Sonuna kadar okudum, çılgınca bir fikir, denenebilir.
zaman zaman benim de yapmak istediğim, aklıma geçenlerde haberlere çıkan içinde afrodizyak var söylentisiyle, mülteci kampında bebek maması tüketen suriyeliler geldi.
insanlık dışıdır. 1 liraya tavuk döner ısmarla daha iyi kedi maması nedir ya? keşke herkesin gönlünden böyle güzel şeyler geçse, ne demiş peygamber efendimiz, komşusu açken tok yatan bizden değildir.
yolda her dilenci gördüğümde yapmak istediğim, insanların çalışmak neden bu kadar zorlarına gidiyor biz eşek başı mıyız çalışıyor para kazanıyoruz? gerçi mamayı bile hak ettiklerini sanmıyorum ama.
sabah 9 akşam 6 hayvan gibi yorulmuşum işten çıkıp eve gidiyorum. ama ne gitme bir an evvel kapıdan içeri atayım kendimi de ayakkabıyı çıkartayım üstümü bile değiştirmeden kendimi kanepeye atayım derdindeyim ama yol öyle kolay bitecek bir şey değil, 50 kilometre iş yeri ile ev arası. malum il: ıstanbul.

neyse eve giderken aklıma lina'nın mamasının bittiği geldi, mecidiyeköy'e vardığımda eve giderken yolun üzerinde marketlerden birinden alırım diye düşünürken bir anda köşede carrefour belirdi.

girdim abur cubur ıvır zıvır şeyler aldım sonra evcil hayvanların ürünlerinin bulunduğu reyona ilerledim, genelde temizlik eşyalarının yakınlarındaki reyonlarda olur bilirsiniz. bir de ne göreyim! 1 paket alana ikincisi yarı fiyatına kedi mamaları, hemen aldım 2 kilo.

ev de birazcık mecidiyeköy merkeze uzak, yani metrobüsten indikten sonra 20 dakika felan yürüyorum, eve gidene kadar ara ve tenha sokak olduğundan mülteci kampı gibi kaldırımlar her yerde oturup dilenen suriyeliler.

şunları görmekten zerre mutluluk duymuyorum. ulan allahın zencisi bile gelip ülkede saat felan satıyor geçimini sağlıyor. bunlar savaşı bahane edip gelip dilencilik yapıp avrupaya kaçma çabasındalar.

düşünsenize, uhud savaşında yerlerini terk eden okcular değil miydi savaşın kaybedilmesine neden olan?

suriyelilerin yaptığı da bu, özgürlüklerini ülkelerini başkalarının insafına bırakıyorlar sırf şu rezillik için.

neyse işte bu sadece metafordu anlama sıkıntısı çekmeyenlere.

eve yürürken birisi takıldı peşime ene para ene sayriya ene yemek diyip duruyor. ben de genelde yanımda kart taşırım nakit felan taşımam. ne yapsam ne yapsam kurtulamadım da sünepeden peşime takılıp 200 metre geldi neredeyse.

en son dayanamadım döndüm, tamam ene yemek dedim ben de olan bütün arapçamla. ecdadımın mezar taşını okuyamadığımın acısını içimde hissettim o an eksik olan arapça bilgimle.

neyse yürüdük yürüdük bir ara sokağa geldik, baya da tenha bizim evin yolundan daha tenha siz düşünün, 15 kişi kadar böyle duvar dibine çökmüş bekliyorlar.

elimdeki poşetten linanın en çok sevdiği olan balık ve tavuklu olan gurme yetişkin kedi mamasını çıkartıp avuçlarına boşalttım 2 paket bittiğinde gözleri ışıl ışıl parlıyor. teşekkür ediyorlardı.

nasıl mutlu oldularsa artık türkçeyi sökmüş türkçe teşekkür ediyorlardı!

sonra mutlu huzurlu bir şekilde çocuğun kafasını okşadım sırtını sıvazladım ve eve doğru kalan 2 paket yarımşar kiloluk mama ile evime yürümeye devam ettim.

sonra bir anda düşüyormuş hissine kapılıp uyandım. neyse ki rüyaymış.