bugün

çocukluk dönemlerinde tek katlı topla belli bir süre oynadıktan sonra patlaması sonucu yapılan işlemdi bir zamanlar. çocukluğa dair küçük ama tebessümle hatırlanan anılardan yalnızca biri.
patlak topun diğer yarısının da en sevilen arkadaşa, kafaya takmak üzere verilmesi de adettendir. *
Peder bey görev icabı lüleburgaz tarafında çalışıyor ozamanlar. rus pazarları, mallarının revaçta olduğu, tayfunun, yoncamikin top zamanları, gülşen beyaz erkek gömleğini evde kocasına giyiyor henüz klibine taşımamış. küresel ısınmanın küresel kısmından bir haber meşin içi plastik top yaptığımız dönemler. nem soluyup ter üflüyoruz, bol bol soğuk su içip meybuz emiyoruz peşisıra yapılan maç aralarında. bi futbol aşkı yeşermiş, önlenemez yabani otlarıyla mutlu bi koruluk oluşturmuşuz. eee peder bilmezmi malını. birgün iş dönüşü havası inik siyah-beyaz futbol topu alıp geliyor. şimdi nasıl her mala çin malı diyip bok atıyorsak ozaman da rus malı diye bok atardık. çekemeyenler bana bir el ateş etmiş gibi bakarak, dandik lan bu rus malı derlerdi. rusları ozaman sevmeye başlamıştım. yarrak hasan dedikleri mahallemizde bulunan tornacıda da bir güzel hava bastırdım. top şiştikçe içimdeki futbol aşkım havalanıyordu. her top sahibi çocuk gibi bir tempraydım artık. topa sahip olmak oyuna sahip olmaktı. sen olmadan oynanmayan bir oyun, sana muhtaç 2 takım vardı. ama fakat ve de lakin, topum eskir modunda hiç değildim zira ilk adidasımı ikinci gün topa vurmuş adam olarak bu bana yakışmazdı. ergen bile değildi beyin ve bence gayet gerizekalı bir çocuktum. ozamanlar sokak aralarında da top oynayabiliyorduk. fakat biz çok şanslıydık ki tam evimizin karşısında bir halı saha ebatında bir adet toprak saha mevcuttu. bir kale duvara tebeşirle çizimiş binanın yan cephesiydi ve yaklaşık 5-6 metre yukarısında kare kare camlardan oluşan garip bir mutfak penceresi vardı. bir gün kaçıncı maçımızdı hatırlamıyorum oyun sırasında aşırtma yapayım derken, hareket maksadını aştı ve top camlara doğru kendisini aşırdı, üstelik camı kırmayı da başarmıştı ki ben mahsun kırmızıgül gibi alaturkadaki sıçma pozisyonumu almış eller ensede keneteli tutuşa geçmişken, kafamı kaldırdığımda ev sahibesini cephemde görüp çevremde kimseyi görmediğim bir kadraj gözlerimde belirirken, arkadaşlarımın şerefsiz olduğunu babamın da cam fiyatı hakkında ne diyeceğini düşünüyordum. cam o zamanların bir haftalık pazar fiyatıydı. e sonuçta kamu işçisi bir peder milpadan yeni nartanesi bir kartala girmiş,evi yeni yapmış orta direk bile sayılmaz bir aile. bir pazar parası içimi acıtmadı değil fakat futbol aşkımın skinde değildi.zira topu geri alabilmem ve komşuya mahçup olmamanın bedeliydi bu.henüz ikinci haftaya yeni girmiştik.Kur'an kursunda Kur'ana geçip kursun bittiği yıllardan bahsediyorum sayın yazarlar.dereke derece vereka zamanları yani.yine arkadaş torpiliyle geçtiğim bir ders çıkışı cüzlerimizi sepete koyup evlere yollamış dokuz aycılık oynarkene gelen arabanın tekeriyle topun buluşması ve çıkan sesi unutmak imkansız. beyaz ford transit, kasası olanlardan.. bir adet patlak topum vardı artık ve oyun bana bağlı değildi ve tabi 2 takım da. ve babam ne derdi ben ne diyecektim. esasında adam ömrüm boyunca ne yaptıysam arkamda oldu, hçbir zaman neden diye sormadı irdelemedi,incelemedi. eywallahtı zigana34 ne yapıyorsa, fakat çocuktuk o zamanlar öyle değildi. aramızda son meybuz, leblebi tozu ve elvan gazoz paralarımızı toplayıp bali aldık arkadaşlarla. ve şu anda hatırlayamadığım bir iki şey daha. aldığımız top tamirat malzemelerine bir gazoz parası daha koysaydık yenisini alabileceğimiz salak bir eylemdi. babam da bakkalın önünde sandalyede oturuyor ve topun patladığını anlamış. bizim yaptıklarımızın anlamsızlığını ve neden bu kadar salak olduğumu ve arkadaşlarımı da kendim gibiler arasından seçtiğimi ve nerde yanlış yaptığını düşünüyordu bence. bense salaklığıma yanıyordum. hep senin yüzünden diyalogumsu monologlarlar.. nasıl bir ders olduysa şimdi laptopumu düşürüp ekran kapağını çatlatan kardeşe bile kızmıyorm artık.yaaaa öyle işte..
topu artık tepme eyleminde kullanarak ondan faydalanamayacağını anlayan genç bireyin ona yeni bir fonksiyon yüklemesi ile sonuçlanan eylem.
Bakkaldan alınıp tek maçta patlayan toptan 2 şapka çıktığı zamanlarda çocuktuk, şükür.
Güzel zamanlarımız oldu. Leş gibi meşin topun plastik kokusunu saçımıza sindirip sinek arabasının arkasından koştuk, yine ölmedik. O zaman sinekler bile şimdiki gibi değildi. Şimdi her şey gereğinden fazla kan emiyor. Yahu pantolon üzerinden sokan sinek mi olur, var. Zamane sineği.

Neyse, Konuya dönecek olursak, balenciaga işine bak kardeşim, sen yokken biz vardık.
Yaptık Allah affetsin onuda yaptık hele pis tarafını takanlar vardı.