bugün

Yapılan bir ihanetin ardından kanayan bir aşığın aşık olduğuna acı ve isyan içinde söylediği, söylenmeyi hak eden kişide eğer seviyorsa, hakikatten o kişiye en koyacak olan olan cümledir... kimi zamansa kendi kendine söyler ihanet gören aşık bu cümleyi kendine. şimdiki anlatacağım hikayede her iki örneğinide vereceğim.

>aa abi bu senin manita değilmi? yanındaki kim, hehe yoksa boynuzluyomu lan seni..
-ne diyosun lan sen? necla değildir o.. değil.. değ..

değil diyerek, hatta umut ederek o mekana doğru ilerler arkadaşını geride bırakır hakan. gördüğü manzaranın ona verdiği hissiyat kaynar suların başından dökülme hissiyatı, kalbine bir bıçağın aniden saplanmasının verdiği duygu ile aynıdır. mekana girer, gözlerine inanamayarak;

-Necla?!
+Hakan?! eeh şey benn..
-sen beni ..
+hakan, ben açıklayabilirim..
-neyi açıklayabilirsin? yeni sevgilini tanıştırmayı unuttuğunumu, yoksa beni aldattığını söylemeyimi.
<ne diyo bu? sende kimsin?
+hakan dinle..
-yüzünü bile görmek istemiyorum
+hakaan!!

mekandan uzaklaşır, beraber kaldığı arkadaşının evine.. sakinleşeceğini umduğu, yere gider. aradan bir gün geçer. çalan telefonlarda cabasıdır. fakat artık hakan telefonunu kapatmıştır. ev telefonununda fişini çektiğinden ulaşıma kapalı duruma getirtmiştir kendini.
hala sinirlidir, şoktadır, alışmak zorunda olduğuna inanamamaktadır, inanamaması onun neclayı unutmayacağı anlamına gelmiyordur kendince, alışmak zorundadır onsuzluğa. duygu kargaşası içerisindedir ve kalbine saplanan sancısının onu her özlediği, onsuz dakikalarda dahada ağırlaşsada, içine gömerek, gözyaşlarını yutarak, hayal kırıklığı ile dalgın dalgın gözlerini yere dikmiştir, arada gözleri kapalı telefona bile kaysa, içi açmasından yanadır ama kendini engelliyordur 'arasa ne olacak ki oğlum? sesini duysan ne olacak, iyimi gelecek sana sanıyosun? mutlumu edeceek ne yapacak? neden dikersin o gözlerini o lanet şeye! seni düşürdüğü hallere bak, sen bunlarımı hak ettin, açarsan namertsin oğlum.. açmayacaksın.. sesini duyupta kendine dahada işkence çektirmeyeceksin.. şu yüreğine dahada yük yüklemeyeceksin, yeter kendine bu eziyetin niye.. niye yani niye..' bunları söylemeye devam eder gözlerini kapattığı telefonuna arada istemeyerekte olsa tekrar değdirince. uyuyamamıştır, kalbi ise bir çaredir.. ve kapı çalar.. kalbi birden çılgınca atmaya başlar ki yaşanılanları getirir aklına, kendine sinirlenir. yasaklar bu heyecanı beyni aracılığı ile kalbine sözsel bir şekilde. bir kaç saniyede olur biter bu içindekiler hızlıca. kendi kendine der ki. 'biliyordun gelecekti, illa ki gelecekti tanıyorsun çünkü malını, hıhh.. eski malını. hazırdın buna, ama artık farketmez bu senin için, bırak son kez gelsin. noktalanmasıda böylelikle kesinleşir.' kapıya vardığında kim o demeden kapıyı açar. gözlerini şöyle bir kaldırır yerden.. evet, necladır gelen, oldukça üzgündür.. bişey demez ve kapıyı açık bırakır içeri girer, artık son cümlelerini kursun ve düşsün yakamdan düşüncesi ile. kapı çalmadanki oturduğu kanepeye tekrar oturur. necla oturmaz, ayakta etrafı izler düşünerek ve sanki oraya ilk defa gelmiş gibi, yabanileşmiştir sanki, ağzını bıçak açmıyordur.. asıl amacı yüzüne bakması ilk orda duyulan sesin, atılan adımın onun olmasını ister, ona göre davranabilsin, öğrenebilsin onun ses tonundan hangi duygu içerisinde olduğunu. korkuyordur. ve sonunda amacına ulaşır. hakan rahat bi tavır göstermeye çalışır ona, sanki umursamıyormuş gibi, zaten umursamayacaktır, küçültüyordur neclayı gözünde.. kaşlarını hafif kaldırarak bakar neclaya.

