bugün

başlığı görür görmez, sevgililer gününü kutlayıp kutlamama derdim falan olduğunu düşünmeyin mümkünse. amacım bu memleketsel-yılın bir günü bıktıran polemiğin içerisinde yer almak değil. işin ticari canlanma boyutu, kapital dünya düzeni olgularından söz etmeyeceğim. bunlar bende kalacak. lakin, takıldığım mevzu gün geçtikçe dünya insanının çıkarcılığının sevgisizliğinin başrol oynaması. şimdi biri de der ki bunu kapital dünya düzeninden nasıl soyutlarsın? belki, cidden soyutlayamazsın fakat ben bu yazımda soyutlamak istiyorum.
sevgisizlik bu kadar hakimken insan sevgi hissine de kafayı takıyor. sevgisizliğin içinde sevgiyi mi oynuyoruz yoksa biz? maddi çıkarcılıktan öte, güleryüzlülüğü/ sıcaklığı/ insan olma ediminden gün geçtikçe uzaklaşırken nasıl olacak bu işler feridun bey? feridun amca da bilmiyor nasıl olacağını bu işlerin.
sevgisiz bir dünya köküne kadar. 14 şubatta zorunlu kutlanan 1 gün. bu mudur abi?
doğadaki her canlıyı sevmek gerek. belki o zaman inanacağım sevginin realitesine/ kutsallığına dünya içinde. düşene hazla bir tekme daha atarken inandırıcılık kalibresi kalmıyor günlerin.
sevgi güzel şey. dünya hali, bizde sevgi bırakmadı mı? paylaşımsız sevgi olur mu? önce, yanıtlayalım. belki ondan sonra, Valentine'i anımsayabileceğim.