bugün

2010'da bahsi geçen bodyguardlardır.
havalarının sadece liseli ergenlere olduğunu gördüğümüz kişilerdir. adam keko tipli yeniçeri gibi bıyık bırakmış kaçtık napalım diyor.
Gördük ki ciğerleri yokmuş. Trake solunumu yaparlarmış.
Silahsızlarsa eğer konuşuyorum;

Silah nedir? Hatta Makinalı tüfek nedir? Bunları bilmeyenlerin haklarında götünden atıp tuttukları şahıslardır bu adamlar.

Ben silah sevmem, seveni de sevmem. Askerde tanıdım. Karşı koymanız sıfır, hele ki kullanan kullanmayı biliyorsa. Filmlerdekine benzemiyor amk. Hüsnü çoban üç tane yer hayatta kalır, polat desen makinalıya tabancayla karşı koyar. Gerçek silah şudur; Bir tane yedin mi büyük ihtimal bitti işin. Üstelik bu makinalı, hedef oldun mu en az beş tane yersin. Polat'ın dizilerde yaptığını gerçek hayatta izmir'de izledik, sonu hüsranla bitti maalesef, allah rehmet eylesin polisimize. Hep bu diziler yanıltıyor aslında bizi, beynimizi yıkayıp sağlıklı düşünmemize engel oluyorlar.

ikinci bir konu? Bu adamlar terör saldırısını önlemek için orada bulunmuyorlar. Görevleri mekanın huzurunu basit alkol kavgalarından, gürültüden korumak. Tartışılması gereken bu adamların ne yaptığı değil, neden ve nasıl terör saldırısına maruz kaldıkları.

Tabi her şey bir yana, ankara'da kıçı kırık pavyonlarda bile görevlilerin bellerinde tabanca var. Türkiye'nin en büyük eğlence merkezinde silah olmaması şaşırtıcı ve pek inandırıcı değil. Lakin dediğim gibi silahlı olsalar bile, bu adamların görevi profesyonel bir teröristin makinalı tüfekle gercekleştirdigi terör saldırısını önlemek değil.