bugün

üstelik slaytlar kendisine ait değildir.
(bkz: ya sabır)
internetten indirme slaytlarla ders anlatan ve gününde bankamatikten maaşını utanmadan alan kişidir.
(bkz: türkiyede akademisyen kalitesi)
(bkz: akademisyen olmak)
slaytın bilimselliği ile doğru orantılıdır. slayt hocanın okuması için değil, öğrencilerin takip etmesi içindir.
slaytı ver evde çalışalım o zaman üniversite de açık üniversite olsun demek istediğim hocadır.
(bkz: mal beyanı)

edit: ayrıca sorular da slaytlardan çıkmaz. sürpriiiiiizz!
sorgulanması gerekendir. (yaptıracağın ve yapacağım tanımı sikeyim.)
eğer slaytı sadece ders anlatımını destekleme amaçlı kullanıyorsa çok mantıklı bir iş yapmaktadır.
ama bazı manyaklar var ki iki farklı türüne bizzat rastgeldim. ikisinin (ve diğer farklı türlerin) de allah bin belasını versin.
birinci tür;
itüde kimya mühendisliği öğrencisiydim.(bıraktım.) malum %30 ingilizce ders alma zorunluluğu var. genel kimyayı ingilizce aldım. kadın geliyor abi, açıyor slaytı, konu kitapta nasıl yazıyorsa birebir yazılmış zaten oraya. götünü kaldırmaya lüzum görmüyor zaten hanfendi. slaytı laptoptan bakarak okuyor geçiyor okuyor geçiyor. bak bu siktiğimin dersini türkçe anlamak zor zaten. sen hazırlıkta öğrendiği yarım yamalak ingilizceyle daha adını zor söyleyebilen 100 kişiye slayt okuyarak kendini hocadan sayıyorsun. hayır yetmezmiş gibi soru koymuş slayta. soruyu kime çözdürdüyse cevabı elindeki kağıtta. kalkıp(evet bu esnada o narin götü sandalyeden ayrılmakta. ahh yazıık) tahtaya çözümü yazıyor. tek kelime etmeden yazıyor ve oturuyor diğer slayta geçiyor. biz o esnada soruyu çözüyoruz ve tahtaya yazılan çözümün hatalı olduğunu görüyoruz. hocam bu hatalı çözülmüş diyoruz. hatun ne dese beğenirsiniz? "doğru çözüm bu" diyor elindeki kağıdı göstererek. hani sağlamaya, o kafatasının içindeki üç beş nöroncuğu yormaya hiç hacet yok. bu malı bi de hoca diye karşımıza dikiyorlar.

ikinci tür;
şuan istanbul kültür üniversitesindeyim. allah var itüden bin kat iyi bir ortam.
ama haberleşme (bkz: telecommunication) alanındaki derslerimizi veren bir hoca var. bilgisine laf edemem. gerçekten bu alanda ne bilgi varsa yalamış yutmuş kemiklerini bile yemiş çıkarıp tekrar yalayıp yutmuş.
bir sorun var ki o da "ben bu kadar şeyi biliyorum, bunların hepsini öğrenciye sokmalıyım" düşüncesinde. karşısındaki öğrenci topluluğu bence gerizekalı falan değil ama o kadar çok konuyu alabilecek kapasite yok. ve de o kadar konuyu bilmesine hiç gerek de yok.
abi yok böyle bişey. adamın tek ders için hazırladığı sunumlarda toplam 550 sayfa. her derste 60-70 slayt işleniyor. her slayt kitap gibi dolu. ve konuyu öyle bir ezberlemiş ki, 45 dakikalık dersin 44,5 dakikası ders işleyebiliyor. nefessiz anlatıyor. (bkz: nefessiz sikmek)
sorduğun sorunun cevabını alman mümkün değil. sorduğun tüm sorular ona göre çok basit ve sen gerizekalı olduğun için hiç birşeyi anlamamışsın. kesinlikle senin anlaman için en ufak bir çaba göstermiyor. hele bir de " örnek çözmekle bu konuları anlayamazsın, sana burda 100 tane soru çözsem sen teoriyi anlamadıysan 101. soruyu yine çözemezsin. herşey teoride bitiyor. teoriyi anlarsan herşeyi anlarsın" demesi kanser ediyor adamı.
evet büyük bir ders aşkı var adamda. dersine feci halde aşık. ve sınıfta o ve slaytlarından başka hiç birşey veya hiç kimse yok.
slaytlarını alıp kendi kendine çalışabilirsin. öyle sağlam hazırlamış slaytlarını. ama hocadan faydalanmak mümkün değil. yaptığı şeyin bilimsellikle zerre alakası yok.

neyse içimi döktüm. aslında tam dökemedim. alıp karşıma sövmek istiyorum ama neyse.
şifreyle kopyayla ya da bilemedin inek gibi, ot gibi sadece puan kasarak allah ne verdiyse bölümlerine girip, üniversite eğitimine kadar yeterli altyapıyı kendinde oluşturamamış kişilerin üzerinde kafa patlattığı bilimselliktir.

bir kere slayttan önce plak-şeritler,asetatlı yansıtma gibi enstrümanlar(müzik enstrümanı aklına gelmesin yavrum) kullanan hocalara kadar herkesi bir sorgulamak lazım o zaman.

eleştirilecekse, slayttan ders işlemek değil, ders içeriğinin slayt hazırlama kurallarına uygun olup olmadığı eleştirilmelidir...
dandik dundik oradan buradan sentez makalelerle profesör olmuş hocaların bok yemesidir.
slaytı, hocanın bilimselliğinini tartışmaya açma aracı olarak değil basit bir sunun aracı olarak görmek gerekir.
slayttan ders işleyene hoca denemediği için anlatım bozukluğu yapılmış başlıktır.

edit: genç slaytçılar rahatsız.
(bkz: slayttan ders okuma görevlisi)
Kitaptan okuyarak ders anlatan hocayla birdir. Mk kitabın aynısını okuyacaksan niye yoklama alıyorsun neden saat 9.30da ders koyduruyosun. Okuma yazmamız var senin yaptığın işi bizde yaparız. Biraz bilimsel ve tartışmacı olun yoruma dayalı işleyin şu koduğumun derslerini.
hocanın bilimselliği ders anlatması ile ölçülemez, hele de anlattığı şeyleri öğrenci için görsel olarak sunmaktan öteye gitmeyen (=pekiştireç) bir slayt ile hiç ölçülemez.
yine, lisans seviyesinde olan bir kişinin de bir hocanın bilimselliğini ölçmesi kolay değildir.
hatta, bir akademisyenin ders anlatımı onun yapması gereken işler arasında en önemlilerinden dahi değildir denilse yanlış olmaz.
ders anlatmak lisede veya community college gibi kurumlarda önemli olabilir.
akademisyenin asli görevi araştırma yapmak, yazmak, çizmektir.
dünyanın her yerinde lisans derslerine asistanların girdiği de gözlenir, özellikle de "introduction to X" formatındaki giriş derslerine.
öğrenciden gelen "hocam slaytın soft halini sınıfa eposta ile gönderebilir misiniz?"teklifine hoca eğer olumlu yaklaşıyorsa işte o zaman sorun vardır. öğrenciye bu şekilde katiyen ders notu verilmemelidir.