bugün

bugün olmuştur. ben de mücadelenin ortasında koltukta traş beklerken kalakaldım.

bu berbere ilk kez girdim. daha önce kenarından geçiyordum dün en sonunda içeri girdim randevu istedim yarın 12.00 de geldi.

12.15 gibi gittim geç geldiğim için başka birini almış ama o da türk ben gibi.
sonra biri geldi aynı berber gence benziyor zaten kardeşi imiş.
mitsubishi minibüs le gelip kenara çekti bir yere gitti.

20 dk sonra kadar birileri geldi mitsubishi minibüs sizin mi birader dedi traş olan türke. o da berberi işaret etti
berber ile münakaşa etmeye başladılar birden. türk kişisikonfeksiyon malını arabaya yüklemek için bu minibüsü kaldırmak istiyor. en sonunda çekmeceden bir bıçak çekti berber ama ne bıçak.

sanırsım abdülmecid han ın tahta oturuşunda kuşandığı bıçaktı.
normal bıçak desen değil, kılıç desen değil. ama inanılmaz parlak ve keskin. hani bırak sokmayı şöyle o bıçağı bir kaldırsa karşısındaki kişi bayılırdı.
türkler bıçağı görür görmez hiç şaşırmadılar hemen uzakaştılar. bu yolun ortasında sağa sola savuruyor bıçağı. bıçak haşmetinden dile gelecek neredeyse ben yerimden kıpırdamadığım için ne olur nolmaz o bıçak 10 m öteden bana saplanabilir endişesi ile , milimetrik hesapların yarattığı korkunun pençesindeydim.

ortalığı bir sessizlik kapladı. gien türkler neden geri gelmiyor bir kamyon adamla diye düşünürkern müşteri sakaldan vazgeçti işi bitti gitti. sıra bana geldi eyvah savaş ben koltuktayken mi çıkacak, kelle koltukta mı traş olucam, acaba vaz geçtiğimi mi söylesem diye düşündüm ama o aşamadan da vazgeçilmez ki kılıç şov sırasında bile yerimden kıpırdamamıştım. ben orda oturuyorum diye bir iki müşteri geldi gitti. berberin ekmeği ile oynamış oluyorum. bir minibüs yüzünden kılıç sallayan adam beni oracıkta o bıçakla traş edebilirdi.

dedim bu iş buradan dönmez, eğer varsa kısmetimizde bir darbe halepten gelirmiş. bu arkdaş da halepliydi belki de. merci anlamına gelen kafa sallayışla oturdum sandalyeye. tam 5 dk filan kalmıştı traşa biri daldı dükkana aha dedim savaş başlıyor.

çocuk parfüm şişesi buldu kenardan yere vurdu. dağıtmak istedi büyük ihtimalle orayı. berberle güreşe başladı. işte sorun da orada çıktı. sırf o bıçağı savaşa dahil etmesin diye ben de katıldım. ayırırken türkü biraz ittim. o esnada herifin dikkatini çektim beni suri zannetti başladı bana da vurmaya çalışmaya.

uzaktan iki zabıta görmüş meğerse koştur koştıra gelmişler. onlar gelene kadar o türkü iki üç tekmeyle yere fırlattım. son darbeyi suri berber vurdu. yani suriyeli ile bir olup türk esnaf dövmüş oldum.
ikinci katlardan insanlar teyzeler hep bize bakıyordu.
o berber artık son suriyeli berberim olucak büyük ihtimalle.
ben bunu evde babama anlatsam inanmaz.
ben de pek inanamadım. türk'ü dövmen saçma olmuş.
abir de şarkı yapmışlar

suri , abi suri
ben kardeş
sen verecek...