bugün

sisteme ayak uyduramadıkları için sistem dışı kalarak mutsuz olmalarıdır.

demek ki neymiş yeterince zeki değillermiş. yeterince zeki olsalar bir şekilde sisteme baş kaldırmak yerine, sisteme uyarlardı. dalgalarına bakar mutlu olurlardı.

zekiyim demiyorum ama gerizekalı olmadığımı biliyorum.
parayla saadet, zekayla mutluluk eğrisini ölçebilen insanın mutsuzluğudur. bende diyorum niye bu kadar mutluyum amk.

(bkz: bana ortalama zekanın resmini çizebilir misin abidin)
doğruluk payı olabilecek durumdur. burada önemli olan kişinin çevresidir. eğer çevreside az çok kendisine uygunsa sıkıntı çekmez. ancak asalak insanlar topluluğuyla yaşamak zorundaysa sıkıntı yaratabilir. çevresindeki insanların dahi olmasına gerek yoktur ancak; ahlaklı,kültürlü olsun patavatsız olmasın yeterlidir.

mutsuz olması denemez ama sürekli şikayet etmesi gerçeği vardır. yolda yürürken, arabada,otobüste vs vs. insanların davranışlarından hareketlerinden şikayet eder. ne yazıkki sadece şikayet ettiğiyle kalır. ve etmeye hep devam edecektir.
hemen beynimin yarısını aldırmalıyım.
cehalet mutluluk getirir, bilgi ise hüzün. tam tanımı budur sanırım.
züğürt tesellisi.

mutlu olan insan zekidir.
zeki insan mutlu olur.
herkesin bi popisi vardır. ( bu son cümle ortalamanın üzerindeki zeka sahipleri arkadaşlara gelsin)
Herşeyin farkında olduğu için mutsuz olur.
bu yargıyı ne zaman söylesem insanlardan genelde ' bi sus amk kendini zeki göstermek için ergen ergen triplere girme ' sözünü duydum. ama eminim ki patrick kıvamında bir beynim olsaydı hayattan en azından zevk alabilirdim.
zeka seviyesi düşük olan insanların içinde yaşıyorsa doğrudur, mutsuz olur. ama kendi gibi okumayı, düşünmeyi, çalışmayı seven insanlarla bir arada olursa mutlu olur.
zekası yüksekse farkındalık arttığı için daha çok sorgulamacı insan olabilir ve sorgulama da insanı yoran bir şey sonuçta. kişiyi içe kapanık ve sürekli bir şeylere odaklı yapıyor. bide insanları boş görebilir tabi bu kişi çünkü var olan sistem içinde insanlar genelde boş yaşar. bir nevi edimsel koşullanmaya örnek verilebilir. gerek aile gerek devlet gerek din insanlara beynini terk etmeyi ve toplumsal normlara koşulsuz uymayı öneriyor. böle olmazsan da seni dışlıyorlar.
dışarıdan bakınca çok mutlu güler yüzlü görünen tiplerdir. Hiç bir şey tatmin etmez bunları ondan mutsuzdurlar. Psikiyatriste anlatınca ilaç yazar hemen falan direk zanneder depresyonda hocam malın bana gelişi böyle dersin anlamaz.
farkındalık ya da farkında olmak gibi durumlar mutsuzluklarının sebebi olmabilir.
büyük resmi gercekten gördükleri için.
ortalamanın fazlasıyla altındayım ama mutsuzum. her zaman küçük şeylerden mutlu olan insanlara imrenmişimdir.
maalesef "farkındalık". bi arkadaşta yazmış.
tanrının kuluna verebileceği en büyük ceza, hem de ömür boyu.
bende isterdim standart bir konyalı veya kayserili olmak.
bilmiyorum ortalamanın üstü mü ama cidden gelemiyorum boş muhabbetlere. hele evde sürekli o evlilik programları, gelin programı falan açık. beynimin çırpınışlarını hissediyorum resmen izlerken. bu durumda ortamdan uzaklaşmak zorunda kalıyorsun sonra neden yanımızda takılmıyorsun muhabbetlerine davetiye çıkarıyorsun. istemediğin şeyleri izlemek zorunda kalmak,istemediğin muhabbetlerin içinde bulmak kendini tam bir işkence. sonra yalnızlığına çekiliyorsun çünkü orada seni rahatsız eden yok. telefondan istediğini izle, kitap oku, hayaller kur, kendi kendine felsefi muhabbetlere dal ama sonra... yalnızlığının farkına vardığında ve seninle aynı kafada birisini bulamayacağını idrak ettiğin o noktada başlıyor mutsuzluk yine.
(bkz: Leyla ile Mecnun izlemeyen insanların mutsuz olması) bence bu olay
(bkz: bakıyorum da einsteinlar toplanmış)
bu başlıktan sonra mutsuz kişiler kendini ortalama zeka üstünde sanmaya başlayacak açmayın şöyle başlıklar.