
dudaklarını çıkardı adamın
en güzel uyanış vardı
düğmesini açtı kadın
kadınlığını çıkardı
güzel vücudu vardı
gözlerini açtı adam
sevdiği kadına açtı adam
erkekliğini çıkardı
sevdiği kadına doydu adam
yaşadığımı anlamadım hayatım boyunca,
artık gelsende fark etmez kanımca,
lüle lüle saçlarını savuran rüzgarın avucunda,
nihayet göründün yolun başında,
issız bir gece sen ve ben karşı karşıya,
ziyan ettim tüm ömrümü senin uğruna,
layık değilsin benim sevgime bunu unutma,
israrların anlamsız artık benim uğrumda,
kararsız cümleler dilinin ucunda.
Devoid of love.
Baş harflere dikkat.
artık gelsende fark etmez kanımca,
lüle lüle saçlarını savuran rüzgarın avucunda,
nihayet göründün yolun başında,
issız bir gece sen ve ben karşı karşıya,
ziyan ettim tüm ömrümü senin uğruna,
layık değilsin benim sevgime bunu unutma,
israrların anlamsız artık benim uğrumda,
kararsız cümleler dilinin ucunda.
Devoid of love.
Baş harflere dikkat.
ben kapattım tüm kalbimi,
sende kapat benim gibi,
sakla içindeki tüm sevgiyi,
benim sana sakladığım gibi...
devoid of love.
sende kapat benim gibi,
sakla içindeki tüm sevgiyi,
benim sana sakladığım gibi...
devoid of love.
ay severim yu ar ays,
bikaus onlar veri nays,
bir kerecik luk et mi,
ondan sonra forget mi...
by forkenartırigen
bikaus onlar veri nays,
bir kerecik luk et mi,
ondan sonra forget mi...
by forkenartırigen
güncel Önemli Başlıklar