-ee? oturmayacakmısın. ne dikiliyosun öyle?
+şey.. ben.

bişey demez yalnızca iç çeker hakan, onun ne diyeceğini izlerken mimiklerinden, kırgınca bakar ona, ürkekliği, korkması artık ona ne tatlı, ne şirin, nede masum gözüküyordur, kızmaya bile takati kalmamıştır, o hissiyatı bile almıştır çünkü kendisi bedeninden, gücü yoktur hiç bişeye artık, kolunu kaldırmaya bile
içine derince çektiği nefesi verir..

-ne istiyosun necla?

der yarı yorgun yarı patlayacak bir yanardağ gibi.

+hakan..
-söyle..
+dün gece uyuyamadım ben,
-ee?
+seni düşündüm sürekli.. ben böyle biri değildim.
-demekki öyle biriymişsin, hem ne farkederki. banane bundan?
+bunu neden, nasıl yaptım bilmiyorum.
-öyle biri değildin sanıyordum seni, o yüzden aşk bir yana, bu kadar bağlandım sana ki hayalkırıklığına uğramışlığım var şuan. ne farkeder artık eski neclam olsan?
+hakaann..
-sen benim hayallerimle beraber, umutlarımı, mutluluğumu, tebessümümü, hayatımın anlamını, neşesini ve daha birçok aklına getiremeyeceğin şeyi çaldın benden. herşeyim derdim ya sana.. inanmıyormuşsun ki bunu yapabildin bana, göze alabildin ama bak doğruluğunu şimdi benden aldığın herşeyimi görerek anlarsın belki.

içi erir, parçalanır neclanın. bilir ki herşeyim dediği kendisidir, necla kendini ondan bile bile ayırmıştır, artık hakanının değildir.. onun söylediği bu sözler ile de yüreğine bir diken gibi batmıştır kanatmıştır..

+ne desen haklısın, ama ben çok üzüldüm.. insan bişeylerin değerini kaybedince anlıyormuş, seni ne kadar sevdiğimi sensiz geçen ve yaşadığımız şu son bir günde tam manası ile anladım ben.
-hıh.. bu artık neyi değiştirir?
+ama hakan..
-biraz geç değilmi bunu en sonunda görebilmişliğin? sana kaç kere söyledim, yazdım, çizdim, daha nasıl anlatacaktım sana olan sevgimi ben? illa beni kaybetmenmi gerekirdi. hemde aldatarak!
+ben çok üzgünümm..
-ben değilim, değmiyosun gözyaşlarıma, matemlere, değmiyosun sen..

birden ağlama hıçkırıkları yükselir odadan. ağlamasını gören hakan, ona acır sığıntılaştırır, aşşağılıklaştırır içinde. ve içine biranda nefret dolar.

-git şimdi..
+hakan, beni dinle.
-iyi hadi dinleyeyim, anlat.. ama bu senin için, benim için artık hiçbişey değişmeyecek. sadece sen rahatla diye. evet dinliyorum seni anlat..

dudağını büzer ve sözlerine devam eder.

-herşey biranda oldu, proje adına tanıştık, öyle biranda aşık oldum ben ona, hoşlanmışım yani.. biranlıkmış, seni kaybedince anladım, umrumda bile değil şuanda senden başka hiçbişey..
+senin dışında herşey umrumda biliyormusun?
-hakann acıtma içimi..
+ne oldu? nasılmış aynı duyguları paylaşmak, içinin acıması.. acıtılması nasılmış necla hanım? pahabiçilemez değilmi?

bunları söylerken ses tonu ağlamasından neredeyse kediye döner, anlaşılmazlığı artar ve hıçkırıkları ilede iyice gıcıklaştırır kendini.

