acıdır, tatlıdır. hepsi aynı kaptandır. ışıl ışıldı gözleri...

her yıl mütemadiyen andığım, yandığım, kandığım zaman dilimidir bu. yeniden ceylan bakışıyla film şeridi gözlerimin önünden geçiverir, yeniden ölmeden önce yaşanabilecek en büyük hazzı yaşamışım hissiyle dolup taşarım bu zaman diliminde. hatta öyle ki taşkınlığımdan mütevellit o gün içinde programımı ona göre ayarlamaya çalışırım. salt aşka programlanırım.

ah sevgilinin o ilk bakışı yok mudur -bilirsiniz birçoğunuz- o karnın içini kelebek gibi kıpraştıran hormonal senfoni. bilirsiniz işte. bilmeyen de bilsin. bilsin, ama aşka heveslenmesin. ne diyordu şarkı, sevil de sevme, ağlama ağlat...

heyhat bu bakış
içime doğru bir gizli nehir olmuş
şiddetli bir akış.

eyvah kahve gözlerden, eyvah ki ömrü hayatımız boyunca kalbin derinliklerinde bir yara olarak kalacak. vuslata ersek dahi o ilk haz anı bir daha yaşanmaz, kaldı ki firakımdan sızlayan kalbimizi ulu orta açık edip de merhametli yürekleri daha fazla yakmayalım da bu kadarıyla iktifa edelim.

sene-i devriyesinde ilk bakışın işte kalbim bir sığırcık kuşu olup gökyüzünde uçar ve bir etobur tarafından namlulara hedef olur. yeniden yeniden vurulurum. kanım kahve akar üstelik.

çalın çaçanızı oynayın alafranganızı. aşıklara müstehzi bir bakış fırlatın. dalga geçin hunharca. en güzel şey en çok can yakan şeye dönüşür, bu bir gerçek.

paylaştım ki derunumda yer alan hislerimi, bir nebze uykuya dalabileyim(özellikle devrik)..

ama siz ne anlarsınız aşktan, sevdadan ha!

*Görmeyen ne bilsin oy bu sevdayı.
Unutulmazdır.
10 temmuzdur, dunyanin yasadigim en guzel gunudur. Kendisiyle hala birlikte olmasamda o gunu kendi icimde kutlayacagimdan adim gibi eminim.