bugün

Solun belki de muhalif tavrından kaynaklanan durumdur. Zira varolan düzen hep eleştirilmelidir. Pek çok solcunun da itiraf ettiği gibi ideal bir sosyalizm veya komunizm ütopyadır. O ütopyaya ulaşıncaya kadar hep eleştiri yapacaklar sanırım.

Avrupa'daki benzerleri gibi neyin yerine neyi koymak istediğini mantıklı çözüm önerileri ile birlikte sunan bir solun Türkiye'ye pek çok faydası olacağı gerçeği ortada iken, Türk solu'nun klasik hırçınlığını bir kenara bırakması en büyük temennimdir.
olmayan bir bilmeme halidir. inanmayan açar tkp'nin programını okur, orada ne istemediğimiz değil ne istediğimiz yazılıdır. inanmayan açar tkp'nin alternatif anayasa metnini okur, nasıl bir sosyalizm kuracağımız orda yazılıdır.
bir kaç örnek vereyim isterseniz: nato, ab, imf, dünya bankası üyeliklerinden ayrılmış tam bağımsız bir türkiye, bütün büyük işletmelerini kamulaştırmış bir türkiye, türküyle kürdüyle bütün etnik grupların eşit yurttaşlar olduğu bir türkiye, sanayileşmeyi hedef olarak koymuş bir türkiye, aydınlanmadan bilimden yana bir türkiye, emekçilerin kendi kendilerini yönettikleri gerçek demokrasinin kurulduğu bir türkiye.
kendisine sol diyen bazi kesimler icin dogru bir onerme olsada sosyalist sol diye tabir edilen kesim icin yanlis bir onermedir. zira marksizmi arkasina alan sosyalist sol ne istedigini gayet iyi bilmektedir.
Diyalektik materyalizmden bir haber olmanın ifadesidir. Siyaset yapmak ilkelere sahip olmak demektir. ilkeleri uygulayabilmek ise iktidara sahip olabilmektir. Karşıtların uzlaşmaz çelişkisi ve zorunlu birliği karşısında muhalefet elbette hem aynı zamanda anti-tezine bir eleştiri getirecek hem de kendi tezini sunacaktır. Ne olduğunu bilmeyen bir sol hangi mantıkla ne olmadığına karar verebilir!Saçmadır.Ayrıca bugün avrupa solu sol mudur!? ingiltere işçi partisi bir sol parti midir!? Alman sosyal demokratlar sosyalist midir? Ya da sınıf perspektifinden kopmuş bir ulusal siyaset burjuva demokratik devrimini gerçekleştirmiş bir ülkede sosyalizme destek midir köstek midir!? Bu soruların yanıtı bulunmadan işkembeden kübra'ya fikir beyan edilmemesi gereken bir iktidar olabilme sorununa verilmiş en kofti yanıttır. Sovyetler şubat devrimi ile burjuva demokratik devrimini gerçekleştirdi ardından ekim devrimi ile sosyalist devrimi. Demek ki neymiş devrim ve sosyalizm öyle gökten zemberekle inmezmiş. Evrim ile devrim birbirinden ayrı düşünüldüğü vakit böyle metafizik çıkarımlara düşmek kaçınılmazdır. Asıl çıkarım ise şu olmalıdır : " iktidarı hedeflemeyen bir sol , sol değildir! " Ve marksist-leninist paradigmalardan taviz vermeden iktidara gelmek de öyle her solcunun işi değildir. Elbette seçim faslı klasik burjuva fabianizmi içinde olacaktır ancak sosyalizm çelişkilerin bittiği bir süreç değil aksine sınıf perspektifine göre yeni bir çelişki türünün oluştuğu süreçtir. Çelişkinin nihai sonucunu da biliyorsunuz: Komünizm. Velhasıl yine belirtmek de fayda var burjuva demokratik devrim ile sosyalist devrim ve liberal sol , sosyal demokrasi , ulusal sol gibi dandik fraksiyonlar sol/sosyalist değil aksine sosyalizmi baltalamaya çalışan reformist siyasi akımlardır. iktidar olmayı hedeflemiş sınıf perspektifli her siyasi parti öncelikle bulunduğu ülkede somut durumların somut tahlilini yapabilmeli ve işçi-emekçi kitlelerini hem nitel hem de nicel açıdan örgütleyebilmelidir.
iktidar olmayı gözünde bitirmiş ama dimdik ayakta gibi görünen düz muhalefet mantıklı kişilerin, her şeyin farkında olan insanlara ters gelen klasik davranışıdır.