bugün

recep tayyip erdoğan: danışmanı tarafından hazırlanan konuşma metinlerinin, konu başlıklarına bakar sonra bakmadan hitab eder. ara sıra kürsüden bir mikrofon kapıp uzaklaşır. anlatımını genellikle mehmet akif'ten şiirlerle zenginleştirir. tonlamaları yerinde kullanmasını çok iyi bilir.

deniz baykal:erdoğan kadar olmasa da, konuşma metnine bakmadan konuşabilme yeteneğine sahiptir. kürsüden genellikle ayrılmaz. tonlamaları kullanmaya çalışsa da, vurgularında sık sık kaydırmalar yapar. netekim, yetmiş yaşında bir siyasetçi için hiç de fena sayılmaz.

devlet bahçeli: konuşma metnine bakmadan konuşamaz. okuduğu için de tonlamalarında bir düzen yoktur. konuşmanın uzadığı bölümlerde sesi kısılabilir.

bu durumlara futbol terimleriyle bakmaya çalışırsak;

erdoğan, barcelona'nın total futbolunu,
baykal, chelsea'nın total futbolunu,
bahçeli, kaos futbolunu oynamaktadır.

bir siyasetçi için, hitabet sanatı önemli kere önemlidir. hem inandırıcılık açısından, hem dinlenebilirlik açısından ve bütün bunlara bağlı olarak, oy alabilme açısından..
erdoğan: konuşması doğaldır, tonlamaları vurguları mükemmel bir hatiptir.

kılıçdaroğlu: anadili türkçe olmadığından önündeki metindeki kelimeleri herhangi bir tonlamaya tabi tutamaz. yapmaya kalktığında da doğal olmadığı her halinden belli. kitap cümleleriyle konuşur. söylediği şeylerin anlamını ertesi gün idrak etmesinin nedeni de türkçesinin zayıf olmasından kaynaklanıyor.
(bkz: kılıçdaroğlu türkçesi)
(bkz: beginner one)

bahçeli: anadili türkçe olmasına rağmen kılıçdaroğlu'nun konuşmasına benzer bir şekilde kitap cümleleriyle konuşur. vurgularının inandırıcılığı zayıftır.

demirtaş: anadili türkçe olmamasına rağmen kılıçdaroğlu'ndan ve bahçeli'den çok daha iyi bir eğitimden geçtiği belli. konuşmaları kendi içerisinde tutarlı.
süleyman demirel iyi bir hatiptir efenim ayrıca siyasi bir otoritedir kendileri.