bugün

üniversitelerin iibf veya sbf fakültelerinde bulunan bölümü okumaktır. kişiyi mezun olduğunda (genellikle) meslek sahibi yapamayan bir bölümdür.
ileride ne iş yapacağım konusunda fikrim olmadığı için tercih etmediğim bölümdür. halbuki benden iyi siyasetçi olurdu ama eğitim sistemi ne yazık ki siyaseti okumuş adamların yapmasına yönelik değil, ne kadar çirkefsen o kadar siyasetçisin.
siyaset bilimi ve kamu yönetimi okumaktan farkı yoktur. evet siyasetçi olmazsam polis olacağım sonumuz belli.
en azından mezun olurken 'ulan ilerde başbakan olsam da bi olay çıktığında insanların üzerine su sıkıp gaz atsam' diye düşündürmeyen bölümdür. uygarlıkların, devletlerin, insanların tarihiyle ve birbirleriyle ilişkileriyle ilgiliyseniz ve merak ediyorsanız, bu bölüm size çok şey katacaktır. evet, bir mesleğiniz olmuyor ancak dünya görüşünüz ve haliyle vizyonunuz epey mi epey genişliyor.
siyaset okuyup da bir partiye gireceğim zanneden adamların hiç uğramamasını temenni ettiğim bölümü okumak. ulan hadi bilmiyorsun, bari azıcık araştır. mecliste 550 vekil var bunların kaçı siyaset mezunu diye. hadi onu da geçtim kaç tane başbakan iisbf okumuş onu araştır en azından. türkiyeye damgasını vurmuş üç siyasetçi; özal, demirel, erbakan, üçü de itü mezunu. başbakan olmak için en iyi okul itü o zaman?

siyaset bilimi, tüm bunlardan apayrı bir bilim dalıdır. bakmayın pek fazla siklenmediğine. eğer dünyada gerçekten bütün ömrümüzü adamamız gereken bir bilim dalı varsa o da kesinlikle siyasettir bana göre. sadece ben değil, aristo da master of science olarak görürdü siyaseti. bunun sebebi çok açık. dünyada insanların nasıl yönetilmesi gerektiğini ve kimin neyden ne kadar pay alacağını belirlemek kadar önemli başka ne olabilir ki?

tüm bunların yanında, bu bölüm hukuk gibi, tıp gibi, mühendislik gibi bir meslek bölümü değildir. sizden çok şey ister, size çok şey katar, zihninizi genişletir ama karşılığında teknik bir beceri kazandırmaz. hatta yeri geldiğinde ağırlığınızı koymasını bilmezseniz eğer, kahve ağzıyla memleket kurtaran cengaver dayıların, amcaların yanında susup dinlemek zorunda bile kalabilirsiniz. o amcalar, "sende de hiç iş yoğumuş yeğen, ben okusam o bölümü var yaa, piyuuuuv" da diyebilir.

bazen düşünüyorum da bu bölümü okumak insana o kadar çok şey kazandırıyor ki. her şey bir tarafa dünyada bir birey olarak ne kadar ufak bir yer kapladığını öğretiyor insana. tüm o fikirlerinin, hayallerinin, ideallerinin ne kadar anlamsız ve dünyanın bu hengamesi karşısında ne kadar da değersiz olduğunu sokuyor gözüne. buna bir alıştın mı artık gerisi çorap söküğü gibi geliyor zaten. sonra sorgulamayı öğreniyorsun. doğru nedir, ahlak nedir? devlet nedir, ne için vardır? buradan başlıyorsun sorgulamaya. bir soruya cevap veremeden 5 tane daha soru çıkıyor karşına. onlara da cevap veremeden yüzlercesi daha...

en kutsal saydığın şeylerin aslında ne kadar değersiz olduğunu anlamaya başlıyorsun. pek çok insanın uğruna savaştığı, öldüğü, öldürdüğü şeylerin ne kadar da gerçekten uzak, ne kadar da gereksiz olduğunu görüyorsun. sonra taksi şoförü uyandırıyor seni bu derin düşüncelerinden:

-peki sen ne düşünüyorsun kardeş bu konuda?
-efendim abi, konu neydi bir an dalmışım da kusura bakma?
-seçimi diyorum. kime oy vermek lazım, kimi seçmek lazım?
-fark etmez abi. fark etseydi seçmene izin vermezlerdi zaten.
-olur mu kardeş yaa, herkes senin gibi düşünürse ne olur memleketin hali? boşa okuyonuz siz o zaman.

edit: mastar başlık, mastar tanım.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar