bugün

çocukluk döneminin sosyal çözümlemeye muhtaç davranışlarından biri bu. kendi anılarımdan yola çıkarsam; misafirliğe gittiğimiz teyzelerin kaynaşmakla yükümlü bulunduğum çocuklarında gözlemlediğim bir refleks olsa gerek.

çocuk muzaffer bir edayla ağzına kadar dolu oyuncak kutusunu devirir, içinden dönemin teknolojisini en çok zorlayanları çıkarıp oynamaya başlar. bir yandan da sizin gözünüzün içine bakmakta ve tepkinizi, hayranlığınızı ölçmektedir. oysa ki "vrnn... zrnnn" efektleri ile takla atan robot, ya da kumandalı araba sizin pek umrunuzda değildir. yığınların arasında sağı solu çizilmiş, epeyce de hırpalanmış bir oyuncak dikkatinizi çekmiştir bile. alt tarafı bir uçak modelidir ama tanıyorsunuzdur onu. kaç sefer okul dönüşü önünden geçtiğiniz dükkanın vitrinine yüzünüzü dayayıp seyretmiş, almak üzere harçlık hesapları yapmışsınızdır. kimbilir alsanız nasıl da oynayacak, hakkını vereceksinizdir. oysa bu çocuk onu değersiz bir hurda parçası gibi kenara fırlatmıştır.

bir göçük gibi üstüne çökmüş arabaları, legoları kenara çeker, usulca kanatlarından tutup incelemeye başlarsınız. pervanesi, yolcu kabini sizi büyüler, eziklerin, kırıkların farkına bile varmazsınız. işte ne olursa o zaman olur. sizin ilginizi bir türlü ele geçiremeyen çocuk oyuncağa bakışınızı farkeder ve tek harekette elindekileri fırlatıp yanınızda biter. siz eksik parçalarını bir bir yerine takar, kanatlarını düzeltirken küçümseyen bir duruşla sizi izler. sonunda orjinal haline soktuğunuzda ise beklenmeyen bir şey olur ve az önce burun kıvıran çocuk sanki ilk defa görüyormuş gibi elinizdeki oyuncağa saldırır. elinizden kaptığı oyuncak sanki en sevdiği şeymiş gibi triplere girer. halbuki o uçağın yıllardır oynanmadığını, kenarda unutulduğunu biliyorsunuzdur. ama yapacak bir şey yoktur, çocuk da olsa mal sahibinindir, ne isterse yapar. sesinizi çıkarmaz ve bir köşede usulca gitmeyi beklersiniz.

işte o anlardır insanların bencilliğini ve değer yargısını anlamaya başladığınız zamanlar. ister çocuk, ister yetişkin olsun sahip olma ve paylaşma duygusunun davranışlardaki izlerini daha iyi anlamaya başlarsınız.

ve bilmezsiniz ki sizin de evinizde sıkıldığınız için kenara atılmış, ama biri ilgi gösterdiğinde değere binecek bir oyuncak mutlaka vardır...
sırf çocukken oyuncakla başlar, bu sorunsal genellikle büyüyünce de farklı şekillerde devam eder. çocukken mudahele edilip paylaşmanın önemi anlatılmalıdır.
bencil yetişmiş çocuk hissi.

bunlar büyüyünce sevdiklerinin de kıymetini bilmiyor, sonra eller sevince cinayet işliyor.

manyaklık yeminle.
Sahiplenme iç güdüsü benim oyuncağım yalnızca bana tâbidir biri isteyince de elden gitme olasılığı oyuncağın değerini iki katına çıkarır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar