bugün

recep tayyip erdoğan tarafından başlatılan, önümüzdeki ay yine sık sık görmeye alışık olacağımız hadise.
tribünlere oynamaktır.
reklam kokan hareketler olsa da insanlarla bir olma açısından tebrik ettiğim hadisedir.
halkin en ezilmis, en kolay kandirilabilen kesiminin oylarina talip olmaktir.
gecekonduya gecekonma durumudur. sadece ramazanlara tekabül eder ve gecekonduda yaşamayı normalleştirir.

ilginç bir yanı vardır. konuk eden insanlar sofralarında çok seyrek gördükleri şeyleri paylaşırlar konuklarıyla.

(bkz: türkiye deki misafirlik müessesesi)
bir taşla iki kuş vurmaya niyetli, yontulmuş zekalı siyasetçilerin işi.
hem iftar ayağına ben dindarım mesajı. hem de gecekonduya gidip halkın alt kesiminin yanındayım mesajı.

ramazandan geriye kalan 11 ayda gittiğiniz beş yıldızlı otellere, lüks restoranlara, seksen çeşit yemeğin ve dolar milyarderlerinin bulunduğu sofralara, bir zahmet siktirip gider misiniz ebediyen?

(bkz: olduğun gibi görün)
iş icabı yapılandır. şov amacı güder. "hem dindarım hem halka ilişkiliyim" imajı çizilmesini sağlar.
siyasetçilerin, 10-15 kamera eşliğinde, yoksul bir ailenin yanında orucunu açmasıdır.

(bkz: reklam kokan hareketler bunlar)
peynir kurtları gibi besili,
yoksul halkın ekmeğinin üstünden zeytini de çalan,
siyasetcilerin,

elinde bir kilo baklava,
15-20 adamın korumasında,
zırhlı arabalarla,
bir göz hanede,
7 kişinin yaşadığı gecekonduda,
utanmadan, sıkılmadan iftar açmalarıdır.
(bkz: iftar açmak) evet. bunu yazan adamı gel kale al da oku şimdi, hadi bakalım.