bugün

otobus ile yapılan sehirler arası yolculuklardan sonra bir daha otobuse binmeme kararı almıs olmanın sebepleridir. tren veya ucak tercih edilmesinin de diger sebepleridir.

-daracık koltuklarda sıkıs sıkıs yolculuk etmek bide gece ise uyuyamamak,
-horultu sesleri,
-mide bulantısı,
-koltuk arkadası olan geveze yolcu,
-arka koltukta oturan ve yol durumunu naklen bildiren geveze teyzeler,
-bes saatlik yolu dokuz saatte gelmeyi basaran otobus firmaları,
-mafya oldugunu gizlemeyen otobus firmaları,
-salak muavinlerle girilen diyaloglar,
-her sehrin en pis bolgesi olan otogarlarda indirmesi,
-vs vs...
-yolculuk yapılan tasıtın en basta otobus olması.
-ikram edilen keklerin midenin icine etmesi,
-abuk sabuk filmlerin oynatılması,
-bir ton para verilip adam gibi sirketten bilet alınması ve onunda musteri memnuniyeti hesabına tum istanbulu turlaması. *
gece boyu siz gözler cin gibi etrafı izlerken uyuyan ve uyumakla kalmayıp tüm gün yediklerini Nitrojen (N2), karbondioksit (CO2), hidrojen (H2), metan (CH2) ve oksijen (O2) şeklinde ki buna halk arasında afedersiniz osuruk diyoruz, tüm otobüse salan tiplerin olması.
500 kişilik askeri koğuşta bir geceye benzer.
güneşin olduğu tarafta yolculuk etmek. ya yüzünüzün bir tarafını cayır cayır yakacaksın yada perdeyi kapatıp bön bön oturacaksın.müzik dinleyin, uyuyun(rüyada angelina jolie görerek yolculuk zevkli hale getirilebilir*), kitap okuyun zevkli geçsin.
pek çokları için ortak olan nedenler listesi. tatil yapacağım ayağına misal 10 saate varan yolculuk sürelerinden, ağlayan bebek sesine kadar örnekler verilebilir.
-koltuğun arkaya yatırılmasıyla arkadaki vatandaşın sıkışması ve bir sürü laf işitilmesi.
-koridor tarafında oturuyorsanız şayet muavinin sürekli size sürtünerek geçmesi.
-güzel bir filmin 2.bölümünde bindiğiniz firmanın reklamlarını vermesi.
-arkadan gelen sümük çekme sesi.
-horlama, osurma, geğirme, bok, sıç, kaka.
-klimanın filtresinin yıllardır değişmemesinden kaynaklanan kötü koku,
-otobüsün yollarda minibüs gibi durarak yolcu toplamaları,
-ikramların en ucuzlarından olması.
-çok konuşan yol arkadaşı.
-otobüste sürekli ağlayan çocuk.
-köy köy gezen otobüs firmaları.
-her molada mutlaka birinin beklenmesi.
bitmez ki saymakla. otobüs yolculuğu eziyetin ta kendisidir.
kalitesiz otobüs firmaları en büyük nedendir.
-yanınızdaki yavşak yolcunun omzunuzda uyup kalma ihtimali... iğrenç!
gece yolculuğı;
koltuğunu güzelce yatırır uyursun, bi şekilde biter.
yani en azından genel yargı budur.
ama tam koltuğunu yatıracakken arkadaki bayanın kucağında bir çocuk olduğunu fark ettiysen, üstelik de çocuk rahatsızsa o koltuğu indirince için rahat etmez, indirmezsin. olsun, o şekilde de uyuyabilirsin... amaaa o anda öndeki yolcu koltuğunu ağzına girecek kadar indirdiyse kabus başlar.
işkence saatlerine hoşgeldiniz.
bu arada arkadaki çocuk sürekli kusmaktadır ve yanınızdaki teyze üşüdüğü için klimayı kapattırmıştır.
hem sıkışmıssınızdır hem de kusmuk kokusu sizin de midenizi bulandırmaya başlar.
ipodun da şarjı bittiyse horlama sesleri eklenir işkenceye.
saatler bu şekilde geçer...
gündüz yolculuğu;
- pardon, sizin koltuk numaranız kaç acaba_
+31
-ama şu an 32 de oturuyosunuz ve orası benim yerim.

bu muhabbet mutlaka olur, uyanık koridor koltuk sahibi mutlaka erken gelip cam kenarına oturur. şansını denemek lazım, belki de uyarılmayacak ve paşa paşa cam kenarında geçecek yolculuğu.

dialog şu şekilde devam edebilir;
+midem bulanıyor da, burda otursam olmaz mı?
- aynı sıkıntı benim için de geçerli, hatta sırf cam kenarı olsun diye otobüse sabah binmem gerekirken bu saaate kaldım.
+hmm peki.

bu kısım tamam.

Sonra host&hostes zoraki anonsunu yapar ve açık büfe servis başlar.
-ne alırdınız?
+soda limon
-maalesef o yok
+sıcak çikolata
-o da yok...
+ama açık büfe dediniz.

neyse, bu da biter ve siz sakin sakin kitabınızı okuyup, müziğinizi dinlemeye hazırlanırken... ta taaaa hoparlörlerden ferdi babanın sesi duyulur
"susadım çeşmeye...."

ama üzülmeyin, o da biter ve ekran da vcd yazısını görürsünüz. iyi işte film izlicen, ne güzel ama vcd yazıyo.yani yabancı bir film izlenecekse dublajlı izlenecek.
evet en sevdiğiniz filmlerden birisi, meğer dublajlıyken ne kötüymüş.
ya da en dandik, bilinmedik, gazetenin verdiği bi filmi izletirler size.
her türlü işkence yani.
sonra birinin saçınızı çektiğini fark edersiniz, arkadaki çocouk tabi...
can sıkıntısından etrafa saldırırsınız "4 numara telefonunu kapatmamış, mesajlaşıyo"

bide yanınızdaki sohbet etmeye çalışır, siz pek hevesli olmayıp kulaklığı takınca da inerken lafını sokar;
" çok keyifli bi yol arkadaşısınız"
ulen sanki pikniğe gittik, yolculuk be bu.
valiz alırken ayrı dert, onu taşımak ayrı dert...
yeterli mi nefret etmek için?
Yolların anası ağlamış yerlerinden gitmeyi tercih eden şöförün kuzeninin kız arkadaşının annesinin yiğenine kadar uzanan küfür akımına yol açan bi yolculuk çeşididir.Ayrıca uykun geldiği zaman bu tarz yerlerden geçerken boynumun kırılma derecesine geldiğinide acıyla hatırlayarak yazıyorum.Daha da vahimi uyuyabilen şahısların ayakları rahat etsin diye ayakkabılarını çıkarması ve tabiiki de uykuda gazlarını tutamayıp kısıltı oksijenimin içine salmaları sonucu 4 saatte bir verilen molayı küfürle bekleten yolculuk.Daha yazılır fakat okunmaz
Molaya saatler kalmasına rağmen çişin gelmesi.
Diğer yolculardır.
Mide bulandıran otobüs kokusu.
Çok fazla insan olması.
Ağlayan bebek/çocuk sesi.
Ağlayan bebekler.
Otobüs tutan çocuk. Ayakları kokan amca.
Tam yatırmaktan çekindiğim koltuk.
Zırıl zırıl zırlayan bebe.
Koltuğunu tamamen geriye yatıran şahısları uyarma rutini.
Uykunun gelmesine rağmen uyuyamama.
8 9 saatlik yola yeni başlamak. Nasıl geçicek bu zaman diye düşünmek. (bkz: penceresiz kaldım anne)