bugün

neden vücuda hapistir, neden bedeni yorup, öldürüp çeker gider.
muhteşem bir rehber şarkısı

turp günlerinden bi gün, sabah beş.
dilimde bi şarkı nasılsa beleş.
bendeniz şekerler\'in oğluyum, cebimde güneş.
misal düşmemiş bi kar tanesiyim.
varsay uykuda bi köy hanesiyim.
içim ihtiyar savaş gazisi...

talebim değil hanlar hamamlar, gömme saraylar...
sahibi olduğum her şey: rüyalar.
herkesin doyduğu bi çıkma ekmek.
senin de öyle...

pantolon-ceket, sokaklar benim.
bastığım toprak, ağaçlar benim...
neler gördüm, neler görmediğim?
aldım ihmalden planlarımı.
gezdim çıkmazda sokaklarımı.
kadınlarca derya yüzdüm, saadet bulmadım!

beyaz attan düştüm ne hükmüm kaldı , ne prensliğim.
adımdan bi harf attım, görmedin.
herkesin doyduğu bi çıkma ekmek.
senin de öyle...

her gün ayni göz haliyle ben
uyanıyorum sabaha...
seni sen yapan, ayrıca seni öldürebilecek bilinmeyen güç. Her şey...
insanlar ilkel çağlardan beri rüzgarı, nefesi ruh sanmışlardır. Fırtınalara dönüşen ve gazaplanan büyük ruh tanrı, insan ölünce nefesi durup çıkan da onun insana üflediği küçük ruhlar. Ruhların esintiler halinde dolaştığı da cinlere filan inancı, totemizmi yaratmış.

O yüzden dervişler hâla huuu çeker. Allahın bir ismi de Hû'dur. O, yani en kutsal, bilinemeyen de O, yani hu, hüve'dir.

insana ruh üflemek islamda da vardır. Çamurdan yarattı, ruh üfledi, canlandı. Canı çıktı, nefesi, yani ruhu çıktı!

En ilkel saçmalıktır. ilk şamanlar üfürükle hasta iyileştirmeye çalışırdı. Üfürük hadislerde tavsiye edilir. Okuyup üfleme burdan gelir. Muhammed de üfürerek, tükürerek hasta iyileştirir.

Tanrı fikri böyle üfürükten bir fikirdir. 21. yüzyılda bu inancın hâla yaşaması insanlığın utancı, yüz karası...
ne ile beslediğiniz çok önemli. kin ve nefret ile hırs ile beslerseniz çürür. sevgi, aşk ile beslerseniz gayesini gerçekleştirir. üstüne düşen görevi yerine getirir. ne mi yapar; mutlu olmanızın sadece gülerek olmadığını size kendi doyduğu zaman gösterir.
Bilimin varlığını kabullenmediği metafizik varlıktır. Ruhu bedenden ayıramayız ruh beden özüdür. Beden sadece onun görüntüsüdür.

insanın tüm yaşadıkları aslında ruhundan çıkar. Düşünceler, duygular, hisler bütün hepsi ruhun bir ürünüdür.

Bu yüzden ruh ile ilgili hastalıklarda kesin bir şey bulunamaz, ilaçla tedavi edilemez. Ruh hastalanırsa bundan bedende etkilenir hem de fazla olarak en ufak bir rahatsızlanmada bile.

O yüzden kendinizle ilgili sorularınız varsa, kim olduğunuzu arıyorsanız, gerçek bir aşk istiyorsanız hepsinin cevabı ruhunuzda, ona bakın.
Bu konu hakkında kuran pek bilgi vermiyor.
öyle bir şey yoktur. ruh denilen şey idealist bir şey maddeden bağımsız değildir. nasıl bilgisayarda yazılım donanım var, donanımsız yazılım olmazsa, işte idealizme bakışta budur bizde. biz ruh yok derken aslında onun maddeden bağımsız bir varlık değil maddenin bir yansıması olduğunu ve madde olmayınca o da olmayacağını söylüyoruz.( donanım olmadan yazılım olmaz gibi)

durum bu gözüküyor.
Varoluşumuzun temeli.
(bkz: baba)
(bkz: oğul)
(bkz: kutsal ruh)
insanı zaman karşısında farklı duygu akıntılarıyla sürükleyendir.
Et parçası olan bedenlerimize anlam kattığını düşündüğümüz bir ışık..
Bir başka deyişle içimizdeki insanlık..
Sırrı allaha ait.
arapça hem nefes hem can anlamına gelen kelime.
insan etten ve kemikten oluşur. evet bu doğru,
öldüğünde ise ceset olur . evet bu da doğru,
peki ya RUH o ? O da kaybolur mu?
Ruh;insan bedeni denen et yığınında varlığını belli etmeyen soyut kavram belki de varlık.. ruh insan eti(beyin)nden beslenen soyut gölgelerin arasında yaşayan tohumlaşmış somut varlıktır aslında . tabi bu hayattan kaybolmuşlar için geçerli değil, değil mi?
Bedene can verir.
uyku halindeyken bedeni terkedendir.
ruh diye bir şey yoktur efendim. insanın hiçbir mistik yanı da yoktur. hepsinin materyalist temelde açıklaması var fakat bilgi kısıtlıysa o mistik gibi görünür. şu an zaten ruh bilimi diye ilgilenen alan var ve bunlar gidip üfürükçülük, muskacılık yapmıyor. gene beyinle ilgileniyor.

ayrıca meteryalizm ruh yoktur demez, akıl yoktur demez, aşk yoktur demez, bunların sadece materyalist temelden bağımsız olmadığını söyler. nitekim akıl vardır ama beyinden bağımsız değildir ve beyin olmadan olmaz. bunun gerçekliğiniı ise beyninizi aldırarak kanıtlayabilirsiniz. beyniniz yoksa aklınız nasıl olsun?

aynı şekilde duygu dediğimiz kavramlar da bir hormonal tepkimedir. insanın biyolojik yanından bağımsız değildir. ancak duygu yoktur diye bir şey yoktur. duygu vardır fakat başlı başına mistik bir şey değildir, materyalist gerçeklikten bağımsız da değildir.

ruh da böyle aslında, bir enerjiye benzetilebilir.

ancak tanrı, cin, şeytan gibi şeylerin materyalist bir tabanı yoktur, bu yüzden bunlar diğerleriyle kıyaslanamaz ve direk yok sayılır.
21 gram diyorlar. Zırvalık.
En çok ruhum acıdı.
görsel
bedende olmazsa sıkıntı büyük.
Bu ara üzerine fazlaca düşündüğüm kavram. Rengi nasıl, kokusu, dokusu nasıl? Boyanabilir mi? Çürür mü? Dokunulabilir mi? Beden gibi değişime uğrar mı? Yıpranır mı? Ağlar mı, güler mi, sesi çıkar mı avaz avaz?

Bu kadar düşünmemin nedeni bedenimde olduğunu hissediyor olmam mı, yoksa gördüğüm rüya mı?
1901 yılında Dr. Duncan MacDougall ruhun varlığını ispatlamak için bir insanın ağırlığının ölmeden hemen önce ve sonrasında ölçmeye karar verdi. Aradaki fark ise MacDougall’a göre 21 gramdı.
bazı filozoflara göre

'' ruh ideaları bir bedende dünyaya gelmeden önce görmüş ve bilgilerine sahip olmuştur. Dolayısıyla her türden bilgi ruhun önceden görmüş olduğu ideaları hatırlamasından kaynaklanmaktadır ''.