bugün

yakın geçmişte popüler kültüre ve sınıfsal farklılıklara arkadaşlarını kurban vermiş kişi serzenişidir.

ey sözlük..
bir zamanlar bu vezir kardeşiniz dilediği her şeyi alabilecek maddi güce , öz güvene ve en önemlisi küçümsenemeyecek bir popülariteye sahipti. hani fiyatı sırf daha pahalı diye x kafeye giden kirli sakallı , ray ban gözlüklü , samimiyetsiz sırıtışa sahip olan abiler vardır. bilirsiniz işte.. hani o 'zengin piçi' dediğiniz abiler. işte bu kardeşiniz o zengin piçlerindendi.
henüz lise 1'den itibaran kendi spor arabasıyla okula gelen , ayakkabasının fiyatı bir memurun 2 haftalık ev giderine bedel olan o zengin piçi..
evet sözlük çok sevilirdim,
hani ölsem aileme eksikliğimi hissetirmeyecek kadar , son ekmeleri kalsa benimle paylaşacakları kadar severlerdi.
hiç unutmam , bikeresinde şubat ayının en soğuk günlerinden birinde denize düşmüştüm . sırf ben hasta olmayayım diye ceketlerini , pantolonlarını tereddüt etmeden vermişlerdi. eve iç çamaşırlarıyla yürüyebilecekleri kadar çok severlerdi işte.

ama..
artık babamın işleri kötüye gitmeye başlamıştı. bense yine hiçbir şey olmayacak güveniyle bu sorunun keyfimi bile kaçırmasına izin vermiyordum. ne de olsa bu hafif dalgalara alışkındık, babam yine bir şekilde bizi güvenli sulara çıkarırdı. yılların kurdu batacak değil ya..

he bu arada o günlerde piyonla değil , şahın kızlarıyla vakit geçiriyordum. anlarsınız işte..
harika bir hayatım vardı. sahip olabileceğim her şeye neredeyse sahiptim. hayallerim bile kalmamıştı.
lakin,
sevgilimden bile çok sevdiğim , üstünde biz toz bile gördüğümde suratımın asıldığı arabamı evin önünde göremediğim gün ben dünyaya geri dönmüştüm.
artık anlamıştım ki gemimiz su alıyordu. gözlerim ancak o gün açılabildiğinden annemin yüzündeki korkuyla , babamın bakışlarındaki hayal kırıklığıyla yeni tanışabilmiştim. ve gün geçtikce de her şeyimizi kaybetmeye devam ediyorduk.
ama durun! her şeyimi henüz kaybetmemiştim. benim canımdan çok sevdiğim dostlarım vardı öyle değil mi. ne de olsa onlar vardı.. hayata bir şekilde tutunabilirdim.

çok geçmeden onlar da içine düştüğüm durumu öğrenmişlerdi. tabii ki çok üzülmüşlerdi. ellerinden geldikleri kadar beni teselli etmişlerdi. boşluğa düştüğüm bu günlerde ellerimden tutarak yalpalamama izin vermemişlerdi.
ama;

aradan yaklaşık 2 yıl geçmişti..
dün o canımdan çok sevdiğim kardeşlerimi 'yeni' gördüm. cebimdeki 5 tl'nin üzerine 1 tl daha koyup eve aylar sonra tavuk almanın hesaplarını yaparken..
mc donald s'ta oturuyorlardı. önce uzaktan habersizce izledim onları. sonra anlamaya başladım; eksikliğim hiç hissedilmiyordu, sanki ben hiç olmamıştım , yoksa sadece paramla mı var olmuştum?
hemen ardından göz göze geldik. hani yoksul bir ailede evladı köfte yerken, annesi köftenin yağına banar ya.. işte o masumiyetle bakıyordum onlara. tamam vefasızlardı , belki de çok toylardı. ama yine de iyi çocuklar olamaz mıydılar? belki sırf zengin çocukları olduğumuz için değil de gerçten sevmiştik birbirimizi..
bakışmaya devam ettik,
ta ki maslarındaki o güzel kızlardan birinin kahkahasına kadar.. kim bilir neye gülüyordu, belki falancanın sevgilisine , belki de bi partide kendisinden daha rüküş olan kankasına.
ama bunların senin için ne önemi var ki vezir?
o masada kurulan veresiye dostluklar artık senden daha değerli. artık yüzüne bile bakmak istemiyorlar.
hey! hadi daha fazla oyalanma da yürü artık. belki de o 1 tl'yi senden önce birisi yerde bulacak. acele et..
şaka şaka! hala zengin piçiyim. bu entry'i de gelir düzeyi düşük bi arkadaşıma nakit karşılığında yazdırdım.
dünyanın en boktan ama en çok yaşanan sistemidir.
paranın güç sembolü olduğu gerçeği var, dolayısıyla ilk insandan beri güçlünün yanında olma psikolojisinden kaynaklanır.
' senin paran benim param benim param yine benim param ' sözünü benimsemiş insanların sistemidir.*
üniversite bittikten sonra daha da iyi anladığım kendilerini dost olarak gösteren insancıklardır.
güncel Önemli Başlıklar