bugün

bizim gibi geri kalmış toplumlarda, herkesin ağzında siyaset sakız olur. kişi liseye geçtiğinde takribi 14-15 yaşında kimlik arayışında iken sporu sanatı felsefeyi pas geçip, siyaseti kimliğinin bir parçası haline getirir ve bu durum ömrü boyunca devam eder. söz konusu bireyin sosyal, ekonomik, cinsiyet, yaş vs. durumları önemli değildir. geri kalmış ülkelerde, kahvelerde, tekellerde, lüks restoranlardan, lise bahçelerine, üniversite forumlarına, berberlere, meyhanelere, kerhanelere bir şekilde siyaset ulaşır. siyaset dışı konular bile siyaset ile açıklanmaya çalışılır. şimdi diyeceksiniz bak fransıza gelişmiş ülkede paso bir miting bir şey. fransa tarzı ülkelerde kişi vatandaşlık bilincinin farkında, haklarını biliyor. her bir siki tayyip, kürtçülük, chp zihniyeti vs. tarzı bir şey ifade etmeyen olgular üzerinden açıklamaya çalışmıyor. adam her şeyden önce haklarının derdinde. bunun yanında bir yandan iyi bir maaşı var, düzenli spor yapıyor, bir enstrüman çalıyor, sosyal bir çevresi var, kitap okuyor, film izliyor bla bla. evet onun da kendine özgü avrupai problemleri var. ama en azından dolu dolu geçiriyor günlerini. buradaysa kişi fakir, tüm gün sevmediği işinde çalışıyor, trafik çekiyor, yorgun argın eve geliyor, ne kitap okur ne bir şey. en büyük keyfi tvde dizisini izlemek, kahvede arkadaşlarıyla ülkenin durumunu yüzeysel bir şekilde tartışmak. ben burada 2500 yıllık geçmişe sahip, aristolarla, humelerla, comtelarla, marxlarla bezenmiş siyasete bok atmıyorum. ben onu hayatının merkezine yerleştiren kişiye bok atıyorum. siyaset, müzikten de futboldan da felsefeden de önemli değil.
Siyaset artık hayatımızın her alanına girdi. Keşke sadece tepe yöneticileri etkilese.