bugün

(bkz: çarşı survivora karşı)
aslanların en güvendiği yarışmacı cevdet de elenmiştir. hemide bir kıza. anam...
demekki çok büyük konuşmamak lazımmış. bu aslanlar her konuda atıp tutmayı seviyorlar nedense. iş icraata gelince de fısss. bir nevi seyrantepe projesi gibi...
iyiki varsınız...
ekrana gelmeden öncesinde emeğim geçen yarışma. program bitince ''teşekkürler'' kısmında adımın geçmesini bekliyorum, ''bu da bizi çok eğlendirdi'' diye. *
afili bir kanalda izlerdim ben survivor'u. o zamanlar böyle cıvkı çıkmamıştı ortamın. doların dolar olduğu zamanlardı. adamlar hakkını veriyordu. açlıktan bayılmadıkları zaman gözlerimizin önünde yılan, fare vb. bilumum hayvanı yakalayıp yiyorlardı. manyaklıksa manyaklıktı bu. ama her yarışmacı doğada nasıl yaşayabileceğini gösteriyordu.
kimse benim kadar sevmemiş olacak ki yayın saati her hafta bir saat daha geçe alınıyordu.
bundan çok sonra başladı acun'lu survivorlar. eski tadı yok neşesi vardı. milliyetçilikle başlayıp fanatizmle biten sömürüler var diyenler oldu. yok öyle bir şey denilemezdi ancak ''ben olsam orada neler yapardım'' düşüncesi de kafadan gitmediğinden eleştrilen programa katılmaya karar vermek zor olmuyor. özellikle nasılsa kabul edilmez düşüncesinin de hakkını yememek lazım.
derken elemelere gidiliyor. konu fenerbahçe-galatasaray olunca insan ufak bir halısaha maçı yapmayı umuyor ama spot ve jüri buluyor karşısında.
birader gözüme soktunuz ışığı diyemeden ''heyecanlı mısınız'' sorusuyla karşılaşıyorum. ben daha ''heaoyooobelkibirazcıkmıııyokdeyilim'' derken formatı bilen uyanık yarışmacı adayları babasının parasından paşa dedesine kadar anlatmaya başlıyor. ağzım açık izliyor ve bana söz verileceği zamanı bekliyorum ancak bilmiyorum ki söz verileceği yok. lafı kesip ''benim de dedemin taşakları altındı'' gibi bir şeyler söylemeye başlamalıyım! hatta ''iki dakika sus arkadaşım'' diyerek olay çıkarmaya kadar gitmeliyim. yoksa yok.
nitekim ilk şaşkınlığı üstümden atınca iki kelam ediyorum. jüriden bir arkadaş -sanırım erkek, göremiyorum spotlardan-* ''şimdi siz birini eleyecek olsanız kimi elerdiniz'' diyor. dedesi paşa olan kız yanındaki erkeği gösteriyor. ''peki neden'' dendiğinde de onun da kendi gibi yırtık olduğunu söylüyor. benim ağzım bir karış daha açılıyor. doğru mu duydum lan diye düşünürken;
jüri- ne diyorsun bak bu arkadaş o çocuğu elermiş.
- 10 bayan 10 erkek yok mu! bayanın, bir bayanı elemesini beklerdim. erkeği elemesi ona bir şey kazandırmaz.
derken kız giriyor söze ''bu arkadaş pek konuşkan deyiil o yüzden ondan zarar gelmez''. hayır, benden gelecek zararları tahmin bile edemez o. ama ''bununla mı konuşacam lan ben'' diye duraksıyorum.
o'nun elerim dediği taner şu an yarışmada zaten. ama kızı almamışlar, üzüldüm. para sıçan babası ona bir ada alır artık.
son bir soru soruyorlar. final sorusu gibi bir şey.
''diyelim ki yarışmayı kazandınız, önünüze parayı ve bir de rakip takım formasını koysalar; formayı giyersen parayı vereceğiz deseler, ne yapardınız'' yani özetle 250 bin ytl'ye rakip takım formasını giyermisiniz sorusu.
ve sonuçta benim kazanmam için iyi ihtimalle 5-10 yıl çalışmam gerekli olan bu para-forma sorusuna ''giymem'' cevabını verenler ya da ne farkı varsa ''iki buçuk saat düşünür sonra giyerim o da belki'' diyenler oluyor.
neticede iyisiyle kötüsüyle bir sonraki elemelere çağırılıyorum, final dedikleri elemeden sonra yarışmadan bir haber alamıyorum. bunda reyting yapmayacağımı düşünmelerinin etkisi büyüktür sanıyorum.
yarışma bitiminde para-forma olayı olursa şaşırmayın diyorum. sanırım spoiler oluyor bu.
geçen gün itiraf.com'da surivor için ''survivor ekibinde çalışıyordum. aslında 5 yıldızlı otelde kalıyorlar, her şey hikaye'' şeklinde bir itiraf okudum. inanmadım. ama açlıktan ölmek üzere olduklarını da düşünmüyorum. zira eski survivor'da diş macunu bulsa afiyetle yiyecek yarışmacılar varken burada hiçbir eşya kullandırmıyoruz diye sakalı papaz gibi olan yarışmacıların dişlerinin parıltısı gözümü alıyor. misvak ağacı falan buldular herhalde. şu cenk'in dişlerine bakın. çıkınca en kral diş macunu reklamında oynamazsa yazık.