bugün

(bkz: burkuk surat)

hofff, sonunda buda geldi başıma nonoşlar, damlatan laaboyu tamir etmesi için çağırdığım muslukçu tarafından tacize uğradım, nerdeyse tecavüz ediyordu. bacaklarımı elledi allahın belası, memelerimi de.

hiş iyi deyilim şu an, bakınmayın bu satırları yazdığıma ellerim titriyor hayla. ağlamaktan rimellerim aqtı heb. üzüntüden ne yapıceğimi bilemedim, farkında olmadan istemsizce dışarı atmışım kendimi.

şeker pembesi tayt içine siyah tanga, üstüne de yeşil, "her şey çok güzel olucak" yazılı kabüşonumu giyip aveme nin yolunu tutmuşum. "tutmuşum" diyorum zira farkında deyildim ne yabtığımın.

komşumuz melaat hanım dedi. cam silerkene görmüş,yolda karşılaştık, seks şopa gidiyomuş o da, kocası vedat a süprüz için kırmızı don almaya, ayrıldık. ben eve, bizim bodrum katına geştim sonra.

folqan da işte, padronu bırakır özel arabasıylan biraz sonra. şanslı orusbu, padronu çok zengin nonoşlar. tekstil atelyesi var adamın, merter de sağlam bi firmaya çalışıyo. altında da 2006 kiya sorento var, 2006.

neyse, saadete gelelim. dediyim gibi laaboyu tamir etmesi için tesisatçı çağırmıştım sabah. geldi pislik, giyinik aştım kapıyı "n'olur n'olmaz" diye, tangam vardı üzerimde, bi de geceliyim. ikinci el almıştım, internetten.

"tamir için geldim" dedi, bende "buyrun" diyerek kibarca içeri davet ettim. bakışları hoşuma gitmemişti ama, ferfecir bakınıyodu. "arıza nerde" dedi "mutfaktaki laabo nonoşum" deyip mutfağa götürdüm.

arızalı yeri göstertmek için mutfak dolabının alttaki kapağını açıp eyildim,kafamı içeri soktum, laabonun altına. "işteee burdaaa" diye seslendim bi süre ses vermedi. "burda laan" deyince "hee tamam" deyip kafasını uzattı.

sonra çıktım tezgahın altından, geri geri emekleyerek, birden kalkınca başım döndü, dengem bozundu nonoşlar, eyilib kalkınca heb böyle oluyo. tam düşecekkene yanlışlıkla şeyinden tuttum bunun, o da tezgahı.

teşekkür edip kenara çekindim, güldü. sonra tezgahın altına yattı, bakındı biraz, o sırada getirdiyi ingiliz anahtarına takıldı gözüm. "aletiniz iyiymiş" dedim, "iyidir, sağlamdır" dedi. aklımda hiş kötülük yoktu ama.

fenerini istedi bu, çantasından aldım, yardım için bende tezgahın altına girdim. kucağına oturdum istemeden mutfak tezgahının altı dardı, feneri laabonun altına tutup bakındım. "nonoşum, işte şurası" dedim.

ama tepki göstermedi, o sırada altımda bi sertlik hisettim. ingilis anahtarıdır diye düşündüm kalbimi bozmadım. "usta gördün mü su sızan yeri" deyince "ıghhh, ıghhh," diye sesler çıkarmaya başladı bu.

"nooluyo ayol" diyerek fırladım tezgahın altından. o da çıktı, "bebeyim, sen ne kadan tatlısın böyle. sktir et laaboyu, gel takılalım biraz" deyince kasıklarımdan vurulmuşa döndüm ama korktum da.

"ne diyosunuz siz laabocu bey, saçmalamaz mısınız" dedim ama fayda etmedi, üstüme saldırdı. evde yalnız olmamdan faydalanmak istedi. "bırak beni, bırak hayvaan, hayvaağn" diye bağırıp elinden kurtulmak istedim.

kurtulamadım, o esnada bütün bacaklarımı elledi, okşadı, sıktı. memelerimi de ha keza. bayınmışım sonra, bayındığımı görünce korkup kaçmış pislik. arkamda bir acıylan uyandım sonra. basur varda bende, ondan.

sonrasını biliyorsunuz, şuursuca aveme nin yolunu tutmuşum. allaam nedir bu başıma gelenler ayol. sırf, çekici, cüretkar, alımlı, antipatik izmirli bir bayanım diye başıma gelmeyen kalmadı.

bıktım ayol, vallayi bıktım. nuel gecemizi maafetti kör olasıca, hiş bi şey yabmak gelmiyo içimden. radyoda ebru yaşar çalıyo, onu dinliyorum şu an, bilinşsizce. ah tayyib ah. hofff!!!
Müge anlıya çıkarsa izlerim.
olayın perde arkasını bilmediğimiz için muhtemelen tesisatçının bi suçu olmaması durumudur..