bugün

eski medeniyetlerin konu edildiği savaş filmlerinde komutan, kral vb. normal sesiyle koca orduya hitap etmesi ve sesini herkesin gayet net duyabilmesi. ve bu sözlerden hemen deli gibi gaza gelmeleri. ne diyo olm komtan, laa ben duymadım gibi salak erbaş muhabbetinin olmamaması.
taksiye verilen paranın asla üstü alınmaz. zaten tam verilmiştir o.
iki üniversiteli gencin koridorda çarpışıp düşürdüklerini toplarken birbirlerinden hoşlanması. sonrası zaten hep sex.
sevenler kavuşur.
birazdan gizemli yaratık tarafından çatır çatır parçalanacak üniversiteli gençlerin sürekli azıyor olması, adeta sürekli bela aramaları, ağaçlıkta ot çekip zikişiyor olmaları,üstü açık arabada uygunsuz işlere girmeleri, peki daha açık olalım; sakso çektirmeleri, kızların elinde şişe bağırarak memelerini açmaları. sanki ölümü hakettik biz, gelsin ilahi tokat der gibi.
kahramanın hayatı sarpa sarar işi ,ailesi,ilişkisi hepsi berbattır filmin sonun da hepsi fevkaledenin fevkini bulur.hepsi ya hepsi!
kıyametli filmlerde o kaçış sahneleri. o ne özgüven, o ne yaşam garantisi, o ne sonunda kurtulacağından emin oluş. gerçeğe uyarlanması imkansızdır.
kahramanımız çok tanınmış, büyük bir firmanın en gözüpek gözde bir elemanıdır. büyük satışların adamıdır. komisyonlarıyla ve bağladığı reklam anlaşmalarıyla herkesin gözü üstündedir. fittir. çakmadığı güzel, yaşamadığı ortam yoktur. manhattanın gözdelerindendir. spor arabası, evindeki fitness salonu filan tam bir pazarlamacı dehadır. kapitalizmin gülüdür.sonra filmin 20. dk.larında bişey olur. firmanın hükümetle bir sıkıntısı olur ya da rakip bir firmaya karşı ihale kaybeder.işte bir anda nasıl oluyorsa bu eleman elinde o meşhur karton kutuyla üzgün bir halde ofisten eşyalarını toplamış, düşünceli ve göt olmuş çıkıyorken gözükür. iş arkadaşları ise hala ordadırlar biri kesin zencidir, diğeri de bu abiye gizliden aşık aşırı zeki, duyarlı ve iyi bir kızdır. gözyaşlarını siler. ona üzülme seni unutmayacağız der gibi bakarlar, tesilli ederler. anlarız ki bizim artist işten kovulmuş. sakalları uzar, bakımsız bir halde. elinde gazete ve kalem ilanların üzerini çizer. telefonlar eder ve işler hep terse dönmüşür. evini bile taşımaya başlar. karton kutular yine önümüzdedir. e ne oldu amk?artist?yani bir ihalelik bi hatrın mı vardı o firmada hani bir taneydin. neydin ne oldun? tek maaşlık canın varsa ne sikime oturuyosun manhattan stüdyolarında. ha ara şimdi gazete ilanlarından iş kendine. neyse elemanda cevher olduğu için onu eski kurtlardan bir başka patron keşfeder yine düze çıkar. eski firmadan intikam aldığı da olur. ha o kız mı? tabi ki unutmaz onu bizim manhattan piçi o kıza da dertleşmek babında buluşup çakar ama kız üzülür bu ilişkide. adam tipik bir tiki tabi öyle duyarlı, zeki, anaç kadın neyine bu piçin.
yıllar sonra gerçekleşen hazin karşılaşmalar.
mutlu son.
iki aşığın başından çok şeyler geçer ve ona rağmen iki tarafta aynı kalır, mutlu son yaşanır.
Sniper mermisi, bazuka mermisi, 750 adet c4 düzeneği, 1000' i aşkın silahlı çatışmadan sağ salim kurtulmak.
erkek kişisi kadının kolununu tutar bir şeyler izah etmeye çalışır ve ardından son derece özgün cümlemiz gelir:
"canımı acıtıyosuaaann"
istisnasız her film ya da her dizide en az 2 kere geçmiştir bu. gerçek hayatta ise "orospu çocucuğu bıraksana kolumu" dur.
bir romantik dönem edebiyatı faciası olarak;

-beyamca sana baba diyebilir miyim?
+tabiki diyebilirsin yavrum.

denir ve 6 ay sonra beyamcanın gerçekten kahramanın babası olduğu çıkar.
filmin sonunda ki havalı konuşma ve öpüşme.
uçmak ve görünmez olmak.
bir erkeğin bir kıza gerçekten aşık olması. bu sadece filmlerde olur gerçeğine rastlama ihtimaliniz yok denecek kadar azdır. bir kızın bir erkeğe gerçekten aşık olması da çok rastlanan bir olay değildir zaten. ha birde zengin ve mutlu gençler. onlarda sadece filmlerde olurlar.
bu romantik-komedi Amerikan filmlerinin gözü kör olsun. Hayırlı kısmetimi bulmak için girdiğim BiM'den yine elimde 1 kg toz şeker, 2 kola bir cipsle çıktım. Hani lan kızla oğlan markette aynı kavanoza uzanıyorlardı falan ordan tanışıp evleniyorlardı. Ev çay şeker cipsle doldu anasını satayım. Hayır çıkışta da ne zaman bir hatuna çarpıp elindekileri yere düşersem"önüne baksana öküz" diyo bi de. Filmde oluyormuş ancak öyle şeyler
her daim bir çıkış kapısı bir ışığın olması.
bütün zenginlerin orospu çocuğu bütün fakirlerinde peygamber olması.
37 ekran televizyonun içinden karı çıkması.
yürekten seven, bir ömür mutlu olan, aşkları hiç bitmeyen çiftler.
dublaj oluyor benim bildiğim. gerçek hayatta olmuyor dublaj, çevirmen oluyor gerekirse.
Pokemonun uçmasıdır. Gerçek hayatta olmaması tecrübeyle sabittir.
ateşli sevişme ve orgazmdır.
kişinin kendi bağırsağıyla adam öldürmesi olabilir.

http://www.youtube.com/watch?v=qbzyY20l0CE
güncel Önemli Başlıklar