bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım10
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı35
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler19
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- anın görüntüsü17
- uzağı göremeyen insan8
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı19
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- patiswiss14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ali erbaş11
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
fügen ünal şen in bir kitabı, ama aşk tan anlamayanlar uzak dursun lütfen.
Bahar gelir, yüreğim ısınır biliyorum.
Bir gelsen ve bir daha hiç gitmesen diyorum.
Ben bu pişmanlığı hiç unutmasam...
Seni, sen yokken sevdiğim kadar en az...
Seni, sen yokken aradığımı bir bir...
Çaresizlikleri, yalnızlıkları harf harf...
Kimsesizlikleri, satır satır...
Sensizlikleri an be an...
O zaman mine çiçekleri kanatlanır, kelebek olur, gözlerime konarlar.
Ben griyi hiç sevmiyorum. Çünkü o Allah ın belası bir renk. Ve ben Allah ın belası hiçbir şeyi sevmiyorum şu günlerde.
Senin yüzünden.
Sen sevgileri tükettin içimde.
Sevmeyi tükettin.
Ne bileyim, Allahın belası her şeyi tükettin içimde.
Her şeyi...
Geriye bir kendini bıraktın.
SAHi SEN ŞEKER PEMBESi BULUTLARI NEREYE SAKLADIN?
Bahar gelir, yüreğim ısınır biliyorum.
Bir gelsen ve bir daha hiç gitmesen diyorum.
Ben bu pişmanlığı hiç unutmasam...
Seni, sen yokken sevdiğim kadar en az...
Seni, sen yokken aradığımı bir bir...
Çaresizlikleri, yalnızlıkları harf harf...
Kimsesizlikleri, satır satır...
Sensizlikleri an be an...
O zaman mine çiçekleri kanatlanır, kelebek olur, gözlerime konarlar.
Ben griyi hiç sevmiyorum. Çünkü o Allah ın belası bir renk. Ve ben Allah ın belası hiçbir şeyi sevmiyorum şu günlerde.
Senin yüzünden.
Sen sevgileri tükettin içimde.
Sevmeyi tükettin.
Ne bileyim, Allahın belası her şeyi tükettin içimde.
Her şeyi...
Geriye bir kendini bıraktın.
SAHi SEN ŞEKER PEMBESi BULUTLARI NEREYE SAKLADIN?
Him Bilmedim!...
Önce miydi, Sonra mıydı, Yağmur muydu?...
Sonra yağmur başladı... Serindi.
Denizin iyot kokusu, yosun kokusu, tuz kokusu,
çakıl taşlarının kum kokusu billur damlalarda toplanmıştı.
Yüzümü göğe kaldırdım.
Sonbaharın sarı yapraklarında nefeslenen
damlaların savruluşlarını seyrettim.
Damlalarda gökkuşağı kırılıyordu. Ya da ben öyle sandım.
Bir yağmur damlası gözümün tam içine düştü.
Acı duydum. O serin ıslaklık,
burgu gibi gözbebeğimden yüreğime kadar indi.
Gökkuşağı uzaklarda parça parça oldu.
Belki de olmadı, ben öyle sandım.
Saçlarım yüzüme yapışmıştı ve ellerim üşüdü birden.
Durup dururken sokağım yabancılaştı gözümde.
Telaşlandım, güvensiz hissettim kendimi.
Tüyleri ıslanmış, ıslanınca daha da siyahlaşmış,
sert ve uzun gagalı kargalar havalandı köşe başından.
Islak kanatlarının gürültüsü sonbaharın sessizliğinde yankılandı.
Belki de yankılanmadı, ben öyle sandım.
Yağmur gürültüsüzdü. Sadece yağıyordu.
Sakince ve sessizce. Ilık değildi hayır. Serindi.
Yavaş yavaş yağıyordu.
Yolun eğik bölümünde biriken suda zıplayan damlaları
saymaya kalktım. Bir, yedi, yirmiiki...
Suda yüzüm yansıdı.
Islak saçlı, yabancı bakışlı yüzüme bakakaldım.
Bir damla sudaki yüzümün üstüne düştü.
Gözümün çevresinde bir halka oluştu önce.
Sonra bir tane, bir tane daha...
Hızla çoğalan küçük halkalar yüzüme yayıldılar.
Onlar çoğaldıkça, karıştım. Ben karıştıkça halkalar çoğaldı.
Yağmur hızlandıkça her şey karıştı. iyot kokuyordu evet.
Denize gidemeyenlere, denizi getiriyordu.
Çocuksu bir hayal filizlendi yüreğimde aniden.
Herkese istediğini getiren yağmurlar,
rüzgârlar dolaştı durdu hayallerimde.
