bugün

tüm vücudum şehvetle, aşkla, hırsla, günde yaptığı tek idmanla titriyor şu anda. arzularıma engel olamıyorum. ah nerden bilebilirdim o fotomaç'ı elime aldığımda bütün bunların olacağını? nerden bilebilirdim, ha söyleyin, transfer haberlerini okuyan şu garip yüreğimin, bir gıdım championship manager demosuna muhtaş halde çırpınacağını? bilemezdim...

belki de tarihten ders almam gerekiyordu? lisede spor haberleri esnasında, uyuşturucu müptelası gibi krizler geçirirken cm oynama arzusuyla, babamın "yarın o sınavdan bir kal, ben göstereceğim transferi, ımını matematiğimini s.kizlemeyi" der gibi bakışları, o uyuşturucu müptelasını yatağa bağlayan ip olmuştu.

oysa ki herşey ne kadar normal gidiyordu? a milli takımımızın spor haberlerini izliyor, tuncay şanlı'nın; nihat'ın kendisinin 2., takımının 3. golü, bizim dayığlunun 8. golü sonrasındaki sevinci sonrasında uçuşunu düşünüyor, kendimi frenliyordum. ama birden birşeyler oldu? biri düğmeye bastı.

"adriano, 'başkanım beni almazsan çok kırılırım' dedi", "shevchenko, dün gece köprüye çıkıp, 'fener beni almazsa atarım kendimi huleaayn' diye bağırdı", "anadolu kulüpleri anlaştı. her sene lig'de oynaması gereken da silva adlı brezilyalıyı bu sene denizlispor getirecek", "galatasaray transfer için acele etmiyor, transferin son gününde yapılan seri sonu ucuzluklarını bekliyor", "beşiktaş'ta başkan demirören, masöre küstü" haberleri arasında kalmıştım.

artık bünyem, sözleşmesinin bitmesini bekleyip bosman kuralına göre beleşe futbolcu kapatmayı bekleyen menacerler gibi, paydos olmasını bekliyor.

fotomaç felaketim oldu.
(bkz: tarihi film izleyince beliren tw oynama arzusu)