-aşık olmak ziyan edilmemesi bişey çünkü, çünkü hoop diye olunamıyo, herkes olamıyorum diye yakınırken, sendeki bereketede yarabbi şükür deyipte nasiplenmemi çıkardın kendine? aptalmısın kızım? sen meğilli olmasaydın aşıkta olmazdın, fingirdeşirsen milletle olacağı bu! beni adamla tanıştırmıyorsun bile projem var diye, hiçbişeyden haberim yok ya.. uyuyorum ayakta! nerden mimar oldun ki sen? gerçi sen aynı bok oldukça ne olursan ol çekersin kendine milleti, müzisyen bile olsan gider gitarcı parçasını seversin çok romantik çalıyordu beni o yüzden etkiledi diye.. kaç kere dedim sana konuşma kimseyle diye, kıskandığımı bile bile hatta gittin konuştun değilmi onun bunun serserileriyle? ben hayatımdan herkesi çıkarmadımmı? kim için ulan kim? midem bulanıyo yeter konuşma. ağlamayıda kes artık. sinirim bozuluyor..

+sensiz şimdi napıcam ben, sana böyle çok aşıkken, seni bu kadar çok severken..

sözlerini bitirdikten sonra ağlamakla birlikte sırtını duvara yaslar ve sırtını duvara sürterek aşşağı kayar, yere çökmüştür. titremeye ve ağlamaya devam eder. eskiden ağlamasına dayanamayan hakan, bu sefer ona karşı zerre kadar merhamet, acıma duymaz, duyamıyordur. köreltmiştir her bi duygu tomurcuğunu, budamış hatta kökünden kesmiştir. o an ki hislerine göre sevgi denilen şeyin bok kadar değeri yoktur gözünde. birkaç dakika sessizliğe bürünür hakanın evi.. sadece neclanın hıçkırıkları ve ağlama sesi burnunu çekmesi vardır. birde saat sesi. bilgisayarının fanının seside eklenince bu odanın sesine.. tam bir ölü evidir. yas varmış gibi.. necla için vardır, çok sevdiği , kıymetini bilemediği sevgilisini yaşarken kaybettiği için. içine sığmıyordur yüreğinden gelen acı. hakan dişlerini sıkar... sonunda neclaya doğru ilerler yere eğilir ağlamasının sinirini iyice zıplatmasından ötürüde sertçe davranır kolundan tutar asılarak kaldırır yukarı. necla şaşkınlık ve korku içerisinde hakanın gözlerine neler olduğuna anlam vermek için bakar. ne yaptığını anlamıyordur fakat bu hareketi neclayı heyecanlandırmıştır. irileştirerek hakanın üzerine diker gözlerini.

-bak şu gözlere.. bak. bugüne kadar yaptığın hataları, aldığın aptalca smsleri, davranış bozukluklarını, eskiden yorum yazdığın siteleri, kurduğun aptalca arkadaşlıklarını, tehlikeli arkadaşlıklarını.. milleti başarısı üzerinden gidip karakterinden övgüler yağdırarak şımartmanı.. iş icabı da desen onları masumlaştıran hiç bişey yok. olamazda, hepsine tamam demedimmi.. yine böyle ağlamıyormuydun? yutmadımmı? yuttum dimi? yutamayacağımı bile bile, içimi acıtacağını bile bile yuttum.. konuşmayacağım yapmayacağım söz demen karşılığında hepsini yuttum ben. bana yalan söyledin yuttum,
okulunda olan olayı biliyorsun onuda unuttuk.. benim fedakarlıklarıma bak, aşk diyorsun ya, seninle yaşanmamalıymış bu. ama herşeye rağmen, canımı yakmana rağmen, aklıma binbir tür şey getirmene rağmen, huzurumu sikmene rağmen.. beni boğmana rağmen.. her an her dakika hemde, sırf bana kattığın mutluluk, beni hayata bağlamanı, beni sevmeni, hiçbişeyle kıyaslayamadığımdan hepsini yuttum.. sensizliğinde sensizliğinle hayalinle seviştim ben, herşeyde heryerde seni görürken ben.. saçını gözünü tenini gülüşünü hayal ederken sırf seni bu kadar sahiplendim ya sevdim ya. aptalın en önde gidenim ben. gerçekten.. sen ne anlarsın sevgiden. ne anlarsın. nee lan nee?
+bebeğimm.. ben senin sevgine, sana.. ne kadar ihtiyaç duydumm duyuyorum ve duyacağım bi bilsen.. eriyorum yemin ediyorum dünden beri.. tek bi seni seviyorum demenle ölebilirim şuanda.. sarılmanı benimle bişeyler paylaşmanı, mutlu olmayı seninle, özledim seni, çok fazla özledim.. çok pişmanım yaptıklarımdan görmüyormusun halimi? görmüyormusun nasıl eridiğimi senin için.. görmüyormusun hakaan.. bebeğiimm görmüyormusunn..

