bugün

kafanin pırıl pırıl olmasına sebebiyet verir. ohh elektro şok, misss
delilik bu.
en ayrıcalıklı servistir.sigara bile serbest.
Onlarca deli arasında bi akıllı sen olsan oranın malı olursun, ortama ayak uydur.
20 gün kadar yatmış biri olarak şunu söyleyebilirim bir ugras edinmeli insan orda. Yoksa hic vakit gecmez. Mesela netle ugrasmali insan
3 hafta yattım, gerçekten büyük işkence. Yarım saat telefon kullanma, 15 20 dakika hastane bahçesine çıkma izniniz oluyor. Sonra istediğiniz her şeyi yiyemiyorsunuz zaten maddi durumları hayli düşük insanlarla birlikte kalacaksınız muhtemelen orada, bu eylemi biraz utana sıkıla gerçekleştireceğinizi düşündüğünüzden kimseden farklı bir şey yemek istemeyeceksinizdir. Yatanların -zeka geriliği olanları saymıyorum- kültür seviyeleri hayli düşüktür, ilk hafta çıkmak için can atacaksınız ardından o durumla çıkamayacağınızı anladığınızdan itibaren iyileşmiş numaraları yapmaya falan başlayabilirsiniz. Ara öğünlerle birlikte 6 öğün beslenirsiniz tabi eğer 18 yaşından küçükseniz bu da 3 haftada 12 kilo almanıza sebep olabiliyor o yüzden dikkat edin derim, başarılar. El işi yapmayı öğrenebilirsiniz orada bir süre sonra sıkıyor ama sıkılana kadar sevdiklerinze incik boncuk yapabilirsiniz ya da kendinize.

Edit: Benim yattığım hastane Yenimahalle Eğitim ve Araştırma hastanesiydi ve yemekleri harikaydı bir hastaneye göre, koca serviste sadece 10 kişi kalıyordu ve herkes kendi odasında ona refakat edecek biri ile kalıyordu. Kendinize zarar vereceğiniz herhangi bir şey oda da bulundurmanız yasaktı şampuanı bile sadece duş alacağınız sıra isteyebiliyordunuz haklılarda bu konuda çünkü ben orda yatarken sorunlu bir arkadaş şampuan içmişti kendine zarar vermek adına. Aynayı bulundurmayı geçtim bakamıyorsunuz bile, pencerelerdeki yansımalarınızdan saçınıza çeki düzen verebilirsiniz ancak. Haftada bir abur cubur günü olurdu bu günlerde kendime değil durumu olmayan arkadaşlara bir şey aldırırdım anneme çünkü orada kalan 10 kişinin 4'ü anne babasını kaybedip yetiştirme yurdunda kalanlardı, ülkenin en doğusundan kalkıp ankaraya kadar gelen vardı çocuğu iyileşsin diye bu sebeplerden ötürü orada durup benim yerime gelecek hastayı bekletmek zoruma gidiyordu ancak en acil durumda olan da bendim. Oranın hapishane gibi olması yetmezmiş gibi otistik bir arkadaşımızın sabahtan akşama kadar Hande Yener'in deli gibi şarkısını hemşirelerden çalmalarını istemesi ve çalmadıkları takdirde çıldırıp yatağa bağlanması durumları daha da zor hale getiriyordu. Oraya intihar ettiğim için yatmıştım ancak psikilojim bozuk değildi fakat orada kaldıkça psikolojim daha çok bozulmaya başladı. Fakat sonlara doğru alışmıştım benden yaşça küçük ilgi manyağı değer bilmeyen bir psikopatla arkadaşlık kurmuştum durumları daha iyi hale getirdi, şimdilik bu kadar aklıma geldikçe bir şeyler, eklerim.
hepimiz mi manyak mışız ben onu anlamadım. yatmadım hiç ama yani anlatılanlardan sonra yatasım geldi.
Bazi ailevi sebeplerden dolayı, ziyaret amacli 2 ay icinde haftada en az 3 kere bulundugum yer. Size nasil söyleyeyim hani derler ya düsmanima gostermesin diye gercekten öyle bir yer. Bulundugum yer nispeten daha hafif hastalarin yattigi bir klinik olsa da gördügüm, duydugum olaylari hayatim boyunca unutabilecegimi dusunmuyorum. Belki anlikta olsa tüm sıkintilarini unutup o insanlara derman olmak istiyorsun. Hemen hemen cogunla konusma firsatim oldu ki cogu da sizinle konusmak icin can atiyor. Oyle hikayeler var ki biz derdimizi sikelim.

Isin faydasi var mi sorusuna gelirsek, maalesef gram faydasi oldugunu dusunmuyorum. Verilen ilaclar, elektro soklar sadece uyusturuyor. Kendi hastamiz ve oradan tanistigimiz insanlarda hicbir iyiye gitme görmüyorum sahsen. Ama benim tanistigim hastalar genel olarak major depresif olduklari icin bu durum onlar gecerli demem daha dogru olur. isin özü, umarim hicbir insan burada tedavi gerektirecek olaylar yaşamaz.
geçen sene 1 ay civarı kaldım. çok boktan bir yer. kafalar pırıl pırıl insanlarda. hayatımda hiç yaşamadığım bir hizmet tertemiz bir uyku çekiyorum.

günde bir saat zorunlu spor saati, bir saat serbest spor etkinliği. bir saat telefon saati var.

