bugün

ancak yakın görünen insanlara yapılması gereken eylem.

türkiye ülkesinde birine birincil tekil kişil grameri ile seslensen bile "sen" sözcüğü denli büyük bir etki yaratmıyor.

birine;

geldin mi?

demek normal iken şöyle yaparsak;

sen mi geldin? ya da "sen geldin mi?"

gördüğünüz gibi sanki bir olumsuzluk yapısı varmış gibi duyumsanıyor.

istemiyorlarsa yapmayın efendi, o denli zor değil ki.
ilişkide bir level dağa attırır..
"siz" diye hitap etmek mesafeden, "sen" diye hitap etmek samimiyet oluşunca kullanılan ifade biçimi olarak genel bilinen bir durumdur. ama ben "siz" hitabının da samimiyet çerçevesinde kullanılabileceği kanısındayım. yani "sen" veya "siz"kalıbından bahsediyoruz değil mi. diyorum ki takılı kalmamak lazım. "siz" dedim diye illa ki kılı kırk yarmak gerekmediği gibi, "sen" ifadesi ve sonrasında da laubali olmak gerekmez.
Belirli bir samimiyetten sonra olması gereken bir şeydir. Yeni nesiller çok beceremez ama biz çok dikkat ederiz. incelik gerektirir, zarafet gerektirir.
Yeni tanışılan kişiye, sen diye hitap etmek hoş olmayan hatta laubali duran bir hitaptır.

Dur soluklan, bekle muhabbet ilerlesin, " sen" bir yere kaçmıyor!

Bana lönk diye "sen " diyen insana uyuz olurum meselâ, direk kırmızı kalem kullanma sebebimdir.
artık sen de herkes gibisin.
sen ve siz hitap şekilleri bizim ülkemizde gerçekten ele alınması gereken konulardan biridir. bu sen ve siz konuları o kadar zor bir durumdur ki ingilizce hazırlık sınıfında bir çocuk hocaya sırf "you" sen demek diye "you" diyememişti. ayrıca bir çok insanla tartışırken duyduğum şu cümle de yine aynı problem. " bana sen diyemezsin."

özellikle doktorlar sürekli "sen" der. bunun anlamı da sana dosthane ve samimi oluyorum demektir yani demekmiş. bence sen kullanılmalı siz biraz olmuyor sanki.