bugün

olmayan düşüncedir.nitekim kimse rock,metal müziği, aman bunla başlıyim sonra jazz yada klasiğe geçerim düşüncesi ile dinlemeye başlamıyor.herşey gibi zevklerde değişkenlik gösterdiği için zamanla ilgisini farklı bir yöne kaydırıyor.
genelde yaşla değil, müzik türüyle ilgili bir düşüncedir. efendime söyleyeyim jazz, blues, rap, hiphop dinleyen arkadaşımız rock dinlemeye başlar. sonra metale kayar. tabi bu gelişim küçük yaşlarda olur, 20 yaşından sonra repten metale geçen adam pek azdır. kişinin müziğe bakış açısı da farklıdır, kiminde din gibidir, kimisi her türü dinleyebilir, beğenebilir, birine bağlı olmayabilir. dolayısıyla bu uzun iştir, uzun hikâyedir, hatta direkt bildiğin hikâyedir.

fakat metalseverlerin pek çoğunda rock müzik geçiş dönemi olmuştur bunu kabul etmek gerekir. rock müzik hakkında "choq sert deqil bhu yhaa" yorumu yapan hanım ablamız bey abimiz metal dinlemeye başlar, nirvanaya ulaşır. direkt metalden giren var mıdır? vardır.
bilmemekten ileri gelen sanrıdır. rock müzik öyle bir vebadır ki kopamaz bir tarafınız... saplantı denilebilir, kompleks denilebilir... zevk demek daha anlamlı duruyor.

son zamanlarda keman isimli enstrumanın sesine karşı oluşan yoğun ilgim dolayısı ile aynı sanrıya ben de düşmüş bulunmaktaydım kısmi olarak. david garrett senin, yann tiersen benim, brahms ortalık malı, vivaldi evrensel değerimiz, koptum gidiyorum hani. rock barda manitacılık yapmayalı da uzun süre olmuş falan. kendi kendime "yaşlanıyorsun" diyorum sıkça...

derken arşivimde gezindiğim bir esnada skid row çekti dikkatimi. 18 and life dedim, yaşımdan utanarak biraz da... sonra kabirliklerimden saydığım efsaneme iliştim. hani bir anons diyordu ya "guns'n fuckin roses" diye, öyle birşey işte. sonra bir başladı cinderella, dokken, heart ve nickbabası sayabileceğim poison...

şimdi mi? scorpions çalıyor fonda, lonely nights diyor içten içe...