bugün

kadılar osmanlı' nın ilk dönemlerinden itibaren hukuku temsil etmek üzere görevlendirilmiş kişilerdir.

halk arasında vuku bulan davaların görülmesi, yaralanma olayları, katillerin yakalanması, vefat edenin terekesinin tespit edilip varislere dağıtılması, cami ve mescitlere imam ve hatip tayini, kayyım, devirhan, müderris ataması gibi daha çok görevleri vardır.

en dikkat çeken yönleri ise dünya üzerinde gelmiş geçmiş en iyi adeleti uygulayanlar olmaları ve en adaletli insanlar olmalarıdır.

abdullah vassaf efendi

cafer mustafa sunullah efendi

dursun fakih

kadı abdurrahman paşa önemli osmanlı kadılarından bazılarıdır.
sultanı dahi mahküm edecek kadar dik duruşlu ve dirayetli kişlerdir.
istanbul fethedilmiş ve şehir artık türklerin egemenliğindedir. bir gün padişahın huzuruna sadrazamlardan biri gelir. bir rumun kendisinden şikayetçi olduğunu, kadı efendinin kendisini beklediğini söyler. sultan mehmet han kalkar ve şehrin kadısının karşına çıkar. rum da ordadır. kadı durumu anlatır. rum evinin bedelinin altında alınarak kendisinin mağdur edildiğini anlatır. sultan mehmet söz alır anlatır. sonuçta sultan mehmet han kadı tarafından paranın kalanını ödemekle cezalandırılır. sultan mehmet kadıya " eğer ben padişahım diye benim lehime karar vermiş olsaydım seni bununla öldürürdüm " der ve kılıcını gösterir. kadı efendi üstünde oturduğu postun altından bir kılıç çıkarır " eğer sırf padişahım diye benden ayrıcalık talep etseydin bende bu kılıçla seni öldürürdüm" der. hey gidi günler hey. şimdi ki durumlara bakıyorum da... mazi kalbimde ince bir sızıdır.
dünya üzerinde görülmemiş adaletli tavırları ile saygı kazanmış insanlardır.
müslüman türkün başka adaletlere özenmeye gerekmez yüce adaletidir.
padişahın çıkarları söz konusu olunca taşmalar yaşansa da şeriata bağlıdır.

örnek:

"zamanının tanınmış simalarından olan şerife âmine hanım, bir şey almak için cariyesi mehpare'yi çarşıya gönderir. herifin biri cariyeyi kaçırır, bekâretini bozup ırzına geçer. cariyenin bakire olmayışı, değerini düşürdüğü için mahkeme 500 kuruş tazminata hükmetmiştir. kızın ırzına geçen de parayı ödemiş ve kurtulmuştur. tazminatı da mal sahibi şerife âmine hanım almıştır, cariye mehpare de uğradığı tecavüzle baş başa kalmıştır. malından bir şey yitiren cariye değil, cariyesinin bekâreti giden hanımdır!"

şimdi umuyorum ki, şeriat denen mefhumu neden ekseriyetle hüseyin üzmez kılıklı heriflerin özlediğini anlamışsınızdır(?)