şöyle bir bakar kırgın gözlerle eski sevgilisine. ve der ki;

-Sevmiştim lan seni!

arkadaşının evini terk eder onu orda bırakarak. umrunda değildir onun orda ne yapacağı. telefonunu alır neclanın avcuna verir..

-al, tanışacağın yeni kişiler belki kendi telefon rehberine sığmaz benimkini kullanırsın .. şifresi 63252, unutursan kendi isminden hatırla, o rakamlarda senin adın çıkar. bak keyfine şimdi...

arkasından yürür, kapıya doğru ilerler, kafasını kapının ordan çıkarır, merdivenlerden hızla inen hakanı durduramayacağını bile bile bağırır arkasından, koşar ama yetişemez. artık gittiğini anlar. kapının az ilerisindeki merdivenlere oturur. ağlamaya başlar şu sözleri tekrarlayarak..

+ben seni hala seviyorum.. ben seni hala çok seviyorum bebeğim, geri dön ben çok aşığım sana yapamam sensiz.. yapamamm.. yapamamm. hakaann..

bu sözleri söyledikçe sesi incelir ağlaması sesini bastırır.. hakanın telefonunu alır öper, sever, alnına dayar...

aradan günler geçer, hakan arkadaşının evine artık dönmeyecektir, eşyalarının orda kalmasının bir önemi yoktur kendine göre, nasıl olsa birgün alırım ordan diye düşünür.. bu aradada içindeki acı git gide dahada çekilmez hale gelmiştir, neclanın ağladığını gördüğü o hali şimdi şimdi içini yeni yeni acıtmaktadır. cebinde resmi vardır neclanın. aklına gelir çıkarır alır eline, gülüşü.. o çok sevdiği gülüşü vardır yüzünde yine. dayanamaz gözyaşlarını artık içinde tutmaya ve ağlamaya başlar..

-neden yaptın bana bunu? sevmiştim lan seni! sevmiştim.. mükafatı bumu.. sevmiştim seni benimdin sen benim.. nasıl bir başkasına baktın.. nasıl dokundu sana, baktı sana, öptü belkide.. nasıl, herşeye rağmen yaptığın şerefsizliklere rağmen affedip yine sevmiştim lan seni.. sevmiştiimm..
sevmiştim seni
hem de gizlice
hem de sır gibi
hem de sadece ben yaşamıştım kendi içimde
ama sen de bilmiyordun
haberin bile yoktu
içimdeki fırtınalaradan
sen duymuyordun geceler boyu attığım çığlıkları
istesen de duyamazdın zaten
çünkü sen o zaman çok uzaklardaydın
başka gözlere bakıyordun
başka elleri tutuyordun
yine aşkımı bilmediğin gibi
feryadımı da bilmiyordun
göz yaşlarımı da görmüyordun
belki de en güzel anlarını yaşıyordun
en güzel saniyeleri geçiriyordun sevdiğimle
ama ben yıkılmıştım
yaşamıyordum belkide
yaşasam bile senin sevginleydi belki de
ama şimdi çok pişmanım biliyor musun
seni sensiz yaşadiğım
seni sevdiğimi diyemediğim için
ama olmadı işte
son pişmanlık benim
için bir kez daha fayda etmedi
hala onun kollarındasın
hala habersizsin
hala onunla mutlusun
ama ben de hala
mutsuzum
hala ölüyüm
çünkü hala sensizim.
karşı tarafın aldatıldığını anladığında verdiği refleks.
genelde boynuzlanan erkeğin-kızın söylediği söz.
sevgilinin, senin karşında kötü bir durum sergilediği anda kuracağın cümle.