Saatler kesin ve değiştirilemez. yemekleri güzel. zorunlu el işi saati çok boktan. ya boyama ya da dikiş yapıyorsun.

hastalıklar hakkında diğer hastalarla konuşmak ve fiziksel temas yasak. kesici aletler cam demir ayna yasak.

duş başlıkları duvarda sabit, şampuan makyaj malzemeleri görevlilerden ihtiyacın olduğunda alabileceğin şekilde kullanılıyor.

çıkmak için akillanıyor insan.
bence isteğinize bırakılmış bir durumsa yatmayın genşler.
yani ne bileyim sesler falan duymuyorsanız, kendinize zarar vermiyorsanız vs..
Kendimi hiç hasta gibi hissetmiyorum ama konuştuğum son 5 doktorun 3 ü beni buraya yatırmak istediğini söyledi.
Sebep olarak da kendime zarar veriyormuşum vb vb..

Noldu peki.. Bir sene boyunca verdikleri ilaçları kullandım ve şimdi daha da kötü hale düştüm. Üstelik bırakamıyorum da.
bu adımı atma cesaretini gösterenlerin yüreklendirilmesi gereğini hatırlatır.
denizli pamukkale hastanesinde 3'er kere, okb, anksiyete ve depresyondan yattım.

çok güzel bir ambiyansı ve atmosferi vardı. orada kaldığım süre boyunca bana hiç zorluk çıkartmadılar. oradaki hiçbir insanla dışarıdaki gibi bir ilişki kurmadım. bu insanlar egolarından arınmış, hasta olduklarının farkında bir şekilde yatıyorlardı serviste. yardımsever bir insan olduğum için manevi anlamda yardımcı oldum hepsine. içlerinde bir abla, "yaşın biraz daha küçük olsaydı seni kızımla tanıştırırdım" dedi. bunu bir şeref olarak aldım kendime. güzel, iç açıcı, yararlı sohbetler ettik. birlikte zaman geçirdik. çoğunda dışarıdaki insanların öfkesi, hıncı, nefreti yoktu. herkes marketten bir şey alır, ortaya koyar, öyle yerdik. ablalardan bir diğeri bana "senin değerli bir yalnızlığın var, sen insanların aynasısın" demişti. insanlar kötü niyetten öyle arınmış, başkasının güzel ve iyi yönlerini öyle kayıtsızca söylüyordu ki, burası türkiye değil, olmamalı dedim kendi kendime. bir kız da refakatçi annesinin oğlu olsa benim gibi oğul isterdi dedi. bir abla başka bir ablaya "sizi hep dinleyesim geliyor", başka ablaya da "keşke psikoloji okusaydınız demişti. herkes son derece kibar ve nazikti. birbirlerini sadece 1 haftadır tanıyan bu insanlar, birbirlerinin güzel taraflarını söylemeyi kıskançlık haline getirmediler. bu manzarayı 28 yıllık hayatımda dışarıda hiç görmemiştim. istediğin zaman sigara içebiliyorduk ancak akıllı telefon yasaktı. telefon yasağının tedaviye olumlu anlamda etkisi olacağını düşünüyorum. hem de %30-40 bazında.

orada kaldığım süre boyunca, aslında bu insanların dışarıdaki insanlardan çok da farklı olmadıklarını anladım. hatta dışarıdaki insanlardan daha iyiliksever, güzel insanlardı. bence sorun içeride değil, dışarıda. bu insanların psikolojileri bozuk ancak dışarıdaki insanların çok daha büyük problemleri var. aşağılık kompleksi gibi. hastanede çoğunluk kendisiyle barışmış bir vaziyette takılıyor. dışarıda insanlar sinirli, öfkeli, mutsuz. içeridekiler daha mutluydu. genel olarak dışarıdaki insanlardan daha insandılar.

taburcu olduktan sonra gördüklerimi anlatmaya çalıştığım, kendisinin zeki olduğuna inanan bir kızın tepkisiyle kendime geldim sonra. beni çok sevdiklerini söylediğimde, bana bir eleştiri getirdi aniden. o an o kız gözümden bir hayli düştü. bizim ülkemizin en büyük sorunlarından biri, iyi ve güzel şeylere onların iyi ve güzel olduklarını söylemek yerine eleştirip aşağıya çekmeye, insanları mutsuz etmeye çalışmak

bu en son gidişimdi. ilk gidişim de bir o kadar güzeldi. hatta o kadar çok beğendim ki ortamı, hiçbir şeyim yokken 2. defa isteğim dahilinde yatmıştım.

ailem beni ilk kez yatıralım dediğinde çok büyük tepkiler göstermiş, hiç istememiştim. 3 kez yattıktan sonra şunu söyleyebilirim ki, dışarıda bir çok yerde olmadığım kadar mutlu oldum psikiyatri servisinde.

eskiden psikolojik ilaçların insanları iyi etmediğini düşünürdüm, 3 kere yatınca düşüncem değişti. ilaçlar işe yarıyor. ama yanında bazı şeyler götürüyor senden.

psikolojiye ilgili bir insan olarak bazı hastalıkları yerinde görme fırsatını da yakaladım. tedavi için gittiğim yerde, tedavi dışında bir çok şey kattım insanlara, bir çok gönül yaptım ve bir çok şey öğrendim. manevi pragmatist tarafımı sonuna kadar kullandım.
hiç önermediğim cehennem gibi ortamda bir süre yaşamak gibi olan eylem ama güzel arkadaşlıklar edinirsiniz orası ayrı.
one flew over the cuckoo's nest/ guguk kuşu filminin konusunu oluşturan durum.
güncel Önemli Başlıklar