bugün

lise üniversite farketmez okulunun sabah olmasının dezavantajlarıdır.

aynı zaman da az önce oda arkadaşımın yakındığı mesele. sabahçı olunca kızlar süslenemiyomuş. bizimki fena içerlendi bu duruma.

edit: hayır beni niye eksiliyosun amık, adam abazaysa benim mi suçum?
"sabahçı" yazan elleri osbir*den nasır tutmuş ergen hezeyanı.
(bkz: ergen detected)
aslında bizler gibi okul hayatını bitirmiş yazarların daha çok entry girebileceği konu.

sonuçta 12 yıllık öğretim hayatının tecrübelerinden biridir bu mevzu.

bana göre öğlenci olmanın getirdiği onlarca problemin yanında çok da önemli olmayan dezavantajlardır.
ilkokuldan beri hep sabahçı olmuşumdur,şu an çalışıyorum yine sabahçıyım.Yıllardır buna alışmış olmam gerekirken ben hala uyandığımda yataktan kalkmak yerine,iş yerini arayıp ne yalan atsamda gitmesem diye düşünüyorum....sonra yine paşa paşa gidiyorum işime, ve kahvemi içtikten sonra-ayıldığım anda,iyiki gelmişim bak nekadar zindeyim,boşu boşuna fırça yiyecektim diyorum.Kısacası sabahçı olmak;insana hersabah dakikada yüzlerce yalan düşündürebilen, sonundada paşa paşa okula yada işe gitmeni sağlayan durum.
cihan ceylan'ın şöyle bir karikatürü vardı;

öğlenci öğrenci: en güzel bizimki olm. öğlene kadar uyuyoz ne güzel, siz mal gibi sabahın köründe kalkıyonuz.

sabahçı öğrenci: olsun olm, bizim de nerdeyse tüm günümüz evde geçiyo ne güzel, siz ders yaparken sokakta oynuyoz.

sunucu: evet sayın seyirciler, tartışma alevleniyor!
eğer işten/okuldan çıkılınca bir yere gitmek gerekiyorsa sabah "kim gider oraya gelir yatarım amk" diye söylendiren, ama öğlen olunca "giderim lan nolcak 5 dakikalık mesafe" diye insanı 180 derece döndürmesi.