Kuşların renkli kanatlarında kırıldı bu kez gökkuşakları.
Yeni, hiç görülmemiş renkler uçuştu.
Mavi renk geldi avucuma kondu.
Sanki bir kuştu. Dokundum.
Küçüktü, sıcaktı ve yüreği telaşlı atıyordu.
Belki de atmıyordu, ben öyle sandım.
Yüzümü suda bıraktım.
Çocuksu hayalleri sokağımın başında.
Küçük ve başıboş adımlarla,
seyrek yapraklı ağacın yanına gittim.
Islak ve karışıktım.
Yağmur hiç dinmeyecek gibi yağıyordu.
Yorgundum herhalde. Yağmuru da, rüzgârı da,
yorgunluğumu da umursamayacak kadar...
ince gövdeli ağacın gövdesinde dolaştı gözlerim.
Bunca yağmura rağmen kuru yerleri vardı; şaşırdım.
Yaslandım. Yüzümü göğe kaldırdım.
Sonbaharın sarı yapraklarında nefeslenen
damlaların savruluşlarını seyrettim.
Önce miydi, sonra mıydı, yağmur muydu?
Hiç bilmedim.
Önce miydi, Sonra mıydı, Yağmur muydu?...
Sonra yağmur başladı... Serindi.
Denizin iyot kokusu, yosun kokusu, tuz kokusu,
çakıl taşlarının kum kokusu billur damlalarda toplanmıştı.
Yüzümü göğe kaldırdım.
Sonbaharın sarı yapraklarında nefeslenen
damlaların savruluşlarını seyrettim.
Damlalarda gökkuşağı kırılıyordu. Ya da ben öyle sandım.
Bir yağmur damlası gözümün tam içine düştü.
Acı duydum. O serin ıslaklık,
burgu gibi gözbebeğimden yüreğime kadar indi.
Gökkuşağı uzaklarda parça parça oldu.
Belki de olmadı, ben öyle sandım.
Saçlarım yüzüme yapışmıştı ve ellerim üşüdü birden.
Durup dururken sokağım yabancılaştı gözümde.
Telaşlandım, güvensiz hissettim kendimi.
Tüyleri ıslanmış, ıslanınca daha da siyahlaşmış,
sert ve uzun gagalı kargalar havalandı köşe başından.
Islak kanatlarının gürültüsü sonbaharın sessizliğinde yankılandı.
Belki de yankılanmadı, ben öyle sandım.
Yağmur gürültüsüzdü. Sadece yağıyordu.
Sakince ve sessizce. Ilık değildi hayır. Serindi.
Yavaş yavaş yağıyordu.
Yolun eğik bölümünde biriken suda zıplayan damlaları
saymaya kalktım. Bir, yedi, yirmiiki...
Suda yüzüm yansıdı.
Islak saçlı, yabancı bakışlı yüzüme bakakaldım.
Bir damla sudaki yüzümün üstüne düştü.
Gözümün çevresinde bir halka oluştu önce.
Sonra bir tane, bir tane daha...
Hızla çoğalan küçük halkalar yüzüme yayıldılar.
Onlar çoğaldıkça, karıştım. Ben karıştıkça halkalar çoğaldı.
Yağmur hızlandıkça her şey karıştı. iyot kokuyordu evet.
Denize gidemeyenlere, denizi getiriyordu.
Çocuksu bir hayal filizlendi yüreğimde aniden.
Herkese istediğini getiren yağmurlar,
rüzgârlar dolaştı durdu hayallerimde.
Kuşların renkli kanatlarında kırıldı bu kez gökkuşakları.
Yeni, hiç görülmemiş renkler uçuştu.
Mavi renk geldi avucuma kondu.
Sanki bir kuştu. Dokundum.
Küçüktü, sıcaktı ve yüreği telaşlı atıyordu.
Belki de atmıyordu, ben öyle sandım.
Yüzümü suda bıraktım.
Çocuksu hayalleri sokağımın başında.
Küçük ve başıboş adımlarla,
seyrek yapraklı ağacın yanına gittim.
Islak ve karışıktım.
Yağmur hiç dinmeyecek gibi yağıyordu.
Yorgundum herhalde. Yağmuru da, rüzgârı da,
yorgunluğumu da umursamayacak kadar...
ince gövdeli ağacın gövdesinde dolaştı gözlerim.
Bunca yağmura rağmen kuru yerleri vardı; şaşırdım.
Yaslandım. Yüzümü göğe kaldırdım.
Sonbaharın sarı yapraklarında nefeslenen
damlaların savruluşlarını seyrettim.
Önce miydi, sonra mıydı, yağmur muydu?
Hiç bilmedim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar