bugün

zeynep casalini'nin seslendirdiği süper bir parça refakatci.

güneş geceleri doğsa da
yağmur göğe doğru yağsa da
bülbül sonsuza dek sussa da
günler bir çuvala dolsa da
melekler bile
kötülük yapsa da
onlara uyma
her daim yalnız
sevdiğim olma
sevgilim ol
ziyaretçim olma
refakatçim ol
yıldız tarlalarda açsa da
çöllerde serin sular aksa da
kedim kanatlanıp uçsa da
balık da kavağa çıksa da
yürekler de
hiç yanmasa hayatta
sen aldırma
her daim yalnız
şuradan dinlenilebilir ve izlenilebilir;

http://www.izlesene.com/i...tci-by-aluxton/1943741851
cem yılmaz' ın anlattığı, hastahanede yatan hastaya eşlik eden tipleme.

--spoiler--

-Bugün biraz iyiyiz!
+iyiyiz mi? sana ne oldu ki? *
--spoiler--
hastanede ek yatak, koltuk gibi yerlerde yatan genellikle buruşuk giysileri, dağınık saçı başı ve uykusuz görünümüyle dikkat çeken vefalı kişi.
fransada bir hastaya diabet teşhisi konduğu anda o hasta endokrinoloji, kardioloji uzmanlarından tutun da diyetisyeninden hemşiresine ve eczacıya kadar 18 personele zimmetlenirken, tüm bu eğitimli ve tecrübeli 18 kişinin yaptığını tek başına yapan, hastanın ilacını dışarıdan bulup buluşturup gelen, yemeğini takip eden insanüstü süper kahraman.
bunlar genelde günde 3 saat uykuyla idare edebilirler. tüm hastane personelini, girilmesi yasak olan bölümlere giriş yollarını, hastane etrafındaki tüm eczane, lokanta vs gibi imkanları ezbere bilirler. yakalarındaki "refakatçi" kartını göğsünü gere gere öyle bir göstererek taşırlar ki, sanırsın mübarek başhekim. aslında ne hastaneler gördüm başhekim olmadan da işlerin yürüdüğü ama bir refakatçi ortadan kaybolsa, tüm klinik kitlenip kalır.
bir perihan mağden kitabi..
hoştur, okunasıdır
gözlerinin altı üstü mor veya kan çanağı olan kişi.
ne olursa olsun ayakta sağlam kalması gereken kişi. bir keresinde 5 gün kalmıştım yüzümde bir sıcaklık hissediyordum hemşireye ateşimi ölçtürdüm. ve 40 çıktı hemşire bile şaşkındı git hemen acile in ateş düşürücü vursunlar dedi. ama üzüntüden uykusuzluktan hiç bir şeyin farkında olamazsın böyledir refakat.
hastasının hastalığının derecesi ve ciddiyeti arttıkça geçirdiği uykusuz geceler ve harcadığı efor da artan hasta yakınıdır.

bol bol gözlem yapılır , çok olaya şahit olunulur. beterin beteri vardır sözünü doğrular nitelikte öyküler dinlenir ,gözle görülür şükredilir. uykusuz geceler, sürekli koşuşturmak durumunda kalınması , tüm o psikolojik harp eşliğinde üstüne gelse de kişinin ayakta durmak mecburiyetindedir.
az sonra akşama kadar yapılacak iş.
hemşireler güzel olsa bari amk.
uyku değilde can sıkıntısı nedeniyle çekilmeyen durumdur. hastamız fosur fosur uyuyor biz burada sıkıntıdan patlıyoruz.

ne bileyim bir atraksiyon bir macera yaşanmıyor. neyse Allah korusun efendim.
TRT belgeselde yayınlanan bir program.

Çocuk : neden buraya düştüm ? Çünkü annem cezaevine düştü, ben de düştüm...