şimdi politika iyi ve kötü işler yapmak için bütün imkanları elde bulundurmaktır.
başka türlü asla büyük işler yapamazsınız.
dünya nın en zengini olsanız bile politik gücünüz, seçilmiş biri kadar olmaz.
bazen bu kural işlemiyor gibi görünse de kelimelere biraz dikkat edersek her zaman işlediğini görürüz.
cümlede seçilmiş, kelimesini kullandık. seçtirilmiş olmak başka seçilmiş olmak başka.
yani gerçek seçimlerle, halkın sevgisiyle seçilmiş biriyseniz o ülkede sizden kuvvetli kimse olmuyor.
neden?
çünkü en büyük baskılarda dahi halka giderim dediğiniz zaman olay sizin lehinize sonuçlanıyor.
bu seçilmeyi sağlamak zor iş tabi.
her ülkede medyaya, ekonomiye, halkoyuna yön veren yasal kuvvetler var.
bunların hepsinin size destek olması gerekiyor, ilk başta.
seçilip halkla diyalog kurduktan sonra o dinamiklerin etkisi azalıyor.

peki halk kimi seçiyor. neye göre karar veriyor?
halk kendi gibi gördüğünü seçiyor. söylemleri kendi söyledikleri gibi olan, kendisinin başarısız olduğu konularda güçlü imajı çizen ve bunları çözümsel vaadler sunan kişileri seçiyor.
asla aşırı zeki, bilimsel ve gerçekci ekonomik çözümler öneren, gerçeklerle hareket eden kişileri seçmiyor. bütün dünyada bu böyle.

trump mesela. adam amerikan halkının küçültülmüş bir modeli.

dünyanın en zeki en iş bilen adamı aday olsun hiç bir ülkede %20 yi geçemez.

peki zeki adamlar seçilmek için ne yapmalı?

önce halkın ezici çoğunluğunun bir modelini çıkarmalı ve ona göre bir kişiliğe bürünmeli.
halkın devam ettiği kafe, ülkesine göre kave ya da bar neyse, buralarda konuşulan dili, şikayetleri söylemlerine birebir kopyalamalı.
daha benzer bir çok işi yapmalı.

gücü ele aldıktan yani seçildikten sonra da aklın gerektirdiklerini yapmalı.
biraz üçkağıtçılık gibi oluyor ama başka türlü seçilemiyorsun.

başka yolu yok bu işin. yoksa dünyayı hep daha az akıllı olanlar yönetir ve her sey şimdikinden daha iyi olmaz.