bugün

sahtekarlığın ve aptallığın en mide bulandıran halidir.

sahtekarlıktır çünkü bir tarafın üyesi olduğunu söyler ama kendisini bir mayına basarken, veya en yakınını o güzel suratına dipçik yerken asla hayal etmez.

aptallıktır çünkü tarafını tutacak kadar ilgilendiği savaşın bir gün kendi kapısına kadar geleceğini önceden göremez. aptallığını ancak o zaman anlar.

sonra çok yaşlandığı bir gün belgesel filmci gençler o dönemden sağ kalan biri olarak kapısını çaldığında onlara o eski düşmanlarını savunurken bulur:

"bizim de rum bir komşumuz varıdı, çatışmalar yaklaşınca geldi bizi uyardı. 'al çocukları hemen gaç' dedi. bizimki evde değilidi, araba yok, ben 5 çocukla nasıl gideyim? komşu gendi arabasıyla bizi barış gücünün üslerine bıraktı".

"ustam rum'udu. rum'udu ama iyiydi. beni çok severdi. olaylar çıkınca o'nun atölyesinde saklandık. atölyenin arkası ana yola bakardı. bir gece çoluk çocuk kaçtık arka kapısından. biz giderken ustam ağladı".

"türk göyüne gitmem lazımıdı. bizim karı çocuklar orda. arada rum barikatları var. nasıl gidecem? bir rum varıdı, dedi baa 'ben seni şura kadar götürürüm'. yani barikatlardan geçirecek beni. bindik hadi arabaya. barikata yaklaşınca dedi baa 'sen gir bagaja'. napacam oğlum? dedim gendime, 'bu rum bizi eleverecek'. napayım, girdim bagaja. geldik barikata. ama duyarım ne gonuşurlar. polis sorar 'nere giden?', bizim adam der 'şura giderim'. geçirdiler bizi. sonra rum beni bagajdan çıkardı. göyün girişinde bıraktı. dedik hoşçakal. göye gittim de bizimkileri buldum. şu hasan ağbin 5 yaşındaydı".

çünkü bu yaşına gelmesine ve o savaşlar bitmesine rağmen içinde bulunduğu durumun vahameti hakkında düşünürken insanın aklına bu hikayeler gelir. insan olmanın hikayeleri.
savaş ta kazanmak olduğu kadar kaybetmenin de var olduğunu bilmeden savaşa giren çizgi film izlemekten öte gidemeyeceğini bilmelidir.acısız savaş yoktur savaşın olduğu yerde acı muhakkak vardır.eğer bunları bilmeden sadece anlık hormon ve adrenalin salgılarına cevaben mantığıyla olayı süzemeden oturduğu yerden düşünen insanların savaş için besledikleri sevgiden ibarettir.
içinde sevgi olan savaşırmı o da ayrı bir soru tabi.
1943 öncesi berlin halkıdır ,sonradan anlamışlardır savaşın şiddetini ,kötülüğünü ama artık çok geçtir. yaşattığı herşeyi kendide yaşıyacağını geç anlamıştır.