bugün

iki ayrı sevgili gibidir istanbul. Aralarındaki kilometrelerce mesafeye rağmen, asla gönül köprüsünün yıkılmadığı.
Parça parça yaşarlar da köprüyü, ne yanyana gelebilirler adam akıllı, ne de kopabilirler bir türlü. Rüzgarın her esişinde, farkılı duygular yaşansada köşelerde, yarım kalmıştır hep bir yanı.
iki ayrı kıtanın iki ayrı yarım kalmışlığın çelişkisinde olan bu şehirde, yarım kalmış duygularla, kavuşup kavuşmamak arasında, nasıl bocalamıyorsun... ben yokken sen, bensiz istanbulda nasıl yaşıyorsun?
Yaman çelişkiler var her yaşanılan saatte. Adam gibi yaşatmıyor ne gündüzü ne geceyi. Adam gibi yaşatmıyor ne sevgiyi ne de nefreti. Sen nasıl yaşıyorsun orada.? Üzerine alıp kocaman istanbulu nasıl taşıyorsun. Yüreğin bu pisliği nasıl besliyor nasıl oluyorda ince eleyip tertemiz kalmayı başarıyorsun.
Kimin umrundasın? Kimin?
Bensiz iki yabancı olmadın mı istanbul'a.
Büyük şehirde küçük insanlar yormadı mı seni, bensiz.! Yabacılaşmadın mı yaşadığın insanlara. En yakınındakiler uzak kalmadı mı sana. Çekip gitmediler mi senden, ardına bakmamacasına.
Söylesene, hiç kızmadın mı yolda yürürken omzuna çarpıp umursamaz davranana.
Zoruna gitmedimi yalnız nefes alışların, zoruna gitmedi mi yalnızken istanbul'un havasını solumak. Hiç ağır gelmedimi yalancı dokunuşlar.. Bu insanlara anlatmak istemedin mi? Haykırmak istemedin mi, beni! Karşı kıyıdan bakıp hiç iç çekmedin mi.? Gözünün değdiği yerler yüreğini ezmedi mi? Gerçekten aşina olduğun sokaklar artık yabancı gelmedi mi?
Nasıl yaşıyorsun bensiz istanbul da!
Yavaş yavaş yok olup tükenmeye gönlün razı mı? Boğazına kadar aşk'a batıpta, yok saymak kolay mı.
Baktığın gördüğün rengarenk ışıltıların içinden, nasıl grileşmeden geçiyorsun. Hala dargın değil misin bu şehre, hala yokum diye isyan etmiyor musun?
Sahte albenilerle donatılmış, istanbul kadınlarına kızgın değil misin? istanbul'un çirkefliğinden bunalmadın mı hala?!

Kabul ettin, eyvallah çektin istanbul'a. Sokak kaldırımları sana hesap sormuyorsa vardır bir bildiği. Onca kalabalığın ortasında yapayalnız diil misin aslında. istanbulun karmaşasında bensiz nasıl yaşıyorsun? Ben istediğim hayatı yaşıyorum, diyebiliyor musun sevdiğin yanında yokken. Merak ediyorum, hayalim bunlar mı diyorsun.

Söylesene, hiç mi hasret kalmazsın yüreğini tanıyan bu kadına. Sesim hiç mi yankılanmaz kulaklarında. Kokum hiç mi dolaşmaz damarlarında.

istanbul'un rüzgarında nazlı nazlı salınan saçlarıma dokunmadan, daha ne kadar yaşayacaksın, yaşadığını zannederek! Yorgun ruhun ne kadar dayabilir, avuçlarının arasından gelip geçen yıllara.
için rahat mı, tek başına sahilde güneşin batışını seyrederken.
Kıskanmadın mı, gece gökyüzüne bakıp, ay ile yıldızlar birlikteyken.
Gün ağarmaya başlerken, istanbul sabahında, kuşların cıvıltıları ve bahçedeki çiçeklerin arasında, ıhlamur kokularının içinde kahvaltı edemeyişimize dargın değilmisin?

Peki, seni ne mutlu edecek düşünüyor musun? Orada seni mutlu edecek şeylere ulaşabiliyor musun?
Yorulmadın mı, gözlerini bensiz açıp kapatmaktan! Oysaki, ben kızgınım çözümsüz nedenlerime. Kırgınım aradaki mesafeleri yok edemeyişe. Artık zafer çığlıklarım yok. Senli, sensiz istanbul da!

tanım:Funda Hotmanoğlu'nun okunmaya değer güzellikteki yazısı.